Günümüzdeki çok fazla kalem, enerjide düğümleniyor. Enerjide kıtlık var. Bu suni yaratılmış bir kıtlık; tıpkı üçkağıtçı bir bakkalın malı ucuzken bolca istifleyip o mal ortadan kaybolunca çok pahalıya satması gibi! Eğer bu suni kıtlık çözülebilirse hepimiz çok daha müreffeh bir dünyada yaşayabiliriz.
Fosil yakıtları zaten biliyoruz. Güneş enerjisi çok pahalı ve her zaman enerji vermiyor. Rüzgar türbinleri için de aynısı geçerli ve ağaçları kesmek gerekiyor. Jeotermal enerji ağır metal kirliliği yaratıyor. Hidroelektrik santralleri de doğaya zarar veriyor. Nükleer’e girmeyeceğim bile. Ama hem çok daha ucuz, hem çok daha bol, hem de çok daha temiz enerji kaynakları mevcut. Bunu istememeleri normal. Sadece fosil yakıt şirketleri değil, bu diğer enerjilerin şirketleri de ve ayrıca verimli enerji sistemleriyle uğraşan şirketler de tabi. Enerji bol ve ucuz olursa; verimli çamaşır, bulaşık makineleri, verimli ampullerle kim uğraşır ki? 1973’ deki petrol krizi sonucu petrolün pahalılanmasıyla devasa klasik amerikan arabaları gözden düşmüş, yerine daha küçük ve daha az yakıt tüketen arabalar revaçta olmuştu. Sadece bu da değil; sera tarımı, amonyak ve sodyum hidroksit gibi kimyasallar; magnezyum, alüminyum ve titanyum gibi metallerin ve denizden su arıtmanın fiyatları da tıpkı petrol’ün kendisi gibi hızla ciddi şekilde değer kaybedecek ve bir daha eski rakamlarına çıkmayacaktır. Sadece içme suyu konusunda yaratılan suni kıtlık bile ciddi bir tartışma konusu olmalıdır. Günümüzde aşırı seyrek nüfuslu olan Tundraların ısıdan, çöllerin ise sudan başka bir şeye ihtiyacı yoktur ve ucuz bol temiz enerji demek buraların çok daha yaşanabilir olması demektir. Bu da hali hazırda sık nüfuslu olan yerlerden buralara yoğun bir göç demektir ki hızlı depopulasyon her zaman işçilik ücretlerinin fırlamasıyla sonuçlanmıştır. Ayrıca bir başka sonuç da ortodoks bilime olan inancın ve ortodoks bilimcilerin otoritesinin ciddi şekilde sarsılacak olmasıdır. Free energy dışında ortodoks bilimin reddettiği daha pek çok konu vardır; bir kere başlandığında domino etkisi sonucu; kriptozooloji, simya, alternatif tıp, alternatif fizik ve hatta okült gibi başka konulara verilen itibar da artacaktır. Bu itibarın ve ilginin artması sonucu ortodoks bilim’in inatla inkar ettiği daha başka gerçekler de açığa çıkacaktır ve bu da ortodoks bilime olan inancı ve ortodoks bilimcilerin otoritesini büsbütün yerle yeksan edecektir. Ortodoks bilim ve günümüz global plütokrasisinin engellediği pek çok gelişme günümüzde barajın arkasında biriken su gibi birikti. Baraj bir kere hasar alırsa devamını birikenler zaten getirecektir.
Burada sistemlerden bahsetmek yerine neden sonuçlardan bahsettiğimi merak ettiğinizi zannediyorum! Bununla ilgili sayısız sistem mevcuttur; yeraltı sığınaklarında yakıt olmaksızın çalıştırılabilecek olanlar dahi mevcuttur. Ancak sizi uyarmalıyım ki internette dolaşan sistemlerin azımsanmayacak bir kısmı dolandırıcılar tarafından kullanılan ve gerçekte çalışmayan sistemlerdir; bu yüzden kendiniz için istiyorsanız öncelikle sistemin çalışıp çalışmadığını bir prototip ile denemelisiniz. Free energy meselesi ortodoks bilim’in tamamen reddettiği bir meseledir ve bundan dolayı da dolandırıcıları engelleyecek hiçbir yöntem bulunmamaktadır. Ancak ortodoks bilim’in iddia ettiği gibi, istisnasız tamamı da dolandırıcı değildir.
İcad ettikleri herşeyden kar elde etmek istiyorlar. Fosil yakıtlar tükenince sıra füzyon enerjisine gelecek. Ama fosil yakıtlar tükeninceye kadar füzyon enerjisinin hazır olduğu gerçeği bir sır olarak kalacak çünkü aksi takdirde fosil yakıtlardan maksimum kar elde edilebilmiş olmaz. Akıllı telefonlarda da aynı şey var! Aslında yeni çıkan telefonlar yıllar öncesinden hazırdır ama her teknolojiden ayrı ayrı kar elde etmek istedikleri için her seferinde eski telefona 1-2 aplikasyon daha ekleyip yeni modelleri piyasaya sunarlar ve böylece hepsinden maksimum kar elde edilmiş olur. Pik bakır, pik fosfat, pik temiz su, pik tarım alanı vs diyorlar. Aslında bolca enerjiyle hepsi için yeni kaynaklar yaratılabilir. Pik enerjiden de bahsediyorlar elbette! Ama dediğim gibi pik enerji diye birşey olmayacak çünkü kamuoyundan saklanan ve ortodoks bilimin inatla reddettiği, yeni diyeceğim ama aslında çok da yeni olmayan bir sürü teknoloji var. İlk örnek de dediğim gibi Füzyon enerjisi! 20 yıl önce ‘Her an faaliyete geçebilir’ diyorlardı ama hala geçmedi. İlginçtir ki aynı şey laboratuvar yapımı organlar için de geçerli! Fosil yakıtlar ve yenilenebilir enerji üretimi pik yaptığı zaman bir anda Füzyon enerjisinin hazır olduğu duyurulacak! O sırada hala hayatta olanlarınız beni hatırlasın! Tabi ancak hazır olabildiğini kamuoyuna duyuracaklar ki bu kesinlikle doğru değil! Devasa Tokamaklar ve Stellarator tarzı şeylerden maksimum kar elde edildiğinde ise bu sefer soğuk füzyonun bulunduğu ilan edilecek; ki aslında soğuk füzyon dahi şimdiden hazır! 2023’te dünya ekonomisi yaklaşık 100 trilyon dolar civarında ve bunun birkaç trilyonu sadece fosil yakıt endüstrisinde; yenilenebilir enerji ve verimli tüketen şeylerin endüstrileri de var ayrıca bu rakamın dışında! Bir başka bilgi vermek gerekirse her yıl dünyada üretilen buğdayın üçte biri yakılır. Neden yakıyorlar da Burundi gibi aç ülkelere bedava vermiyorlar? Çünkü mesele karlılık! Buğday, ciddi bir ticaret ürünüdür ve fiyatının düşmesi birileri için hiç iyi birşey olmayacaktır!
Bizi neden korkutuyorlar; iklim değişimiyle, aşırı nüfus artışıyla, dünya ekonomisinin fazla tükettiğiyle ve sürdürülemez olduğuyla… Dünya ekonomisi kesinlikle sürdürülemez değil ve insanoğlunun günümüz nüfusu da olabileceğinin çok altında! Kaynaklar tükeniyor diye birşey yok! İhtiyaç enerji; başka hiçbir şeye de ihtiyacımız yok! Enerji ile temiz suda fiyatları ve karlılığı yüksek tutmak için suni kıtlık yaratıyorlar! Tabi onlar kazanırken bedelini biz ödüyoruz! Ucuza mal edilebilecek, hiçbir kirlilik yaratmayan ve hayal edilemeyecek miktarlarda üretilebilecek enerjiler kesinlikle var! Sorun global plütokrasi! Onlar karlarına kar katarken biz mahvoluyoruz! Dedemin ve komşumuzun kanserden çektiği inanılmaz acılara şahit oldum! Bu paraları aslında harcamak için istemiyorlar; tek istedikleri daha fazla güç ve hükümranlık! Tasmanya adasındaki soyunun tükenmediği inatla inkar edilen Thylacine sadece bir örnek! Dünyada 8 milyar insan ve üstüne bir sürü de başka canlı var! Hepsinden biz aydınlar sorumluyuz! Çok daha müreffeh bir çağdan bahsediyorum size! Günübirlik Mars, Satürn gezileri yapılabilecek bir çağ! Onlar mı kazansın yoksa biz mi? İsteyen herkesin her gün pirzola yiyebildiği bir dünya neden kötü olsun ki? Komünizm tıkanmıştı; ama geldiğimiz noktada kapitalizm de tıkandı! Oswald Spengler gibi batı medeniyetinin gerileyişini çok önceden gören insanlar da çıktı. Global elitlere ve söylediklerine güvenmemiz için hiçbir sebeb yok! Aslında şanslıyız ki dünya düzeni pek çok halkı prekaryalaştırdı! Prekaryalaşma neden bizim için şanstır? Çünkü prekarya mutsuzdur! Çünkü prekarya hareketlenmeye çok isteklidir! Şunu asla unutmamalıyız ki ne kadar güçlü olursa olsunlar dünya düzeni insanlar tarafından kurulmuştur ve sahipleri de insandır. Hiçbir insan ‘Herşeye Kadir’ olamaz! Bu dünyada sonu olmayan hiçbir şey yoktur! Firavunlardan geriye piramitler, Romadan da kültür geriye kaldı. Bir çılgınlık çağını yaşıyoruz! Dünyanın geri kalanı Afrika’ya doğum kontrolü dayatıyor çünkü onların soyunun çoğalmasını ve güçlenip egemen olmalarını kimse istemiyor! John Magufuli gibi hain olmadığı için bedel ödeyen nice Afrika lideri var! Dünyanın geri kalanı da farklı durumda değil! Ne yapmalı insan? Ne yapabilir?
Yeni bir çağı engelliyorlar; Tıpkı yazıcıların Osmanlı’ya matbaa’nın girişini engellediği gibi! Bunun engellendiği her an kaybeden biziz, ama engellenme bittiğinde kaybeden sadece onlar olacak!