
Sevgili dostum.
Nasreddin hocamıza sormuşlar, dünyanın ortası neresi diye, hocamız hiç vakit kaybetmeden, bastonunun ucuyla bir yeri göstermiş, burası demiş. Gülüşmüşler, nereden bildin hocam demişler, hoca gayet sakin, kendinden emin, ben burası diyorum, bana inanmayan ölçsün demiş. Hocanın latife yaptığına inananlar, bir daha gülüp gitmişler. Acaba doğru mu diyenler ise, ölçüp biçmişler ve doğru olduğuna karar vermişler. Hoca bu her fıkrasına hem gülünür, hem düşünülür. Zira hocanın ne boş sözü olmuştur, nede anlam taşımayan fıkrası. Gülmek isteyeni güldürür, düşünmek isteyeni düşündürür, ders almak isteyende unutulmayacak ders alır. Gülen olmuştur elbet, fakat ders alanlar daha çok olmalı ki, bin yıldır unutulmayan Nasreddin Hocam düşünenler ve ders alanlar sayesinde, kıyamete kadar yaşayacaktır. Bu millet yaşatacaktır, bundan eminim.
Hocamın bu sözüne güvenerek, bende dünyanın ortası Anadolu’dur diyorum. İnanmayanlar çevresine bir baksın. Kazan Anadolu’da kaynıyor. Bu kazan bazen hüzün, gözyaşı kaynatmış, bazen mutluluk, huzur kaynatmış. Bazen fitne ateşi yakmışlar, bu kazanın altına, bazen de aklı başında olanlar, aşure kaynatmışlar, rahmet ateşini yakmışlar. Bunların hepsi bu vatanda Anadolu’da yaşanmış. Her ne sıkıntı olursa olsun kimse bu vatanı terk etmemiş. Rızık için gurbete gitmiş, gurbete yerleşmiş, zengin olmuş ama altın kafesteki bülbül misali, ah vatan vah vatan demiş. Bu vatan, bu topraklar, bu bayrak, bu ezan bu millet bu kazanda, vasat insan, vasat ümmet üretmiş. Yani kişilik sahibi, merhametli, hayır sever, ara bulucu, orta yolu bulan bir kültür bir medeniyet kurmuş ve yaşatmış. Medeniyetten ve insanlıktan yoksun olanlar, bu medeniyetin tüm insanlığı saracağından, yaptıkları zulümlerin ortaya döküleceğinden korkarak, bu medeniyete savaş açıp, yok etmişler. Fakat medeniyetin köklerinin bu toprakları sardığını akıl edememişler. Şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklarda, bazen cadı kazanı kaynatsalar da, muvaffak olamayacaklar. Barış ateşi bir daha sönmemek üzere yakılacak, aşure kazanı kaynamaya, kardeşlik bağları, yeniden kurulmaya, huzura ve mutluluğa yelken açılacaktır. Bu kazanda pişen bereketli aş sayesinde, vasat ümmet olduğumuzu hatırlayacak, çocuklarımız ise vasat insan vasat ümmet olarak büyüyecek. Kin nefret, düşmanlık kalkacak, yerini dostluk ve samimiyet alacaktır. Vasat olmak en güzel Müslüman’a yakışsa da, Anadolu’yu kendine yurt saymış, inanmayanlar, başka dinde, başka inanca sahip olanlar, rahmet kazanından beslenecek, onlarda vasat insan olacaklar. Bu ruh yeryüzünde hissedilecek, Dünya'nın ortası keşfedilecek, insanlık yeniden bu millet sayesinde, tarih yazacaktır. Artık analar ağlamayacak, çocuklar yetim kalmayacak, paralar savaşa değil barışa harcanacaktır. Buna bu hayale inanmak zor mu? neden olmasın, niçin olmasın, kim istemez mutlu olmayı, kimin işine gelmez bu mutluluk, düşünmek lazım. Zerre miktarı akıl sahibi, insan olanlar, insanlığa fayda vermek için, sivil toplum örgütü kuranlar, memleketi en iyi ben yönetirim diye parti kuranlar, tarikatlar cemaatler, camiler, kültür evleri, ibadet haneler, tüccarlar, tellallar, köylüler, kentliler, barış kardeşlik insanlık sizin işinize gelmez mi? Gelir elbette diyorsanız, ne duruyorsunuz, Müslümansanız vasat ümmet, değilseniz vasat insan olun. Kininizi, nefretinizi, düşmanlığınızı, size zarar veren, sizin başkasına zarar verdiğiniz ne varsa, öldürün ve toprağa gömün. Yeniden bismillah deyip dört elle, güçlü iradeli, bir millet olma yolunda, zaman harcayın, bunun için, münakaşa değil, münazara yapın. Dün münakaşaya hazırlanıyordunuz, bugün biraz kafa yorun, münazaraya hazırlanın. Artık pişmiş aşa su katmayın, aşure kaynatın.
Vasat insan vasat ümmet olun. Yani ifrat ve tefritten uzak durun, orta yolu seçin. Dürüst, kişilik sahibi ahlaklı olun. Irkınız olsun ama ırkçı olmayın, tarafınız olsun ama en doğru bizim taraf demeyin, en iyi bilmeye çalışın, ama en iyi ben biliyorum demeyin. Saygı duyulmak istiyorsanız, saygı duyun. Büyük olmak istiyorsanız, kimseyi küçük görmeyin, çalışana haset, kıskançlık taşımayın, ona gıpta edin, saygı duyun, belki size ya da sizden sonrakilere çalışıyordur. Asla tembel olmayın, rehavete kapılmayın, düşerseniz siz kalkın, biri düşerse siz kaldırın. Çünkü artık siz, hayırda yarışan, ya vasat insansınız, ya da vasat ümmet.


