Wu Wei,Çin Felsefesinde çok önemli bir yer tutuyor ve krallara bile ana ideoloji olarak öneriliyor. Anladığım kadarıyla ‘Enerjini karşındaki sorunu çözmek yerine sakinleşmeye harca, yeteri kadar sakinleşince çözüm sana gelir’ şeklinde anlatılabilir Wu Wei. Özellikle ciddi durumlarda sakinleşmek çok zor, hatta imkansız olabilir. Felaket anlarında ise ‘Wu Wei’ dediğim takdirde küfür ederek karşılık vermenizi anlayışla karşılarım. Bu kolay birşey değil. Uzun yıllar boyunca zihinsel egzersiz anlamında emek ister. Ayrıca meyvelerini ancak ustalaştığınızda yemeye başlarsınız. Wu Wei, Jain felsefesindeki Kevala Jnana konseptini yanına koyduğunuzda potansiyelini ve sırlarını ortaya döküyor. Kevala Jnana şudur: Jain felsefesinde bütün ruhlar aslında istisnasız bütün bilgilere ulaşabilir ama karmik parçacıklar buna engel olur. Wu Wei konseptini de eklediğinizde resim netleşiyor: Zaten ‘Sakin kafayla karar ver’ diye bir söz yok mudur? Birde başkasına akıl vermek çok daha kolay değil midir? Çünkü söz konusu başkası olduğunda çok daha sakinsinizdir. Zaten çözümlere ulaşmamızı engelleyen şey sakinleşemememizdir. Bir de Sokrat’tan birşey söyleyeyim: Sokrat metodunda mantık önermeleri silsilesiyle istisnasız herşeye ulaşılabilir. Köle hikayesinde bunu kanıtlamıştır. Sokrat, aslında ruhların herşeyi bildiğini fakat hatırlaması gerektiğini söyler. Ayrıca mevcut bilimsel verilere de biraz gireyim: Malum, bilinçaltı hikayesini duymuşsunuzdur. Sezgi ve içgüdünün bilimsel olarak beynin bilinçdışı bir faaliyeti olarak depolanmış bilgi parçalarını birleştirip bilince çıktı vermesi şeklinde yorumlanır ve bu durum, bilinçli Akıl Mantık hesaplarından çok daha hızlı ve kuvvetli olabilir. Filozof Henri Bergson, zaten aklın yerine sezginin tercih edilmesi gerektiğini çünkü sezginin akıldan çok daha güçlü olduğunu vaaz eder. Tek başına Sokrat, Bergson ve Bilinçaltıyla ilgili son bilimsel veriler bile ne kadar ufuk açıyor. Kevala Jnana kavramı da üstüne konduğunda Wu Wei ile akıl almaz bir güce kavuşacağınız netleşiyor. Tek mesele sakin olabilmek; ama dediğim gibi bu çok zor. Çok uzun zaman ve bol emek istiyor. Fakat sebat ederseniz meyvelerini alacağınız da kesindir. Vietnamlı meşhur bir keşiş vardır; devletin Hristiyanları kayırıp Budistlere ikinci sınıf muamelesi yapmasını protesto etmek amacıyla kendini canlı canlı yakmıştır. Burda birşey yok. Esas hikaye keşişin canlı canlı yanarken gıkı bile çıkmamış olmasıdır. Ufak bir yanığın parmağınıza verdiği acıyı hayal edin. Bu bir keramet gibi görünüyor ama değil. Bu sadece zihinsel egzersizlerin çıktısıdır. Benzeri bir hikaye Roma İmparatorluğuna gelen Budist bir keşiş ile ilgili de vardır; adam inancını tanıtmak için kendini diri diri yakmıştır. Cadılık, büyücülük gibi geliyor olmalı ama bunlar sadece zihinsel egzersiz. Arnold Schwarzenegger nasıl bedenini geliştirmek için egzersiz yapıyorsa, bunlar da zihinsel egzersiz yapıyor. Özel askeri birliklerde hem bedensel, hem zihinsel egzersiz vardır ama nasıl bir askerin fiziksel olarak Arnold Schwarzenegger kadar güçlü olmasına gerek duyulmuyorsa zihinsel olarak da kendini yakan keşiş kadar güçlü olmasına gerek duyulmuyor. Wu Wei’nin son noktası ise İslam’ın Kamil insan olmak, Budizm’in ise Nirvana veya Buddha olmak dediği şeydir. Birde Simyadan örnek vereyim: Altın yapmak ve ölümsüzlük iksiri için felsefe taşının gerektiği söylenir. Simyada felsefe taşının batıni manası ise Budizm’in Buddha olmak dediği şey ile aynıdır. Zaten Kabala’da Golem yapmak için, Haiti Vudusunda da Zombi yapmak için çok ilerlemek gerektiği söylenir. Aslında dinlerin orjininde bu noktaya varmak vardır. Namaz, Oruç, Zikir, Meditasyon gibi uygulamaların çıkışı böyledir. Örnek verirsek İslamda Ramazan orucu varken Hint felsefelerinde ölümüne oruçlar vardır. Doğu ortodoks İsihazmında anlama odaklanmak çok önemli bir yere sahipken, bazı mantra tekniklerinde sadece tını önemlidir. Dünyada ne olursa olsun sıkıntı ve dert illaki bizi bulacak. Bundan kaçış yok. Eski Hint büyüklerinin sahte gurulara karşı önlem olarak söylediği gibi: En iyi guru içinizdeki gurudur. Kararınızı kendiniz vermelisiniz, kimse sizi birşey için zorlayamaz. Ne olursa olsun dünya hayatı zor ve acılıdır. Bu dünyaya öylece fırlatıldık ve tam belli olmayan bir süre daha buradayız. Ne olursa olsun doğru olanı yaptığımız takdirde pişman olmayacağız. En azından elimizden geleni yapmamız en iyisi olacaktır. İlim ve İrfan kayboldu. Aslında kaybolmadı;durduğu yerde duruyor. Ama onu oradan almak isteyen yok. Aslında İlim çok değerlidir. Kendisine sahip çıkılmasını bekliyor ve kendisine sahip çıkanı kesinlikle pişman etmeyecek. Hayat her türlü sillelerini atacak. Önemli olan çileler karşısında nasıl bir tutum aldığımızdır. Başarı nedir? Bu konuda pek çok görüş var. Pek çokları bir şeyler söylüyor. Ama hangisi doğru? Peki ya uçuruma gitmemek için ne yapabiliriz? Hayatımızı ziyan etmemek için ne yapabiliriz? Düşünüyor musunuz? Sorguluyor musunuz? Ne yapmalı insan dünyadaki süresini geçirirken? Peki ya ölümden sonra ne var? Sonuçta ölüm bir gerçek. Pek çokları gitti ve sıra bir gün bize de gelecek. Mal mülk arkamızda kalacak. Ne için çabalamalı insan? Ne için çabalarsa dünyadaki süresini boşa harcamış olmaz? Ya doğru soruları soruyor muyuz? ‘Felsefenin felsefesi’ diye bir şey de var. Binlerce yıllık bir dünya mirası var. Neden yararlanmayalım? Wu Wei, Kevala Jnana, ve benzeri kavramlar korkunç bir gücün kapısını aralıyor. Tarih boyunca ezoterik yapılarda sırlar vardı çünkü bu sırların yanlış birinin eline geçmesi bir kabusa neden olabilirdi. Mesela çok uzun süre boyunca Kabala sırları yalnızca özel kişilerle paylaşılmıştır. Bugün bile Yahudilerde sadece birkaç kopya basılıp, sadece çok özel kimselerle paylaşılan kitaplar var. Onun dışında mesela Masonlukta da sır tutmak oldukça önemlidir. Ayrıca her medeniyette ve her gelenekte sır olan şeyler birbirinden farklıdır. Bir gelenekte sır olan bir şey başka bir gelenekte sır olmayabilir. Günümüzde dünya birbirine hiç olmadığı kadar bağlı ve irtibatlı. Moğolistan’dan Patagonya’ya görüntülü telefon konuşması yapılabilen bir çağdayız. Tek başına internet bile muazzam bir kaynak. Ama bu kaynağı maalesef gerektiği gibi kullanan kimse sayısı pek az. Hakkımızda hayırlısı diyelim. Zaten bu dünya geçici. En doğru kararı verecek olan gene sizsiniz.