Kıymetli okurlarım;
Bu hafta sizlere 28.06.1972 tarihinde TBMM’sinde İstanbul Milletvekili İlhan Darendelioğlu’nun “Yalova’nın güzelleşmesi” hakkında yaptığı konuşmayı yorumsuz olarak aktarıyorum. İlhan Darendelioğlu, 1969 seçimlerinde Adalet Partisi’nden İstanbul milletvekili oldu. Yalova, seçim bölgesiydi.
Bu konuşmanın yapıldığı 1972 yılında Yalova Belediye Başkanı Merhum Rahmi Üstel’di.
Farklı bir bakış açısı ve TBMM gündemine gelen bu konuyu yorum yapmadan siz saygıdeğer Yalova halkının bilgisine sunuyorum.
İstanbul Milletvekili İlhan Darendelioğlu’nun, Yalova’nın gelişmesi ve güzelleşmesi konusunda gündem dışı demeci.
BAŞKAN – Sayın İlhan Darendelioğlu, iki dakikayı geçmemek üzere Yalova’nın gelişmesi ve daha güzelleşmesiyle ilgili beyanda bulunmak istiyorsunuz, buyurunuz.
İLHAN EGEMEN DARENDELİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem arkadaşlarım;
Marmara sahillerinin, daha doğrusu Türkiyemiz’in bütün güzelliğini sinesinde cemetmiş bir kazamız vardır, Yalova. Bu kaza benim de seçim bölgemdir. Geçen hafta bir davet üzerine oraya gitmiştim, halkın birtakım şikâyetleri oldu, bu şikâyetlerini mesul makamlara duyurmam için, hassaten rica ettiler.
Muhterem arkadaşlarım, Anadolu’dan İstanbul’un güzelliğini görmek için gelenler çok kere Yalova’yı da ihmal etmezler, gider görürler. Hariçten gelen turistler de Yalova’nın güzelliğini ve şöhretini duydukları için giderler görürler. Devlet büyüklerimiz, hatta merhum kurtarıcımız Atatürk de dahil, istirahat ve dinlenmek için hassaten Yalova’yı tercih etmiştir. Fakat hayrettir ki, adeta bir dar boğaza sıkışmış olan Yalova’nın ezelî ve ebedî derdine bir çare bulmak hiç kimsenin hatırına gelmemiştir.
Arkadaşlarım, dedim ki, Yalova bir sahil şehridir, fakat Yalova’nın sahillerinden Yalovalılar’ın istifade ettiğini iddia etmek asla mümkün değildir. Niçin? Çünkü, sol tarafını bir Devlet Üretme Çiftliği işgal etmiştir, sağ tarafında da gene bir Devlet Üretme Çiftliği vardır; Yalova, ikisinin arasında kalmıştır. Üst tarafı ise, yani arazinin geniş olan kısmı ise heyelan bölgesi olduğu için daima kaymaya mahkûmdur, onun için de gelişmek, genişlemek imkânına sahip değildir. Şimdi, iki yönünü işgal eden bu devlet çiftliğinden ve hassaten devlet çiftliklerine nezaret eden Ziraat Vekâletimiz’den Yalovalıların ve Yalova Belediyesi’nin bir ricası vardır: Yalova, hakikaten bu iki devlet çiftliği arasında kalmış olduğundan genişleme imkânına sahip değildir, sahillerinden de istifade mümkün değildir, hattâ şu anda Yalova’ya gidenler, Yalovalılar’ın arazi elde edebilmek için denizi doldurduklarına şahit olacaklardır. Yalovalılar’ın ve Yalova Belediyesi’nin Sayın Ziraat Vekâleti’nden ricaları; devlete ait olan bu çiftliklerin arazilerinden bir kısmının Yalovalılar’a, Yalova Belediye Reisi’nin emrine terk edilmesinin sağlanmasıdır. O zaman Yalovalılar rahatlayacaklar, Yalova güzelleşmiş olacak, bu darboğaz içinde sıkışmış olan Yalova, birtakım imkânlara kavuşacaktır. Kaldı, ki, oradaki devlet çiftliklerinden ikisi de, Yalovalılar’ın ifadelerine bakılırsa, her yıl tam 1,5 milyon lira zarar etmektedirler. Bu zararı da, devletin sırtında yük olan bu zararı da dolayısıyla Yalovalılar çekmiş olacaklardır. Birkaç Yalovalı’dan şu sözleri işittim: “Yalova cennettir, ama biz bu cennetin içinde cehennem azabı çekmekteyiz, herkes bizim cennette yaşadığımızı zanneder. Çünkü, ne denizinden, ne de geniş arazisinden istifade ettiğimiz var” demektedirler.
Ziraat Bakanımız’ın bu hususu nazarı dikkate alması dileğiyle Yüce Meclis’e saygılar sunarım.