Bu hafta yazımı yazmadan çok önce kendime bir liste hazırladım. Bahsetmeyeceklerim, eleştirmeyeceklerim ve sinirlenmeyeceklerim diye ama sonra fark ettim ki; aslında hep aynı şeylere aynı duygularla yaklaşmışım.
Tüketim çılgınlığı bizi aslında tam bir sosyal medya maymunu haline getirmiş. İşte en çok buna sinir olmuşum. Medyanın kölesi olmakta bizi kah eşimize her gün kutlayacak bir şey bulması için baskı yapan bir kadın, saatlerce kafe köşelerinde pinekleyen bir genç, sosyal medyadan kar yapmak adına ahlaken zayıf yaşamlar ve özel hayatının hepsini gözler önüne seren yaşlılara çevirivermiş.
Aslında rahatsız olduğum her şey gerçekten de bizden akıllı olan telefonlarımızın içinde yapay zekâ dedikleri şey bizim doğal zekâmızı yeni vermiş. Yapay et, ithal tohumlar ve maalesef ahlaki olmayan sahte ürünler ile zehirlenen bedenimiz artık beynine hâkim olamıyor. Hal böyle olunca da sürekli bakımı yapılmazsa veya şarj edilmezse bozulacak makinalar bile zekâ olarak bizden üstün oluyorlar.
İşleyen demir misali kullanmadığımız zekâmız, hafızamız ve düşünme yetilerimizin yerine akıllı telefonlar geçti.
Eskiden pek çok insanın numarasını ezbere bilen bizler bile aman canım telefonumuz biliyor ya yeter demiyor muyuz? Şu an sorsalar kendi numaramızı bile telefondan bakıp söyleyen insanlar oluverdik. Her şeyimizi bize o hatırlatıyor.
Yanında konuştuğun her şeyin bir süre sonra karşına çıkması sence normal mi?
Bilgi sistemlerinde olan algoritmalar sayesinde merak ettiğin insanların sosyal medyalarının karşına çıkması, alışveriş sitelerinin bile yüksek ücretler ödeyerek seni dinleyip zevklerine göre seçenekleri karşına çıkartması seni de ürkütmüyor mu? Senelerce Amerika bizi dinliyor diyen ama hala atıp tutmaktan korkmayan yurdum insanı yanında dijital bir bomba taşıyor aslında…
Uzaylıların gelmesini beklerken yapay zeka ve robotlar ile olan savaş yakında kapımıza dayanacak ve biz kaybedeceğiz.
Ben sosyal medyayı bu kadar eleştirince eşim kızıyor, sosyal medyayı aktif kullanan birisinin diğer kullananları eleştirmesi komik gelir diyor. Ama ısrarla söylüyorum dozunu, maksadını aşan ve yanlış kullanılan her şey gibi sosyal medyada zararlıdır.
Şimdi yazımın kültür kısmına geliyorum; son dönemde internet kullanımına yaş sınırlandırılmasının getirilmesini destekliyor ve çok doğru buluyorum.
Sosyal medyanın içinde kolayca dolaşan şeytanların hiç emek sarf etmeden ulaştığı ve zehirlediği gençlerimizi gördükçe çok üzülürken son dönemlerde bebekli çağının internete yakınlığı beni daha çok korkutuyor.
Onsuz mama bile yiyemez hale getirilen bebeklerimizden bahsediyorum, hemen akabinde otizim tanısı konulan, donuk ve tekrarlayan hareketler yapan bebeklerden.
Eskiden anne ve babasını gözlemleyerek öğrenen bebeklere tik-tok izleten aileler beni inanılmaz korkutuyor.
Aman sussun dizimi izleyeyim, günlük kahve hikayemi atayım, dostum düşmanım ne paylaşmış onlara bakayım diyerek emzik yerine o minik ellerine telefon ve tablet sıkıştırılana çocuklara çok ama çok üzülüyorum.
İşte sevgili okur dostlarım;
Maalesef ki bahsetmeyeceğim desem de bu hafta da yine kendime başkaları yerine üzüleceğim, utanacağım ve dert edineceğim şeyler, görev edineceğim olaylar ve burnumu sokacağım mevzular bularak başlıyorum.
Okuyucu yaş grubum orta yaş denilen ama aslında okuyan ve düşünen neslin en kritik temsilcileri olan benim yaş gurubu dostlarım;
Lütfen sizde çevrenizi uyarın, çocuklarımızın ve gençlerimizin düşünme ve üretme mekanizmalarının köreltilmesi, hafıza ve zeka kullanımının azaltılmasına karşı tepkinizi koyun.
Yapay zeka robotlardan daha donuk bakan nesiller yetişmesine izin vermeyelim!
Doğaya, insana ve diğer canlılara yürekleri ve elleriyle dokunan evlatlarımız olsun.
Geleceğimiz ve aydınlık ülkemin güzel çocuklarını koruma ve kollama ile başlayacak her şey…
Ben, bu yazı yayınlandıktan sonra sürekli ne kadar okunmuş diye kontrol etmek için geleceğim ama bu beni sosyal medyanın kölesi yapmayacak…
Haftaya görüşmek üzere, hava güzelse dışarıya çıkıp mis gibi havayı içinize çekin, dökülen yapraklar üzerinde yürüyüşler yapın, bir banka oturup denizi izleyin. Kuşları, kedileri, köpekleri besleyin.
Lütfen zekanızı, hafızanızı tazeleyin…
Sevgi ve saygılarımla..