Uzun yıllardır neredeyse hiç konuşulmayan, ‘Yalova’dan tren hattı geçirilmesi’ konusu son haftalarda tekrar konuşulmaya başlandı. Trene karşı hep çok olumlu bakmışımdır. Bu olumlu bakışın ne kadarı objektif, ne kadarı subjektiftir, söylemek zor. Ancak demiryolunun, ekonomisi gelişmiş ülkelerde, zannedildiğinin aksine, çok gelişmiş olduğunu biliyoruz. Bu da bizi nostaljik bakışın yanında, gerçekçi bakıldığında da demiryolunun desteklenmesi gerektiği noktasına götürüyor.
Bizim demiryolu ağımızın uzunluğu 12.700 km (2018 verileriyle). ABD’nin ise 202.500 km. Yani bizimkinin 15 katı. Oysa nüfusu bizimkinin 4 katı bile değil. Almanya’nın demiryolu uzunluğu 33.900km (2007 verileriyle). Yani bizimkinin 2.5 katından fazla ama yüzölçümü bizim yarımız kadar bile değil. Yüzölçümü üçte birimiz kadar olan Birleşik Krallık’da demiryolu uzunluğu 16.300 km…
*****
Turgut Özal, gazetecilerin ‘Japonya ve Avrupa’da uygulamaya konulan hızlı trenlerle ne zaman seyahat etmeye başlayacağız?’ sorusuna, ‘demiryolu komünist işidir‘ diyerek cevap vermişti (hatta soruya o kadar çok sinirleniyor ki, hızını alamayıp etrafındaki gazetecilere, ‘demiryolu komünist işidir, sizler de öylesiniz‘ deyiveriyor). Bu cevabın arkasında sanıyorum 2 neden vardı. Birincisi dünyaya yüzyıllardır egemen olan sistem; bolca taşıt satılsın, yakıt satılsın, lastik vs satılsın istiyor. Demiryolu egemen sistemin tercih etmediği bir seçenek. İkincisi de, politikacı oy isteyeceği seçmenlerle ters düşmek istemiyor; kamyoncular, otobüscüler ve bunlarla beraber çalışan iş kolları demiryolundan doğal olarak hoşlanmıyorlar. Otoban/karayolu müteahhitleri ile siyasilerin 70 yılı aşan irtibatları da muhtemelen meselenin bir diğer yönü. Üç tarafı denizle çevrili bir ülkede denizyolu taşımacılığının gelişemiyor olmasının da arkasında bu sebepler olduğunu düşünüyorum.
Şunu da belirtmek gerekir ki, otoban maliyeti, demiryolu maliyetinin iki katından fazla; karayolunda yolcu taşıma maliyeti demiryolundan beş kat fazla. Ayrıca ölüm riski 1 milyar yolcu-km başına demiryollarında 17 iken, karayollarında 140; yaralanma riski ise demiryollarında 41 iken, karayollarında 8.500–10.000’dir…
*****
Yalova’da demiryolu meselesi, geçtiğimiz günlerde Haberci Gazetemizde, M. Ali Cantörün imzası ile yayınlanan haberle canlandı. Haberin giriş cümleleri şöyleydi: Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli hattı demiryolu çalışmaları sürerken, plan ve projeler hakkında Yalova Makine İhtisas OSB Yönetim Kurulu Başkanı Direnç Özdemir konuya ilişkin açıklama yapmış ve özetle şunları söylemişti: “Demiryolu hattı Gemlik’ten OSB’ye kadar gelir, oradan da tersaneler bölgesi ve İzmit Köseköy’e bağlanırsa lojistik köy nerede konumlanır? Haritaya bakılınca en uygun yerin Yalova Çiftlikköy olduğu çok net görülür. Gemlik’e kadar gelen demiryolu hattının Yalova’mıza da ulaşması noktasında yaptırdığımız fizibilite ve proje çalışmaları tamamlanmak üzere. Sonrasında olacakları izleyelim görelim.”
*****
Anladığım kadarıyla Yalova-Bursa arasında dağları tünelle aşmak gerekecek ve bu durum projeyi zorluyor. Mevcut ekonomik durum da yeni yatırımları sanıyorum güçleştiren bir başka etken. Herşeye rağmen Yalova’ya tren gelmesini gerçekten istiyorum. Umarım bu ay başında canlanan demiryolu gelişmesi, sönümlenmeden sonuca doğru ilerler…