BIST 100
10.918,51 -1,07%
DOLAR
42,5177 0,12%
EURO
49,5981 0,14%
GRAM ALTIN
5.768,63 0,27%
FAİZ
37,98 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
79,45 1,79%
BITCOIN
92.088,00 -0,09%
GBP/TRY
56,7703 0,05%
EUR/USD
1,1659 0,13%
BRENT
63,22 -0,06%
ÇEYREK ALTIN
9.431,71 0,27%

VOLKAN SPOR VE MÜCRİM SEBEPLER

mustafa-karamercimek-haberci-kose-yazisi

Sevgili dostum.

Küçük yaşta futbolla tanıştığımı, top oynamayı çok sevdiğimi, defalarca yazdım. Benim için profesyonel olsam da, amatör ruhumu asla kaybetmedim. Futbol oynadım ama top kafalı olmadım, hiçbir gencinde top kafalı olmasına gönlüm razı gelmedi. Çünkü futbol gibi, ata binme gibi sporların, mücrim sebep haline getirildiğini gördüm. Bilerek ya da bilmeyerek, oynayanların ve takım tutanların bir kısmı gibi, futbolu ilahlaştırmadım. Spor olarak gördüm gençlerden de uzak kalmadım. Böylece futbolu amaç değil, araç olarak kullandım, gençlere mücrim sebepleri (görünmeyen ama biriktiğinde insanlığı yok eden şeytani fikirlerin) tamamını anlattım. Kırk yıldan fazla hocalık yaptım, milli takımdan başka takım tutmadım. Yabancılara karşı oynanan tüm spor dallarında takımlarımızı destekledim. Kendi içimizde ise İyi oynayan kazansın, çok çalışan, hak eden galip gelsin bilinciyle sahadaydım. Çünkü gençler de sahadaydı. Onları çirkin emelleri olan birilerinin arzularına teslim edemezdim. Sporcularına hangi hoca ne anlatır, yönetici ne der bilemem. Ben sporcularıma rakibinize iyi davranın, zira onlar sahada olmazsa bizde olamayız gibi sözlerle takımı motive ettim.  Rakibe güzel ahlakınızla, iyi futbolunuzla ders verin. Sizi takdir edecek gördükleri yerde selam vereceklerdir. Zaten sporun gayesi de birçok insanla tanışmaktır. Bu tanışmak iyi yönde olsun, olmayacaksa, bunu başaramayacaksak bu sahalarda ne işimiz diyerek gençliği uyardım. Ömür boyu onlar top peşine, bende onların peşinden koştum. Zira sporda yanlışın kapıları sonuna kadar açık olsa da, iyi olmanın, ahlaklı olmanın, sevmenin sevilmenin kapısının da hiç kapanmadığını gördüm. Top oynadığım dönemlerde, yedek kulübesinde bile sigara içilirken ben kullanmadım, sigaradan her daim uzak durdum. Bundan dolayı da hiç saygısızlık görmedim saygı duyuldum. Demek ki doğru yoldaydım. Birçok genci de sigaraya başlatmadım, bazı içenleri de sigaradan kurtardım. Bu başarımı futbola borçlu olduğumu asla unutmadım. Takım olmayı bir birini kollamayı, yirmi beş kişilik ekibin ası yedeği olmadığını, takımı bir aile, bir şirket, bir devlet gibi düşünmelerini, takımdaki her ferdin takıma güç kattığını, kurallar gereği sahaya on bir kişi çıktığını, bu gün sen çıktıysan yarın arkadaşının çıkacağını, bunu gönülden kabul edenlerin takımı olduğunu her maçtan önce, her idmanda, her sohbette defalarca anlattım. Dışardan baktığınızda diğer kulüplerle aynı topun peşinde koşan, bir takım görünümünde olsa da benim inancımı düşüncelerimi, taşıyan arkadaşlar gurubu olan Volkan Spora dahil oldum. Yalnız bir farkla, kurduğum alt yapı benimle beraber yukarı çıkacaktı. Onlar benim için özeldi. Mahalle mahalle, okul okul gezerek emek sarf ederek kurdum. Bir yıl çayırda çimende onları bir fidan gibi, tutsun diye korudum kolladım. Fahri olarak müezzinlik yaptığım Atölye camiinde önce toplandık sonra takım olduk, sahaya öyle indik. Önümüze gelen takımları yenerek rüşdümüzü ispat ettik, sonra Volkan sporun teklifini kabul ettik. Arkadaşlarımız inançlı değerli ahlaklı idiler, yine de futbol takımıydı. Benim düşüncelerim ise sadece top oynamasınlar, hayatlarında her daim başarılı birer insan olarak büyüsün, insan olarak kalsınlar. Benim onları unutmadığım gibi onlarda beni unutmasınlar. Dürüstlüğün, ahlakın, edebin insanlığın yanına, mücrim sebepleri ve onlardan korunma yollarını da öğrensinler. Bu amaçla sahada, evde, camide bana manevi evlat olan bu takımı, zamanımdan, ailemden, işimden feragat ederek büyüttüm. Tam kırk yıldır onlardan şehir olarak uzaktayım. Ama gönül olarak hiç ayrılmadım ve onları halâ yüreğimde büyütmeye devam ediyorum. Tıpkı onların beni yüreklerinde büyüttükleri gibi. Sivas'taki bitmeyen hikayelerime Yalova'da devam ettim. Ben sadece ve sadece gençlere doğruları anlatmaya devam edeceğim. Şeytanın tuzaklarına rağmen. Benim için, yada benim anladığım İslam için, insandan kıymetli hiç bir varlık yoktur. Bu kıymetin en başında, çocuklar ve gençler gelir. Çocuklarına değer vermeyen bir büyük asla büyük değildir. Büyüklük geçmişten geleceğe köprü kuranlardır. İnsan gibi yaşayıp, insanlık kuranlardır. Kendi gençliğini mücrim sebeplerle heba ederek, gençleri suçlayanlar, kendi görevlerini unutmuş enaniyet yüklü zavallılardır. Suçlu çocuk yoktur, büyükler tarafından suça itilen çocuk vardır. Sevgili dostum şunu asla unutma ve inan.

Bir insanla bir devletin arasında da hiçbir fark ta yoktur. Tek bir insan bile, sınırları olan, kendi kararlarını kendi veren, mücrim sebepler biriktiren, ne kadar biriktirdi ise, mutlaka karşılığını gören, dağılan ya da toparlanan devlet gibidir. İradesini doğru yönde kullanan iyi bir insan bile olsa, yaradılışı gereği ufak tefek günahlar ya da hatalar işleyebilir, hatta işler. Eğer inançlı ise tövbesini, aklı başında bir insansa, hatasının telafisini yerine mutlaka getirecektir. Tövbenin manası ise, arkasına dönüp yıktıklarını düzeltmek, kırdıklarını tamir etmenin adıdır. Bu imkansız hale gelmiş ise, bir hatanın iki kat fazlasını doğru yaparak, insanlığa katkı sağlamanın, buna inanarak yaşamanın adıdır. İyi bir mümin, hatasının cezasını kabul eder. Etmezse mücrim sebep olur.  Kendisi telafi etmez, bir bedel ödemezse, ilahi adaletin yakasını bırakmayacağını iyi bilir. Zira devletleri de bu bireyler meydana getirir. Tıpkı hücre halkaları gibi, birbirine tutunarak insan vücudunu tamamlar, tamamladığı gibi. Yine İnsan vücudundaki ölen bir hücre, küçük bir yaraya dönüşürse eğer, müdahale edilmez, iyileşmesi sağlanmazsa, tüm vücudu sarabilir. İnsan bu yüzden ya hastalıktan kurtulamaz ya bir uzvunu kaybeder ya da ölür. Çok az insan noksan doğar, hatta yaralı hiç doğmaya bilir. Düşünen insan kendini devlet gibi göremezse, aile kuramaz, nesil yetiştiremez, soyu bir gün yok olur, hatta unutulur. Dünyaya geliş sebebi anlamsız bir biçim alır.

Devletlerde aynen böyledir. Mücrim sebepler birikir, eğer fark edilmezse iç karışıklıklar çıkar, huzursuzluklar artar, gelişme sağlanamaz zayıf kalır. Ya yıkılır ya yok olur. Devlet insanı yaşatmak için yaşar, insan yaşayamazsa devlette yaşayamaz.  Millet ve devlet takımın bir bütünüdür, birbirini korumak kollamak zorundadır, biri olmazsa diğeri de olmaz.  İnsanlığın hayatını kemiren mücrim sebeplerden, uzak kalınması için devlet tedbir alır. Hem eğitir, hem uyarır sonrada yasak kor. Bu konularda millette devletine yardım eder. Sivil toplum örgütleri ile eğitim kurumları beraber çalışır. Ahlak ve iman sadece camide anlatılmaz. Ailede, okullarda, özellikle gençlerin uğrak yeri spor merkezlerinde sağlıklı, ahlaklı gençler yetiştirilebilir. Gençleri eğitimsiz, bilinçsiz, ahlak kavramı olmayan insanlara teslim eden, sonra ahlaktan bahseden hiç kimse büyük olamadığı gibi, şikayet etme hakkı da yoktur. Bütün çocukları kendi evladı gibi göremeyenler de mücrim sebep işlemekte, komşudaki yangından habersiz uyumaktadır. Bırakın evi bırakın mahalleyi bu vatanda bir kişiyi bile kaybetmeyi asla kabul etmedim. Belki de tedbirsizlikten, neme lazımcılıktan, binlerce gencimizi kaybettik, kaybediyoruz. Zararın neresinden dönerseniz sonrası kârdır. Büyüklük yapın çocuklarınıza, gençlerinize sahip çıkın. Spor okulları, spor kulüpleri, mahallelerinize oyun oynayacakları, ders çalışacakları mekanlar kurun. Altın biriktireceğinize, altından fersah fersah kıymetli altın nesil biriktirin. Gençliğe yatırım yapın adam olmazlarsa onlar utansın. Asla unutmayın Rabbim beni gençlere hizmetçi kıldı, Sivas'ta ve Yalova'da yüzlerce gençle tanıştım. Bozuk genç hiç görmedim, noksanlarını gördüm onu da tamamladım. Sizde gençlerin noksanlarını görün ve tamamlayın, tamamlayamıyorsanız bozuk demeyin, bir tamamlayan vardır ona götürün. Her çocuğa veli olun, okullarla sivil toplum kuruluşlarıyla beraber olun, bütün çocukları aynı kulvarda yarıştırın, aynı ahlakta yetiştirin. Ben mahallemizin çocuklarına, volkan spordaki çocuklara, üniversite okuyan çocuklara, millî gençlik vakfındaki çocuklara, idman ocağındaki çocuklara, Yeşilova’daki çocuklara, doğuş spordaki çocuklara, esnaf spordaki çocuklara, bütün çocuklara hatta Roman mahallesindeki çocuklara kendi çocuklarım gibi baktım. Şunu gördüm adam olmayacak çocuk yokmuş. Haftaya Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve seksen ihtilali. Hoşça kalın dostça kalın.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.
Yeni bir yorum göndermek için 60 saniye beklemelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?