
Yalova mektupları ismiyle yazılar kaleme aldım.
İhtimal ki yazılarım adresine ulaşamamış.
Mesela Yalova Üniversitesi’ne sahilden yol yapılsın dedim. Tek bir kişi konuyla ilgili söz diyemedi.
Yol çalışması yapılmasın. Ben de vazgeçtim.
Çünkü Yalova Üniversitesi antik bir kentin üzerine kurulu. Bölgede hafriyat yapmak da zor. Arkeologların gözetiminde belki…
TİGEM arazilerinin bitiminde eskiden DSİ lojmanları vardı. Asıl orası sit alanı olmalıydı. Atatürk, ünlü arkeolog Arif Müfit Mansel’e bu alanda yüzey araştırması yaptırmış. Bazı özel mezar alanları ortaya çıkınca da kazılan yerleri başka bir zaman incelemek için kapattırmış.
Sonrasında da bu alanda resmi bir çalışma yapılmamış.
Resmi olmayan özel kazılar yapıldıysa bunu elbette bilmiyorum.
Fakat üniversitenin özellikle rektörlük binasının bulunduğu alan Argonotların karaya çıktığı ve “altın postu” sakladığı tanrı Ares’in koruluğu olarak efsanevi anlatımların konusudur.
İşte tam da bu noktada üniversitenin neden bu araziye kurulması için olağanüstü kamuoyu oluşturulduğu şüphelere neden oluyor.
Üniversitenin kuruluşunda fetöcülerin tüm kadroları ele geçirdiğini ve Yalova Üniversitesini adeta karargâh gibi kullandığını çok Yalovalı bilir.
Evet, biliyoruz, ne var bunda? Diyeceksiniz.
Bakınız fetöcülerin yer üzerinden çalıp götürdüğü paralar yer altından çıkarıp götürdüklerinden çok daha küçüktür.
Jandarma ellerindeydi. Polis ellerindeydi. Bürokrasi emrindeydi. İstedikleri yeri kazıyorlar, sonra da çıkardıkları hazineleri yurt dışına kaçırıyorlardı.
Acaba diyorum, üniversitenin oraya kurulması için mahkemeden basına, kamuoyundan bürokrasi ve siyaset dünyasına müdahale eden fetöcüler bu bölgenin yeraltı hazinelerini çıkarıp yurt dışına mı kaçırdılar?
Yoksa kurucu rektör altın postu bulup fetö’ye mi götürdü?
Aklımda deli sorular ve içimde derin şüpheler var.
Söylediklerim hayali sözler değildir.
Yalova’da esas yerleşim TİGEM bölgesinin bitiminden Koruköy’e kadar uzanan bölgedir.
Buradaki bakiyeler antik dönemlerden günümüze gelen tarihi zenginliklerdir.
TİGEM bitiminde DSİ lojmanlarının ve çevresinin bulunduğu sahada bazı kral mezarlarının olması, Atatürk’ün bu bölgede kazı çalışması yaptırması sahanın antik özelliğini belgelendirmektedir. Halk arasında Maltepe mevkii olarak isimlendirilen bu saha umarım koruma altına alınır.
Kentimizde doğal güzelliği olan alanlar ve tarihi değerlere sahip sahalar var olmasına var da!!!
Kim yapacak? Kim ilgilenecek? Kim sorumluluk alacak?
İşte bu yüzden Yalova mektupları yazılarımın adresine ulaşmadığı kanaatine vardım.
Sadece yazmışız.
Dünyada örneği yok.
Üniversiteli gençler sahilden yürüyerek okullarına gitme imkânından mahrumdurlar.
Neden?
Deniz sahil bandı milli emlak arazisi değil midir?
Bütün vatandaşlar bu imkânlardan faydalanma hakkına sahip değil midir?
Sevgili Yalovalılar!
Size mektup yazmaya devam edeceğim.
Yazdıklarım dikkate alınmasa da tarihe not düşmüş olurum.
Kalın sağlıcakla…


