BIST 100
10.918,51 -1,07%
DOLAR
42,5177 0,12%
EURO
49,5981 0,14%
GRAM ALTIN
5.768,63 0,27%
FAİZ
37,98 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
79,45 1,79%
BITCOIN
92.088,00 -0,09%
GBP/TRY
56,7703 0,05%
EUR/USD
1,1659 0,13%
BRENT
63,22 -0,06%
ÇEYREK ALTIN
9.431,71 0,27%

TEĞMEN ABDÜLKADİR EFENDİ

muhsin-sevencan-haberci-kose-yazisi

Teğmen Abdülkadir Efendi’yi torunu rahmetli Remzi Deniz’den defalarca dinledim. O da bildiklerini halasının kocası Ali Aksoy’dan işitmiş.

Remzi Deniz, Yalova’ya bağlı Burhaniyeköy’de 1939 yılında doğdu. Ocak 1921 tarihinde Dumantepe’de şehit düşen Teğmen Abdülkadir Efendi’nin tek kızı olan Halime Hanım’ın oğludur.

Dedesi Teğmen Abdülkadir Efendi’yi şehit olduğunda yanında bulunan Halasının Eşi Ali Aksoy’dan defalarca dinlediğini ifade ederek o günleri anlattı.

Teğmen Abdülkadir’in torunlarından rahmetli Remzi Deniz amcayla pek de güzel bir dostluğumuz vardı. Birlikte Burhaniyeköy’e çıktık. Beni bir köy evinin önüne getirdi. Kapıyı çaldık. “Emine” diye seslendi. Bir teyze çıktı. “Hoş geldiniz, buyurun” dedi. Ona, “Emine! Çatıdaki dedeme ait bavulları aşağı indir. Hocayla beraber bakacağız.” deyince Emine Teyze çatıya doğru yöneldi ve yarım saat sonra tozlu eski iki bavulla aşağı indi.

Doğrusu çok heyecanlandım. Belki de tarihin gizemli bir sayfasını aydınlığa kavuşturacaktım. Her bir evrakı özenle inceleyip fotoğrafladım. En çok ilgimi çeken ise Teğmen Abdülkadir’in babası Yeşil İmam’a ait evraklardı. Bavuldan bir elyazması fıkıh kitabıyla bir tane de dinler tarihi kitabı çıktı. Bu kitabın her bir sayfasını tarayıp kayıt altına aldım. Sonra genç torunlarından Fatih Güçlü’ye aile hatırası olsun diyerek iade ettim.

Karamürsel Askerlik Şubesine bağlı, Hacı Mehmet (Yeşil İmam) oğlu, 1308 doğumlu, teğmen rütbesindeki Abdülkadir Efendi’nin 01.01.1921 tarihinde Dumantepe mevkiini savunurken şehit düştüğü belgedeki kayıtlı tarihtir. Şehitlik madalyası, 525 sayılı kanunun 2. Maddesi gereğince 5 Şubat 1928 tarihinde kızı Halime Aytuna (Deniz) ya intikal etti.

Şehit düşme tarihi belgeye tahminen yazılmış olmalı ki yaşanan olaylarla kayıtlar pek örtüşmüyor. Fakat anlatılan olaylara bakılırsa tahminim işgalin başladığı 1920 yılının son iki ayı içinde şehit düşmüş olması muhtemeldir. Yine de emin değilim.

Şimdi rahmetli Remzi amcanın anlatımlarına dönelim:

Harp Okulu mezunu olan Teğmen Abdülkadir, Mondros Ateşkesi’nin imzalanmasından sonra Osmanlı Ordusu’nun dağıtılması nedeniyle köyüne döndü. Burhaniye köyde bir direniş birliği kurdu. 

Teğmen Abdülkadir Efendi, Yunanlıların Yalova’yı işgalinde Dumantepe mevkiinde mevzilenerek şehit düşünceye kadar kahramanca çarpıştı.

Kocaeli Grup Komutanlığı, Teğmen Abdülkadir’e Dumantepe mevkiini tutmasını ve direnişe geçmesini söyledi. “Eğer bu tepeyi tutamaz iseniz diğer tepede direnişe devam ediniz” dendi. Abdülkadir Efendi de “Ben subay olarak yetiştirildim. İkinci bir tepeye geçmem. Şehit olurum. Mevzilendiğim tepeyi asla bırakmam.” karşılığını verdi.

Teğmen Abdülkadir, kendisine verilen bu görevi Dumantepe mevkiinde şehit düşünceye kadar başarılı bir şekilde yerine getirdi.

DÜŞMANA BASKIN YAPTILAR.

Düşman kuvvetlerince Yeniköy tarafından Türk köylerine baskınlar düzenlendi. İlk baskında düşman geri püskürtüldü. Büyük kayıplar verdirildi. Sonra intikam alırcasına Yeniköy yakınlarında bir maşatlıkta (mezarlık)  çocuk, kadın ihtiyar bir araya toplandı. Ve zavallı savunmasız insanlarımız öldürülmeye başlandı. Vahşet ve işkence uyguluyorlardı. Abdülkadir Efendi uzak bir mevziden dürbünle yapılanları izliyordu. Bir ara yanındaki arkadaşlarına da baktırdı. Yapılanları izledikçe gözleri doluyor ve ağlıyordu. Yanındaki gönüllülerle birlikte oraya baskın yapmaya karar verdi.

Bir vadiden aşağı indiler. Ortalığı sis basmıştı. Düşman tüfekleri çatılı bir haldeyken herkes bir hedef paylaştı ve mevziler yoğun ateş altına alındı.  Fazlaca kayıp verdirdiler. Havanın sisli oluşundan faydalanarak aynı vadiden kayıp vermeden geri döndüler. Düşman takip yapamadığından bölgeyi top ateşine tuttu.

TÜKLERİN SİLAHLARI TOPLANDI

Dedem Abdülkadir Efendi, her zaman derdi ki:

“Silahlarınızı düşmana teslim etmeyin.”   

İşgal güçleri ise “Silahlar teslim olmazsa bütün Türk köylerini yakacağız.” tehdidinde bulunuyordu. Bu korku üzerine 800 mavzer, 500 el bombası Türk köylerinden toplanarak düşmana teslim edildi. Toplanan silahlar ise Ermeni-Rum çeteleriyle Yunan askerlerine dağıtıldı.

İHANETE UĞRADILAR…

Bu olaylar devam ederken bölgedeki gönüllü birlikler Karamürsel taraflarına çekildi. Dumantepe’yi savunmak ve direnişi devam ettirmek görevi dedem ve yanındaki birkaç kişiye kaldı. Nasıl oluyorsa ilerleyen süreçte tepeyi savunan asker sayısının üç beş kişiden ibaret olduğu bir veya birkaç hain tarafından Yunan birliklerine haber verildi. İhanete uğradılar.

SON KURŞUNU ATMADAN ŞEHİT DÜŞTÜ.

Düşman bunun üzerine saldırıya geçti. Çatışma devam ederken mevzide sadece Teğmen Abdülkadir ve halamın kocası Ali Aksoy kaldı. Yine de mevziiyi terk etmediler ve direnişe devam ettiler.  

Bir ara Ali dayım dedem Teğmen Abdülkadir’e dönerek dört tane mermisi kaldığını söyledi. “Kaçalım” dedi. Dedem de kendisinin de iki mermisi kaldığını, onları attıktan sonra geri çekileceklerini söyledi. Fakat o son iki mermiyi atmak kısmet olmadı. Dedem sol tarafından isabet aldı. (Defnedilmeden önce vücudundan çıkarılan bu merminin Fransız yapımı bir silahtan atıldığı tespit edildi.)

Dedem acıyla vurulduğunu dayıma söyledi ve “beni bırakma” dedi.

Ali dayım dedemi sırtına alarak götürmek istedi. Üzerlerine kurşun yağıyordu. Yoğun ateş altında ilerlemek mümkün değildi. Yaklaşık yüz metre kadar gittikten sonra bir orman kenarına dedemi bıraktı. Üzerini dallarla örttü.

Köye haber verip geri dönmek üzere oradan ayrıldı. Fakat geri geldiklerinde Dedem Abdülkadir Efendi’nin başsız cesedini bulmuşlardı. Şehit dedemin bedenini alarak köye götürüp defnettiler.

TÜRBESİNİ SELÇUK ERGİN YAPTIRDI…

Böylece önemli bir direniş noktası olan Dumantepe mevkii de düşmanın eline geçmiş oldu.

Rahmetli Selçuk Ergin, bu mezar yerine türbe yaptırdı.

“Biz bu ülkede onların sayesinde yaşıyoruz.” diyerek AKKÖK şirketler gurubunun başındayken masrafları da bizzat kendi cebinden karşılayarak türbeyi inşa ettirdi.

Gençliğimde Ali dayım yaşadıklarını bana ağlayarak anlatırdı.  Ben de her ne zaman bu olayı hatırlasam ve anlatmaya başlasam gözyaşlarımı tutamıyorum.     

BURHANİYE KÖYÜNÜ DEDEM YEŞİL İMAM KURDU

Burhaniye köyün kurucusu olan Dedemin babası Yeşil İmam (Hacı Mehmet Bahaedin Efendi) dır.

Rize'ye tabi Gorgor  (Günümüzdeki adı Büyükköy’dür) köyü halkından on beş hane halkına Yalova'da Elmalık üzerindeki araziden uygun miktarda yer verildi. Bu araziye yerleşimleri sağlandı. (Başbakanlık Osmanlı Arşivi: Tarih: 19/Z /1318 (Hicrî) Dosya No:1382 Gömlek No:1318/Z-28 Fon Kodu: İ..DH) Daha sonra Yeşil İmam bu araziyi beğenmeyerek bugünkü Burhaniye köyün olduğu alanı istedi. Köye Burhaniye adının verilmesi ise aynı yılda padişahın bir erkek çocuğu olması ve adını Burhan vermeleri nedeniyledir. Tıpkı yeni doğan padişah çocuğu gibi sil baştan yeni bir köy doğuyor, adını Burhaniye koyuyorlardı.  Tarih 29 Mart 1903.

DEDEMİN CENAZE NAMAZINI BABASI KILDIRDI.

Yeşil İmam (dedemin babası) dedem Abdülkadir Efendi’nin cenaze namazını kıldırdıktan sonra söyle seslendiği anlatılır:

“Oğlum başın geldi mi?”

O da “geldi baba, geldi.” diye cevap verir.

Zaten çok geçmeden bir yıl sonra 1922 yılında Büyük Taarruz hamlesinde dedemin babası Yeşil İmam da şehit düşecek ve o da şehit oğlunun yanına şehitlik rütbesiyle gidecekti.

YEŞİL İMAM DA ŞEHİT OLDU.

Yeşil İmam da ilerleyen yaşına rağmen Büyük Taarruz’da Milli Kuvvetlere katılarak şehit düştü.

Büyük taarruz harekâtıyla birlikte geri kaçmaya başlayan düşman kuvvetlerini takip eden birlikler, Orhangazi’de Fındıklı bölgesinde şiddetli çatışma içine girdi. Dedemin babası Yeşil İmam’la birlikte birçok kahraman orada şehit oldu. Düşman geri çekildiğinden şehit naaşlarını bir mağara önüne koydular ve geri dönüşte almayı planlayarak takip harekâtına devam ettiler. Fakat dönüşte Yeşil İmam’ın cesedini bulamadılar.

Dedemin babası Yeşil İmam, medrese tahsili görmüş, âlim bir kişiydi. Yüzlerce kitabı vardı. Anadolu’daki tarikatlar silsilesinin önemli isimlerindendi. Ondan el almaya gelirlerdi.

DEDEMİN ŞEHİT TÜRBESİ VE BİRKAÇ BELGE

Şimdi Burhaniye köyde, dedem teğmen Abdülkadir Efendi’nin başsız şehit bedenine ait bir şehit türbesi bulunmaktadır. Dedemin babası Yeşil İmam’ın ise şehit bedenine ait kabrini kalplerimizde yaşatıyoruz. Elimizde kalan dedeme ve babasına ait birkaç eski belge ve kitapla bir türbe. Her fırsat bulduğumda türbeye gider onlara dua ederim.  Her iki şehit dedemin de ruhları şad olsun.

 

 

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.
Yeni bir yorum göndermek için 60 saniye beklemelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?