Sosyal hayatımızda ve özel hayatımızda en çok tıkandığımız hususlardan birisidir duygu kontrolü!
Genellikle kontrol denildiğinde duygular noktasında ilk akla gelen öfke duygusu olur. Oysa Allah Teala bizim için yarattığı, varlığımıza dahil eylediği tüm duygularımız hususunda bizden itidalli davranışlar sergilememizi ister.
Hayat başlı başına bir kontrol imtihanıdır da desek yanlış olmaz. Aklınıza gelebilecek tüm duygularımız için geçerlidir bu; Sevgi, şefkat, acıma, özlem, umut, umutsuzluk, imrenme, haset, kıskanma, aşk, sevinç, acı, korku
Duygularımızı ölçülü kullandığımız sürece iyi, aşırılık boyutuna ulaştırdığımızda ise kötü yaşarız. Yani önemli olan yerinde ve zamanında gerektiği şekillerde istimal edilen hissiyat çizgisidir. Bazen duygular kontrol dışı kalıp amacı dışında ve aşırı bir şekilde kullanıldığında kişisel ve toplumsal sorunlara neden olabilmektedir. Bu sorunların en aza indirilmesi ya da yok edilmesi ancak duyguların eğitilmesi sonucunda gerçekleşebilmektedir.
Burada unutmamamız gereken olumlu veya olumsuz tüm duygularımız bir amaç için yaratılmıştır. Hepsi bir şekilde insana hizmet eder. Bazılarını cömertçe kullanmak bazılarını ise kontrol altına almak gerekir. Ancak cömertçe kullanmamızın güzel olduğu duygularımızda bile Rabbimiz bizden aşırılığı men eder. Örneğin sevgi, hayatın en güzel gününü yaşatır bize fakat Allah ve resul’ünün dışında gelip geçici olan şeylere karşı duyduğumuz aşırı, kontrolsüz sevgi bizi hep hüsrana uğratır.
Sonra merhamet, insanı insan yapan en önemli duygulardan birisidir. Fakat onun da kontrolü gereklidir. Kişiye kendini ve ihtiyaçlarını unutturan veya başkalarının tarafından istismara uğrattıran merhamet de yıkıcıdır.
Veya aşk, Allah’ın yeryüzünde halifesi olarak yaratılan insanoğlunu şahsiyet ve Onur noktasında zelil duruma düşüren, doğru düşünme kabiliyetini elinden alan, kavuşamadığı yada elde edemediği için kendinin veya karşısındakinin canına kıyma gafletine düşüren bir duygu, adı aşk dahi olsa yanlış yaşanıyor ve kontrol edilemiyor demektir.
Bu anlamda duygularımızın merkezi olan kalp ülkesi kontrole ve yardıma ihtiyaç duymaktadır.
Bu anlamda kalplerin sahibi olan Rabbimize, duygularımızı kontrol etme hususunda bize yardımcı olması için sık sık niyazda bulunmamız gerekir.
Özellikle de zihinsel olarak oto kontrolümüzün sanal alanda elden gitmeye başladığı şu garip zamanlarda Rabbimize yakarışlarımızı daha da artırmalıyız.
Bizlere hayat rehberi olarak sunduğu dinimize daha çok sarılmalıyız. Kur’an ve sünnetin izinde itidali yakalamaya çalışmalıyız.
Çünkü kontrolsüz duyguların acı görüntüleri gittikçe artmakta. Evet bunların en başında öfke duygusunun kontrolsüzlüğü var. Ama duyguların arasında kopmayan bir bağın olduğunu da unutmamak gerekir. Yine de biz öfke üzerinden ilk etapta hareket edelim ve nefsimize Peygamberimizin diliyle seslenelim: “Öfkelenme!”
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor: “Bir adam Rasulullah’a gelerek şöyle dedi:
“Bana kısa bir nasihatta bulun, uzun yapma! Tâ ki nasihatini unutmayayım.
Rasûlullah: “Öfkelenme!” Dedi. O kişi birkaç kere tekrar etti. Rasulullah yine: “Öfkelenme!” cevabını verdi!”