<>.theiaStickySidebar:after {content: ""; display: table; clear: both;}
yalovahabercihabergazetegündemgüncelson dakikaenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhpak parti
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

‘YALOVA’YA BARAJ GEREKLİ AMA YERİ YANLIŞ!’

‘YALOVA’YA BARAJ GEREKLİ AMA YERİ YANLIŞ!’
27.02.2025 16:48
0
A+
A-

..”ATATÜRK’ÜN ‘BENİM KENTİM’ DEDİĞİ YALOVA’YI KORUMAYA DEVAM EDECEĞİZ.”

  • TEMA Vakfı Yalova İl Temsilcisi Arzu Demir, bölgedeki su kaynaklarının daha verimli kullanılması gerektiğini belirterek, “Gökçe Barajı’nda yılda 15 milyon metreküp su denize akıyor. Öncelikle kayıp-kaçak oranı düşürülerek Yalova’nın su sorunu çözülebilir” dedi.

Demir, projenin yalnızca bir baraj değil, HES ve beton üretim tesisi içeren entegre bir proje olduğuna dikkat çekti.

 

  • Haber / Zeynep TAŞTAN

Geçtiğimiz haftalarda Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Devlet Su İşleri Müdürlüğü’nün yapmak istediği Yalova Termal Çağlayan Barajı İçme Suyu Tesisleri, Hidroelektrik Santrali ve Hazır Beton Üretim Tesisi’ne karşı çıkan yöre halkı ile birlikte, Ihlamur Kafe’de yapılması planlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Bilgilendirme Toplantısı’na giderek bölgeye gelecek zararları anlatarak projeye itirazlarını dile getiren TEMA Gönüllüleri, ellerindeki düdükler ve dövizler ile kafede bulunan köylülerin de desteğini alarak bilgilendirilmenin yapılmasına engel olmuştu.

‘YALOVA’YA BARAJ GEREKLİ AMA YERİ YANLIŞ’..

Yaşanan süreç ile ilgili HABERCİ’ye açıklamalarda bulunan TEMA Vakfı İl Temsilcisi Arzu Demir, “Gökçe Barajı’nda yılda 15 milyon metreküp su denize akıyor. Öncelikle kayıp-kaçak oranı düşürülerek Yalova’nın su sorunu çözülebilir” dedi. Demir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu suyun değerlendirilmesi için Çağlayan Barajı’nı yapmak istiyorlar. Yalova’ya baraj gerekli fakat yeri yanlış. Gökçe Barajı şu anda ne kadar verimli kullanılıyor? Köyler ne kadarını kullanıyor? Sulama da ve içme suyu kullanımı ihtiyacının tamamı Gökçe Baraj dan sağlanıyor. Yalova’da kayıp-kaçak oranı rekor seviyede. İlk önce Yalova’da kayıp-kaçak oranı düşürülürse, Yalova’nın su sorunu önemli ölçüde azalacak. Oraya baraj yapılırsa, Termal- Üvezpınar, Gökçedere, Yenimahalle, Ortaburun, Kadıköy, Safran, Kurtköy, Samanlı ve tabii ki tüm Yalova halkı ciddi oranda etkilenecek. Orman ekosistemi tahrip olacak. Mevcut Gökçe Barajı’ndan dolayı nem ve rutubet fazlalığı var. Oraya ikinci bir baraj yapılması demek; muhafaza ormanlarının katledilmesi demek. Oraya ikinci bir baraj, ekolojik açıdan dengeyi ciddi anlamda bozacak. 2,65 hektar büyüklüğünde hafriyat toprağı dökülecek. Bu hafriyat toprağı da Ortaburun köyüne çok yakın mesafede bulunan verimli tarım arazileri ve ormana dökülecek. Ortaburun ve çevre köyler hafriyat kamyonlarının geçiş güzergahları toza boğulacak. ÇED raporuna göre hafriyat toprağının taşındığı yollarda düzenli olarak sulama yapılacağı belirtilmiş. Bu açıklama dahi doğaya ve insan sağlığına verilecek zararı göstermektedir. Sulama ne kadar yeterli olacak?”

‘BÖLGEDE EKOLOJİK DENGE VAR’..

Demir, projenin yalnızca bir baraj değil, HES ve beton üretim tesisi içeren entegre bir proje olduğuna dikkat çekerek, çok boyutlu çevresel yıkımlara neden olacağını belirtti ve ekledi: “HES iletim hatları için ÇED süreci ayrıca yürütülecek. Yeni bir çevre tahribatı da burada gerçekleşecek. Ürettiği elektriğin ne kadarı kullanılabilecek? Belki de hiç kullanılamayacak. Çünkü iki baraj da hiçbir zaman yeterli doluluğa ulaşamayacak. Bin adet ağaç kesip, iki bin adet ağaç dikmekle bu iş olmuyor. Bölgede muhafaza ormanları var. 70-80 yıllık ağaçlar var. Bölgede ekolojik denge var. En başta Termal’den bahsediyoruz. Atatürk’ün ‘Benim Kentim’ dediği Yalova’dan bahsediyoruz. Tabiat Parkı’ndan ve sit alanlarından, bal ormanlarından bahsediyoruz. HES ve baraj yapılırsa eğer; o köylerde göç kaçınılmaz olacak. Bölgenin meşhur kestane balı zaman içerisinde yok olacak. TEMA olarak bu işin peşini asla bırakmayacağız. Atatürk’ün ‘Benim Kentim’ dediği Yalova’yı korumaya devam edeceğiz. Bu proje baraj, HES (elektrik üretimi) ve hazır beton santralinden oluşan entegre bir proje girişimi olması nedeniyle sebep olacağı ekolojik tahribatlar da çok boyutlu olacak. Projenin planlandığı alan Yalova 1/50.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda orman alanı olarak görünüyor. Proje kapsamında yapılacak kazı, arazi hazırlık işlemlerinde oluşacak toz emisyonu ve gürültü kirliliği meydana gelecek. Bu durumdan yalnızca yerleşim yerlerine olan mesafe değil; bulunduğu bölgedeki orman ekosistemi ve içerisinde barındırdığı tüm hayvan ve bitki çeşitliliğini olumsuz etkileyecek. Projenin baraj alanı, HES alanı, beton üretim tesisi alanı ve şantiye alanı bölgede bulunan yerleşim yerlerine 400, 570, 100 ve 145 metre mesafede bulunuyor. Ayrıca proje alanına 900 metre mesafede sit alanı yer alıyor.”

‘İÇME SUYU HAVZALARINI KORUMAK HEPİMİZİN GÖREVİ’..

İçme suyu havzalarını korumanın herkesin görevi olduğunu belirten Demir, şunları söyledi: “Ayrıca ülkemiz su sıkıntısı yaşayan bir coğrafyada yer almaktadır, bu nedenle de içme suyu havzalarımızı korumak hepimizin görevidir. Beton santralinin bacasından çıkan kirletici emisyonlar ve yoğun fosil yakıt kullanımı nedeniyle çevresel hava kirliliği, gürültü kirliliği gibi birçok soruna neden olacak. Yerleşim yerlerine olan yakınlığı, orman alanının içinde olması, içme suyu havzası üzerine kurulacak olması çevre ve halk sağlığı açısından büyük tehdit. HES’ler ise normal şartlarda yenilenebilir bir enerji elde etme yöntemi olarak görülse de sonuçları ülkemizde maalesef aynı olmuyor. HES’ler üzerine inşa edilen dere içerisinde yaşayan canlıların yaşamına müdahale etmekte, bu durum ise sudaki canlıların ölümüne neden olabiliyor. Ayrıca santralin faaliyeti sırasında barajlarda yüksek oranda buharlaşma meydana geliyor. Bu buharlaşmada çevre yörelerdeki toprakların tuz oranını artırmakta ve toprağın geri dönülemez şekilde verimliliğini azalıyor. HES’ler her ne kadar yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde yer alsalar da çoğu zaman doğa yaşamına geri döndürülemeyecek tahribatlar yaratması ve canlıları göçe zorlaması nedenleriyle doğayı ciddi bir tehlike ile karşı karşıya bırakıyor. Özellikle kırsal alanlarda tarım ve hayvancılık ile uğraşan insanlar göçe maruz bırakılıyor. Projenin kabul edilmesi halinde bölgede yaşayan köylerde önce tarım, hayvancılık, arıcılık, turizm olumsuz etkilenecek ve geri dönülemez zararlar oluşacaktır.”

 

 

Yorumlar

Δ

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.