Birçok şehrin mitolojik geçmişi vardır.
Yalova’nın da var…
Fakat layıkıyla ele alınmamış ve ayrıntıları ortaya konmamıştır.
Sultan II. Abdülhamid’in görevlendirdiği komisyon içindeki Dr. Mardtmann, ilk defa Yalova tarihçesini Fenikeliler döneminden başlatarak yazmıştır.
Daha sonra Dr. Sioti, Dr. Mardtmann’ın bu bilgilerinden faydalanarak Yalova mitolojisine biraz daha derinlik kazandırmıştır.
Takip eden yıllarda Dr. Besim Ömer Akalın ve İsmail Besim Ömer sözünü ettiğimiz mitolojik bilgiler üzerinde çalışmışlar, Yalova Kaplıcaları adlı eserlerini yazmışlardır.
Nihayetinde Atatürk, kaplıcalar bölgesinin tarihi geçmişini araştırması için ünlü arkeolog Arif Müfit Mansel’i görevlendirmiş ve o da Yalova ve Çevresi adlı eserini yayınlamıştır.
Arif Müfit Mansel hariç ismini verdiğim diğer yazarların hepsi tıp alanında ihtisas sahibi kişilerdir.
İşte bu araştırmalara göre efsaneler yazılı hale gelince ister istemez dinler tarihi de ön plana çıkmaktadır.
Mardtmann, tanrı Melkart’tan bahseder.
Melkart, Fenike mitolojisinde büyük bir figürdür ve Fenike’deki Tyre şehrinin koruyucu tanrısıdır.
Bir de tanrıça Eshmun’dan bahseder. Eshmun da Fenikeliler’de şifa tanrısıdır.
Bakınız şimdi Yunan dönemine geçtiğimizde Melkart’ın yerine güç tanrısı Herkül, Eshmun’un yerine Asklepius geliyor.
Yani bir bakıma kültürel etkileşim devam ediyor.
Roma döneminde kaplıcaların görünmeyen âlemden haber veren kâhin ve kahineler tarafından yönetildiğine şahit oluyoruz.
Yunan mitolojisinin en önde gelen Argonotlar efsanesinin Koruköy’le (Sotiropolis) alakası ortaya çıkıyor. Hatta Altın Post’u çalan Argonotlar, geri dönüşlerinde kendilerini takip eden Kolhis kralı donanmasıyla Koruköy önünde deniz savaşı yapıyorlar.
Bu efsaneleri bilahare anlatacağım. Fakat bu yazımda kültürel etkileşimlerden bahsedeceğim.
Hristiyanlık dönemine geçildiğinde su perileri (Nemfler) Üç Azize şekline dönüşüyor. Çok tanrıcılık inancının önemli ismi Herkül’ün koruyucu gücü yerine Baş Melek Mikail anlayışı geliyor.
Bu etkileşim kaplıcaların Türk – İslam kültürü hâkimiyetine girdiği zaman da devam ediyor. Herkül’ün yerine Bineva Baba, gücün temsilcisi olarak ortaya çıkıyor.
Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise Türk kültürünün izleri daha baskın çıkmaktadır. Bu dönemde çaput bağlama ve dilek tutma adetleri baskın hale geliyor.
Dr. Mardtmann’ın iddiasına göre madencilikte ön plana çıkan Fenikeliler Gemlik’de bir koloni kuruyorlar. Ve Yalova kaplıcalarına kadar geliyorlar.
Herkül çok sevdiği yardımcısı Hylas’ı Argonotlar gemisinden indiği Gemlik’te kaybediyor. Onu büyük bir merak ve üzüntüyle ararken Yalova kaplıcalarına ulaşıyor.
Büyük Konstantin, Hristiyanlık için en büyük melek kabul edilen Mikail (Archangel) için Baş Melek kilisesini Yalova Termal (Pythia) bölgesinde inşa ediyor.
İnançlar, dönem hâkimiyetine göre kültürel anlayışlara şekiller veriyor.
Anlattığım bu kültürel etkileşimlerin her birinin ayrı mitoloji bulunmaktadır. Birkaç hafta bu içerikte yazı hazırlayarak Yalova kamuoyunun bilgisine sunacağım.
Tabii ki Kara Kilise, Aziz Palladius, Aziz Axentius’un hayat hikâyeleri Yalova tarihinin en önemli bölümlerini oluşturmaktadır.
Bu bilgilere bir de Türk tarih yazıcılarının bölgenin fethiyle ilgili efsanelerini eklersek konuya daha da derinlik kazandırmış olacağız.
Aslına bakarsanız cumhuriyetin ilk dönemlerinde Termal, TBMM’nin bir eklentisi gibi vazife görmüş, Atatürk, cumhuriyetin kuruluşunda birçok kanunu burada hazırlayıp yakınlarıyla müzakere etmiştir.
İsmet İnönü, defalarca Termale gelmiş, yabancı devlet yetkililerini burada ağırlamıştır.
Celal Bayar en çok gelenlerdendir.
Adnan Menderes, kabineyi Termal’de toplamış, çok önemli kararları burada almıştır.
Velhasıl Yalova her medeniyet ve kültürde önemini korumuştur.
Bundan sonraki yazılarımda her kültüre ait mitolojiyi dinler tarihi açısından ele alıp sizlerle paylaşacağım.
Kalın sağlıcakla…