Merhaba sevgili okuyucu dostlarım..
Bu hafta gündem yoğun ama hangi konuda yazsam kalemim memuriyetime çarpıyor. O yüzden ne zaman sıkışsam yaptığım gibi kendim ile ilgili yazmaya karar verdim.
Biliyorsunuz, aslında ben roman yazarıyım. Halihazırda vitrinlerde 3 tanesi paranormal polisiye macera, 1 tane siyasi macera ,1 tane aşk romanı olmak üzere 5 adet romanım var. Bugünlerde ‘Kayıp’ serisinin 3., benim ise 6. romanım piyasaya çıkacak. Polisiye maceralarımın çoğunda paranormal öğeler olduğu için Türk edebiyatında polisiye kategorisinde paranormal tek yazarım. Yani yazmaya gönül vermenin çılgınlığı yetmezmiş gibi herkesin anlayıp kabullenmeyeceği hatta deli saçma bulunacağı bir kategori de yazacak kadar deliyim de..
Ama bu son romanımı yazarken ilk defa zorlandım. Nedeni kurgu ya da ilham perileri değildi. Nedeni; kitap sayısı ve okuyucunun artışı ile artan sorumluluklarla alakalıydı.
Üstelik okuyucu kitlemi tanıyınca nerelere takılacaklarını neleri sorgulayacaklarını bilince de yazıp yazıp siliyor, sayfaları sık sık çöpe atıyorum. Yazarlık para için ya da her hangi bir doyum için yapılacak bir meslek değil.
Yazan ve yazmaya niyeti olan herkese tek şey öneriyorum. Maddi bir kazanç amaçlıyorsanız tamamen hayal kırıklığı yaşarsınız. Sevdiğiniz için tutkunuz ve hayalleriniz için yazın.
Sizin satırlarınızda kendinden bir şeyler bulan, sizin satırlarınızda kaybolup günlük hayattan uzaklaşanlar için yazın, sizin yazdığınız maceralarda heyecanlanan, sizin satırlardaki kahramanlarınız için üzülüp ağlayanlar için yazın…
Yazma tutkunuz ise beyninizde dönüp duran her kelime hatta harf beni yaz diye çığlık atar, yazdığınız her kahraman kendi öyküsünün can bulması için sizi zorlar sizi uykusuz bırakır ama yalnız bırakmaz. Yazdığınız her kahraman, sizin evladınız gibi olur, yazarken ağlarsınız, sevinirsiniz hatta onlarla heyecanlanırsınız. Yarıda bıraktığınız her hikaye yetim kalır ve öksüz kalır …
Size bu duyguları satırlarla anlatamam, ya da bana yaşattığı hissiyatları da yazamam…
Hislerimi sadece bu konuda satırlara dökemem…
Siz de yazın isterim ama her okuyucunun ‘Ben de yazarım ki, bunda ne var?’ düşüncesi sonrası yaşadığı hayal kırıklıklarını yaşamanızı istemem.
Siz de yazın isterim ama yazdıklarınızı emanet ettiğiniz okuyucuların tenkit ettiği her satırın sizi demoralize edişine dayanacaksanız yazın. Kitap basıma girdikten sonra hiçbir şeyi değiştiremeyeceğinizi bilerek yazın isterim.
Ama yazın aklınızda dönüp duran her kelimenin ve hikayenin yazılmayı hak ettiğine inanıyorum. Kimse okumazsa bile defterlerinizde kalan her satırın yüreğinizi hafiflettiğini biliyorum.
Uykusuz geceler, ilmek ilmek işlenen satırlar ve onca emek olan her sayfa sizi düşünülerek yazılıyor. Size emanet edilen her hikayenin sizi anlatan mutlaka bir duygusu var.
Sevgili okuyucum..
Siz de yazın, okuyun, yazanın emeğini takdir edin…
Romanlarımı merak edip okuyacağınızı umut ederek yazımı sonlandırıyorum.
Haftaya görüşmek üzere.
Sevgi ve saygılarımla…
