Sorgulamak, sorgulamak, sorgulamak… Bence hayattaki en önemli şey; hatta hayatın temeli…
MKUltra ve Monarch programlama, soğuk savaş sırasında ABD’nin beyin yıkama araştırmalarıydı. SSCB ve Çin’in de benzer çalışmaları vardı. Buraya kadar ilginç birşey yok. İlginç olan çok benzer tekniklerin binlerce yıl boyunca Sümer, Mısır vb medeniyetlerce de kullanılmış olmasıdır. Binlerce yılda beyin yıkama; dinlerin, ahlak anlayışının, eğitimin ve hatta pedagojinin ve psikoloji ilminin içine kadar girdi. İşte bu yüzden sorgulama çok önemli.
Sahte mürşidlere dikkat! Bu laf nerden çıktı diye soracaksınız: Tarih boyunca insanlar merak etmiştir. Düşünmüş taşınmışlardır. Anlamaya çalışmışlardır. Bundan; Bilim, Din, Büyü ve Felsefe doğmuştur. İlerlemeye ve gelişmeye çalışan insanlar bulabildikleri mürşidlere başvurmuştur. Ama bunların bazıları sahte mürşiddir; sadece sömürmekle ilgilenirler ve talibin istediği şeyler zaten onda yoktur. Sahte mürşidler hitabete ve karizmaya dayanır; çünkü sömürmek için bilge gibi gözükmek zorundadırlar. Zaten bu işin erbabı olmayan insanlar bilgelik ile hitabet ve karizmanın ayrımını yapamazlar. Bunlar binlerce yıldır düzenlerle likenvari bir ilişki içerisindedir; düzen sahte mürşide alan açar, sahte mürşid ise düzenin çok ihtiyacı olan toplum kontrolünü sağlar. Bazen de sahte mürşidler düzenin en tepesine oturur.
Köle olmamak için sorgulamak! Kula kul olmamak için sorgulamak! Ben şanslıyım çünkü sorgulamak bende içten gelen birşey. Pekçok insan hiç düşünmüyor. Aslında düşünmek istemiyor. Birilerinin kendileri yerine karar vermesi rahatlarına geliyor. Halbuki düşünmek çok önemlidir. Sahte mürşid deyince aklınıza bir din adamı geliyor ama bu zat gayet bambaşka bir kimse de olabilir. Sonuçta MKUltra ve Monarch programlamada papazlar değildi işi yapanlar; ajanlar ve bilimadamlarıydı! Herkes herşeyi söyler ama doğru olduğunun bir kanıtı var mıdır? Mesela bir istatistik verilebilir ama verilerin sahte olmadığına emin olabilir misiniz? Sadece düşünün! Hiç mi ihtimal yok? İşte bu yüzden sorgulamak! ‘Bu zamanda babana dahi güvenmeyeceksin’ lafını duymuşsunuzdur; babanıza güvenmezken sırf hitabeti veya karizmasından kim olduğu belli olmayanlara nasıl güvenebiliyorsunuz?
Zor zamanlardan geçiyoruz. Aslında ‘kolay zaman var mıydı?’ sorusu daha doğru olacaktır. Sahte mürşidler beynimizi yıkayıp bizi köle etmesin; bizi sömürmesin diye sorgulamak! Bu yüzden çok önemli sorgulamak! Eğer sorgulamazsanız gerçekliğinden ve doğruluğundan emin olduğunuz ama öyle olmayan şeylerin esiri olmaz mısınız? Sizi önce kullanırlar, sonra da atarlar! Onlar için harcanabilir konumdasınız. Size söylenen herşeyin gerçekliğinden ve doğruluğundan nasıl emin olabiliyorsunuz? Belki karşı argümanları hiç duymadınız. Zaten duymanızı da asla istemezler. Tarihte bazı yerlerde bilgelik şeytani birşey olarak görülmüştür. Çünkü gerçekler işlerine gelmiyor. Değerleriniz var! Doğrularınız ve yanlışlarınız var! Belki de kendinizi ve sevdiklerinizi uçuruma sürüklüyorsunuz ama farkında bile değilsiniz! Gerçeğin, doğrunun, iyinin, güzelin ne olduğuna kim karar veriyor? Her yüksek sıfat taşıyan kimse kesin gerçek ve doğrudan mı bahseder? Reklamlar ile kapitalizm hepimizi bombardıman altında tutuyor. TV’den, internetten uzak dursanız dahi kaçamıyorsunuz. Zararınıza olan şeyleri kendi çıkarınız zannediyorsunuz belki. Dünya çapında hangi kurumun, hangi otoritenin saygın olacağını peki kim belirliyor? Köle, köle olduğunu bilmezse isyan etmeyi düşünmez! Köle, kölelik dışında bir yaşam bilmediği zamanda isyan etmeyi düşünmez! Global Plütokrasi köle olduğunuzu bilmenizi istemiyor. Kölelik dışında bir yaşam olduğunu bilmenizi de istemiyor. MKUltra Monarch Programlama gibi şeyler ya ne için zannediyordunuz?
İnsanlığın ortak değerleri… Sakın bu ortak değerler tarih boyunca düzenlerin ortak çıkarları olmasın? Sonuçta Mezopotamyadaki de, Meksikadaki de, Polinezyadaki de, Patagonyadaki de… Hepsi birer insan işte! Binlerce yılda pekçok şey değişti: İnsan kurban etmek Hristiyan medeniyetinin egemen olmasından beri yasa dışı; sanayi devrimi gerçekleşti; dünyada birbirinin varlığından haberdar olmayan hemen hemen hiçbir halk kalmadı… Ama insan bir köpek değildir, bir ağaç değildir, bir mantar değildir; insan insandır! İnsan her zaman insandır! Dünyadaki bütün dinlerin, bütün geleneklerin ortak bir görüşte birleştiği şeyler dahi sorgulanmaktan azade olmamalı! Medeniyetlerden geriye yalnızca o sıradaki düzenlerin izin verdiği şeyler kalabiliyor. Mesela İznik Konsilinin kaybedeni olan Arius’un bizzat yazdığı hiçbir kitap günümüze gelemedi. Veya mesela Konfüçyüs ile aynı dönemde yaşamış olan Filozof Yang Zhu, kendi zamanında ciddi bir etki yaratabilmiş olmasına karşın günümüze yalnızca 3-5 alıntı gelebildi. Aslında hiçbir düzenin işine gelmeyecek şeyler de üretildi tüm çağlarda farklı filozoflar tarafından; ama o sıradaki düzenlerin hiç işine gelmediği için sansürlendi ve günümüze gelemedi! 2500 veya 3000 yılına gelindiğinde mesela Ayn Rand’a ve Max Stirner’e ait bir müsvedde dahi bulunamaz olursa hiç şaşırmayın derim.
Ama dünya mirasını gözden geçirdiğimde şöyle birşeyle de karşılaştım: Sonuçta farklı medeniyetlerin Talmud, Gujin Tushu Jicheng vs gibi klasiklerini yazanların hepsi insandır. İnsan oldukları için yanılabilirler ve yanıltılabilirler. Ayrıca bu klasikler yazılırken birbirlerinden pek de haberdar değillerdi. Elbetteki hepsinde düzenlerin isteyeceği pekçok sansür örneği var. Ama birbirleriyle karşılaştırdığınızda birinin sansürlediği hakikati öbürü sansürlememiş veya sansürlemeyi akıl edememiş olabiliyor. Öbürü de başka şeyleri sansürlüyor ama bu sefer de ötekisi sansürlenen o başka şeyi sansürlememiş olabiliyor. Bunun dışında birşey daha var ki herkes herşeyi akıl edemez. Özellikle zamanlar ve coğrafi özelliklerin felsefelere ciddi bir etkisi vardır. Ama farklı coğrafyaların dünya miraslarını birbiriyle karşılaştırınca birinin akıl edemediğini diğerinin akıl edebildiğini görüyorsunuz. Örnek vermek gerekirse Hint coğrafyasının ürünü olan Jain ve Budist felsefelerini üstüste koyup incelediğinizde birinin söylemediği hakikati diğerinin sansürlemeyi atladığını çok rahat görebiliyorsunuz. Parça parça olan bilgelikleri de birleştirip yeni birşey çıkartmak size kalıyor.
Rıza Zelyut ve Mustafa Armağan gibi birbirinin zıddı görüşlerin eserlerini okumayı oldukça severim. Birinin anlatmadığı şeyi öbürü anlatıyor; parçaları birleştirdiğinizde de sonunda hiçbirisinin hoşuna gitmeyecek bir hakikat ortaya çıkıyor. Ayn Rand ve Carl Schmitt, Julius Evola ve Frantz Fanon, Marx ve LaVey gibi başka zıt görüşler için de aynı şey geçerli tabi. Ayrıca birbirinin zıddı olan görüşlerin hepsine açık görüşlülükle yaklaştığınız takdirde sonunda hiç kimsenin göremediği ve göremeyeceği şeyleri görebilir hale geliyorsunuz. Ama insanın özellikle de kendine zıt olan görüşlere açık fikirli yaklaşması hiç de kolay birşey değildir; ciddi iç mücadeleler gerektirebilir. Ve ayrıca bir kere bunu yaptıktan sonra da ödeyeceğiniz bedel çok ağır olabilir.
Zihninizi ele geçirmek istiyorlar! Köle olduğunuzu ve kölelik dışında bir yaşam olduğunu bilmenizi istemiyorlar! Çocuk niye zona oluyor, saçkıran oluyor veya ciddi bağırsak sıkıntıları çekmeye başlıyor, sınav sırasında altına kaçırıyor ya da ritalin benzeri ilaçlara yöneliyor? Orta sınıf sayılan, plazada çalışan, iş stresi yüzünden kalp, şeker, tansiyon vs olmuş ama çocuğunun okul taksitleri yüzünden işini bırakması mümkün olmayan bir adam ile Moritanya’daki, Sudan’daki vs gerçekten klasik anlamda köle olan birisini karşılaştırırsak hangisi daha şanslı deriz? Elbette bir cevap vereceksinizdir ama verdiğiniz cevabın doğruluğundan gerçekten emin olup olmadığınızı da size sormak isterim!
Neden manastırlar yokedildi? Neden dünya çapında bütün dinlere karşı bir savaş var? Sakın bunun nedeni ‘tüketmekten ve para harcamaktan başka mutluluk yolu yoktur’ dogmasına hiçbir şeyin alternatif olmasını istemiyor oluşları olmasın? Keynes, Bertrand Russell ve Paul Lafargue gibileri daha çok uzun süre önce henüz bırakın yapay zeka ve endüstri robotlarını; elektriğin bile yeni birşey olduğu bir dönemde insanların günde 3-4 saat çalışmasının ekonomi için yeterli olacağını söylüyorlardı. Ama işler çok farklı gelişti. IBM Watson gibi yapay zekalar şimdiden ciddi eğitim gerektiren pekçok önemli mesleğin yerini alabilecek halde ama aşırı eğitimli ve aşırı kalifiye kimselerin işsiz kalmasından birileri çok korktuğu için maalesef bu nimetlerden mahrumuz!
Bedenlerimiz özgür olmayabilir ama zihinlerimiz özgür olsun! Gerçi bu muazzam emek gerektirebilir ve sonunda da ciddi bir bedel ödeyebilirsiniz!
Seçim sizin! Akıllıca karar verin! Acele etmeyin! Acele işe şeytan karışır!