Unutmayacağımız isimler arasına Buse Tosun Çavuşoğlu da girdi.
Buse Tosun Çavuşoğlu Sırbistan’da düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası’nda kadınlar 68 kiloda dünya şampiyonu oldu. Yalovalı bir sporcu olması sebebiyle hepimiz gururlandık. Tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
Aklıma hemen Yalova’da geçmişte büyük başarılar elde eden Sırrı Acar amca geldi. Sırrı amca da Romanya’nın başkenti Bükreş’te yapılan dünya şampiyonasında altın madalya kazanmıştı. İlk büyük gururu böyle yaşamıştık.
Tuğrul Şener, Selçuk Yiğitlik, Faruk Yiğit futbolda eski başarılı sporcularımız.
Elbette Yalova’nın kendi bünyesinde birçok alanda “en”leri var.
Sporla başladığım sözü sporla bitireceğim. Ama yine de Yalova için unutulmayan bazı isimleri kısaca hatırlamaya çalışayım.
Kaymakamıyla meşhur bir kasabaydık, 1995 yılında il olduk.
Cumhuriyet tarihi boyunca 22 kaymakamımız oldu.
Bence Yalova’da ismi unutulmayacak kaymakam Mahir Şellaki’dir. 1966-1969 yılları arasında görev yapmış. O göreve başladığında ben iki yaşındaymışım. Fakat ilginçtir Yalova kaymakamları arasında en çok hatırasını bildiğim Mahir Şellaki’dir.
Valiler arasında Yusuf Erbay…
Yalova’da en uzun süre valilik yapan Yusuf Erbay’dır. 2003-2008 yılları arasında Yalova valisiydi. Sonra Yalova valiliği görevinden alındı. Yerine Mehmet Ersoy geldi. Yusuf Erbay, bir yıl sonra mahkeme kararıyla yeniden Yalova valiliğine atandı. 2009-2010 yılları arasında ikinci dönem valilik yaptı. 2010 yılında bir kez daha Yalova valiliği görevinden alındı. Yerine Dursun Ali Şahin geldi. 2011 yılında Yusuf Erbay ikinci kez mahkemeyi kazandı ve Yalova valiliğine üçüncü kez atandı. Fakat göreve başlamadı. Yalova’da valilik konusu açılınca Yusuf Erbay’ın yeri başkadır. Valilik makamının hakkını verdi diyebilirim. Bir bakıma hakkını teslim edelim.
Yalova milletvekili deyince akla elbette Cevdet Aydın gelir. Kıyaslamayı bile lüzumsuz görüyorum. Kulaklarımla duydum. “Yalova’nın okumuş kariyer yapmış çocuklarını kente getirip işbaşı yaptıracağım. Boynumun borcu olsun” demişti. Yalova aşığı bir insandı. Allah rahmet eylesin. Milletvekilliğinde ikinci biri var mıdır? derseniz… Muharrem İnce derim. Uzun süre partisinin grup başkan vekilliğini yaptı. Beş buçuk kez CHP’den Yalova milletvekili seçildi. Bir buçuk kez de cumhurbaşkanı adayı oldu. Şu an Yalova için siyasi rekor Muharrem İnce’nindir. Tez canlı olmasaydı ve acele etmeseydi sıra dışı bir kariyer elde edebilirdi. Siyaseten intihar etti. Buna rağmen Yalova’nın unutulmaz bir siyasetçisidir. Hakeza Yaşar Okuyan’ı da unutmamak lazım. Bazıları için belki birinci sıra olabilir ama benim için yeri üçüncü sıradır. Yaşar Okuyan’ı ayrı bir başlık altında değerlendirmek daha doğru olur.
Yalova belediye başkanları deyince kasaba ve il konumu birlikte olmak kaydıyla Rahmi Üstel en popüler isim olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü kesintiye uğrasa da üç dönem belediye başkanlığı yapan tek isimdir. Birinci dönem 1951-1952, ikinci dönem 1963-1973, üçüncü dönem 1977-1980’dir.
Parti il başkanları içinde Kazım Patıl, unutulmayacak bir siyasetçidir.
Bürokrasiye bakıyorum da…
Milli Eğitim Müdürleri arasında Sinan Bozoğlu’nun yakaladığı başarı çıtasını herhalde geçen olmamıştır. Ben kendisiyle çalışmadım. Fakat atadığı okul müdürlerinin hepsini tanıyorum ve birçoğuyla diyaloğum oldu. Gerçekten o dönemin okul müdürleri alanlarında rakipsizdi. Görevlerine layık kişiydiler. Şimdikilerle kıyaslamanın lüzumsuz olduğunu düşünüyorum. Onları seçen milli eğitim müdürü de kalitesini ortaya koymuş demektir. Bir ikinci Milli Eğitim Müdürü derseniz… İsmail Kocaçalıkoğlu’nun ismini yazmazsam haksızlık olur. Herkesin hafızasında müdürden ziyade iyi bir insan imajı bıraktı. Kibri ve gururu yoktu. Kendini müdür olarak değil de ekibinin bir parçası olarak görürdü. Şimdilerde öyle müdür bulmak imkânsız gibi…
Bürokrat olarak Yalova’da İl Sağlık Müdürü Engin Ferah, Nüfus ve Vatandaşlık Müdürü Atilla Derme, Milli Eğitim Müdürü Ruhi Pehlivan, Emniyet Müdürü Nurdan Canca, İl Afet Müdürü Bora Yalçın akılda kalanlar…
Listeyi biraz daha uzatabilirim.
Belki bir başka yazımda…
Sözü sporla bitireceğim dedim ya…
Sporla ilgili çok fedakâr insanlarımız var. Bu yazımda sadece bir kişi üzerinde durmak istiyorum.
Beden Eğitimi öğretmeni Kenan Bektaş…
Mesleğine bu denli âşık başka bir beden eğitimi öğretmeni tanımadım. Yalova gençlerinde çok büyük emeği var. Uzun süre Yalova Anadolu Lisesi’nde çalıştı. Şimdi ayrılmak zorunda kaldı. Başka okula geçti. Grekoromen dünya güreş şampiyonasında veteranlar karşılaşmalarında derece yaptığında herkes koluna girip fotoğraf paylaşmıştı. O pozları verenler şimdi nerededir? Kimse dönüp de “Hocam nereye gidiyorsun?” demedi. Hâlbuki askeri okullara, Polis akademilerine, üniversitelerin spor bölümlerine sayısız öğrenci hazırlamıştı. Okullar bazında en çok şampiyonluğu o almıştı. Şimdilerde çöplere atılan Yalova Anadolu Lisesi’nin kupalarının birçoğunda alın teri, sevinci ve gözyaşı vardır.
Güle güle bile diyemedik.
Buruk gitti.
Yalova Anadolu Lisesi’nden nasıl bir intikam alındıysa…
En çok idarecilik görevi yapan Suat Yılmaz da elinde bir dosyayla evvelki yıl başka okula gitti. Tesadüfen okulun dış kapısında karşılaştık. Yalova Anadolu Lisesi tabelası altında sadece bir veda fotoğrafı alabildim.
Kalbimiz kırık, yüreğimizde burukluk var. Bu duruma sebep olanlar büyük mükâfatlar aldılar ve yüksek görevlere atandılar. Bizler kendimizi toplum için feda etmemize rağmen adeta cezalandırılıyoruz. Sağa sola savruluyoruz.
Sahiplenmesi gereken mezunlar bizlere ceza verenleri alkışlamaya devam ediyor.
Adeta birer birer öldürülüyoruz.
Sıra bana geldi. 1996 yılının Temmuz ayında Fatih Sultan Mehmet Lisesi’nin bulunduğu tarafın kapısından girdiğim Yalova Lisesi bahçesinde neredeyse 27 yıl geçti. Bu eğitim öğretim yılının sonunda yani 28. yılda okul kapanacak ve ben de ayrılmak zorunda kalacağım.
Kimse “Bravo, çok emeklerin var, hakkını helal et” demeyecek.
“Nereye gidiyorsun?” diye sormayacak.
Alkışların unutkanlığa dönüştüğü süreçleri yaşıyoruz.
Sistem, daha doğrusu siyaset ve bürokrasi bizleri sıraya koyup yok ediyor.
Fakat yine de bazı isimler ve bir takım hatıralar unutulmuyor.
“Kubbede bir hoş seda” sözü var ya!
Heh işte…
Kalırsa “Kubbede bir hoş seda” kalır.
Bunun haricindekiler “Boş seda” olur.