
Bu hafta sizlere Yalova’nın pek büyük bir değeri olan Şeyh Şerafettin Hazretlerinin dikkat çekici bir yönünü anlatmayı seçtim. Konu fevkalade önemli. Bu yazdıklarım TBMM tutanaklarında mevcuttur. Yalnız bu tutanaklar eski yazı Türkçesiyledir. O yüzden internet üzerinden erişmek mümkün değildir. Fakat yorum yapmayacağım. Bazıları benim belgeci olduğumu kabul ediyor ama belgeleri yerine koyamadığımı iddia ediyor. Derdim yalan söyleyen tarihi utandırmaktır. Kişilerle işim olmaz. Gelelim konumuza.
Kurtuluş Savaşı yıllarında Şeyh Şerafettin Hazretleri büyük bir yükü sırtlanmış ve Ankara hükümetiyle Payitaht arasında uzlaşı sağlamak için olağanüstü bir çaba sarf etmiştir. Düşmana karşı hep birlikte topyekûn mücadele etmek için milletin bir ve beraber olmasının ne kadar önemli olduğunu anlatarak irşatlarda bulunmuştur.
Bu mücadelenin küçük bir kısmını siz saygıdeğer okuyucularımla paylaşıyorum. Yorum sizin. Arzu eden TBMM tutanaklarına bakabilir.
TBMM I. devre ve I. Toplantı senesi, 14. Oturum 11.05.1920 senesi görüşmelerine Yalova’dan Şeyh Şerafettin Efendi de katılır.
Şeyh Şerafettin Efendi’yi Bursa milletvekili Şeyh Servet Efendi yüce meclise tanıtır. Şeyh Şerafettin Efendi’nin bir beyanatı olduğunu ve okuyacağını söyler. Malatya milletvekili Feyzi Efendi kürsüye teşrif etsin dediyse de meclis sıralarından aza değildir sesleri yükselir. Bunun üzerine Şeyh Servet Efendi önce Şeyh Şerafettin’i tanıtma amaçlı bir konuşma yapar ve ardından beyanatını meclis kürsüsünden okur.
Konuşmasının bir bölümünde Sultan Vahdettin’in Şeyh Şerafettin ile bir görüşme yaptığından bahseder. İçişleri bakanlığı da yapmış olan bir zamanların Bursa valisi Hazım Bey’in kendisine ve Bekir Sami Bey’e bir mektup gönderdiğini söyler.
Mektubun içeriğinden bir bölüm şöyledir:
Şeyh Şerafettin Efendi Hazretlerinin şahsiyeti hususiyesinde gördüğüm yükseklik ve büyüklük bana ümit verdi ki; bugün başımızın tâcı olan padişahımızla görüşürler ve kendileri kendi mesleklerinde ulviyet derecesinde irşada çalışırlarsa zannediyorum ki pek büyük mikyasta “Müslümanlara faydalı olur ve Müslümanların padişahlarıyla olan birliğini sağlamada en büyük bir sebep olmak üzere kabul olunur zannederim” diyordu. Bunun üzerine Şeyh Efendi hazretlerine maruzatta bulundum. Teşrif etmişlerdi. Zat-ı Şahane ile görüşmüşler. Tabi ki lazım gelen münasebat-ı irşadiyenin her cihetini beyan etmişler. Bu hakikati kendileri de kabul etmiş, takdir etmiş bulunmalarını nazarı dikkate alarak o hakikati kalplerinde daha sağlam hale getirmek, tenmiye etmek kastıyla birçok sohbette ve irşadatta bulunmuşlar. En son zatı şahane hazretleri buyurmuşlar ki; Efendim bunu takdir etme konusunda şüphe yok, hususan hilafet makamında bulunan kimse için takdir etmemek kabil değildir. Takdir ediyorum. Hususiyle görüştüğümüz sohbetlerimiz neticesinde bu takdirim, bu anlayışım daha fazla büyümüştür, yükselmiştir. Lakin şunu maalesef söylerim ki- ağlamışlar ve gözlerinden yaş dökmüşler – öyle bir vaziyete beni soktular ki; bugün bu maksadımı milletimle birleşip de meydana koyabilmek adeta yok olmuş ve imkansız hale gelmiştir. Durum muhal derecelerine varmıştır. Ve ben pek mahzunum ve pek müteessifim. Salihlerin, âlimlerin dualarına muhtacım. Allah bizi kurtarsın. Beni de İslamları da düşmanların elinden kurtarsın.
(Mektup okunurken meclis sıralarından “İnşallah kurtulacağız” sedaları yükseldi.)
(Bursa milletvekili Şeyh Servet Efendi, Şeyh Şerafettin Efendi’nin beyanatını okumaya devam etti.)
Benim maksadım Müslümanlarla ve bu Müslümanların yüce amaçlarıyla beraber olmamanın imkânı mı vardır? Demişler ve ağlamışlardır. Yalnız sizden şunu rica ederim ki maksadım şu olduğunu “Müslümanların bir vücut gibi çalışmasını arzu ettiğimi bilin ve bildirin.” Birincisi budur. İkincisi İstanbul’da düşmanlarımızın yaptıkları kötülükler, alçaklıklar, yırtıcılık, canavarlık bizim işittiklerimizin pek çok üstünde imiş. Bizzat gözleriyle gördükleri birçok hakikatleri bendenize anlattılar. Sabaha kadar gözüme uyku girmedi. Hanedan-ı Âli Osman’a, şehzâdegâna, o kadar caniyane, alçakça, hainane tecavüzde bulunmuşlar ki; doğrudan doğruya kapıları kırarak muhasara etmek ve onlara her türlü hakareti yapmakla başlamışlar ve bu dehşetten müteessiren Sultan Reşad merhumun aileleri ve mahdumlarının aileleri yani gelinlerinin her ikisi de adeta akıllarını oynatmışlardır.
…
Meclis kürsüsündeki Bursa milletvekili Şeyh Servet Efendi’nin konuşması ve Şeyh Şerafettin Hazretlerinin beyanatını okuması epey uzunca bir metin olduğundan konuyu burada kestim. Toparladığımda haftaya devamını yayınlamayı ümit ediyorum.
Kalın sağlıcakla…


