Sevgili dostum. Birileri Allah’ın insanlığa bahşettiği, dünya mirasını yalnız yerken, biz Müslümanlarda bir birimizi yiyoruz. Dilerim oyunu fark ederde mirası sahiplerine dağıtmak için, dünyada yerimizi alırız. Çünkü Müslüman olarak sadece bunun için varız. Dünyadaki bütün huzursuzluklar, adaleti başkasına kaptırdığımız içindir. Onlar bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul vereceklerdir. Halbuki Allah cc yarattığı canlılara yetecek kadar hava, su, güneş vermiş, hava, su, güneş de bedava hizmet etmeye devam ediyor. Kimse yağmura, kara bedel ödemiyor. Beraber yaşama kararı alan insan, bedel ödüyor, yada ödemek zorunda kalıyor. İnsanların az olduğu çağlarda bedava olan toprak, zamanla sahiplenip, yurt edilip hatta bireylere mülk olarak kayıt altına alınmış. Şu an Dünya’da sahipsiz toprak neredeyse yoktur. Bu topraklarda üretim yaparak, insanlara hizmet eden insanlar. Hem kendi hayatlarını hem de, başka işlerle uğraşan insanların hayatlarını kolaylaştırmış, kolaylaştırmaya da devam ediyor. Günümüze gelene dek, bir birine muhtaç olan bu insanlar, para icat edilene kadar hayatlarını, takas usulüyle sürdürmüş. Bu hayat insanların kaynaşmasında büyük rol oynamış. Altın, gümüş, madeni para, daha sonraki yıllarda kağıt para icat edilmiş ve bunlarla alış veriş yapılmaya başlanmış. İlk zamanlarda kolaylık gibi görünen bu alış veriş, yani para ve altın, az insanların eline geçmesiyle, insanların çoğunun yaşam standartı bozulmuş. Buda insanlar arasında kavgaya neden olup, kardeşliği bozmuş, bozmaya devam etmekte. Halbuki yüce yaratıcı İnsanlar rahat yaşasınlar diye, ne lazımsa onu önceden hazırlamış sonra insanı yaratmış. Yani gaz, petrol, demir, altın tüm madenler insan yaratılmadan, dünya ile aynı yaşıtta. Yani petrol dünya yaratıldıktan sonra, insan yaratılmadan önce, üretime başlamış. Dünyada ne varsa insanların tamamına yetecek kadar var ve insanlar ortak, bir şartla herkes çalıştığı ve gayreti kadar alma hakkına sahip. Çok çalışan çok az çalışana az, hiç çalışmayana ise karnını doyuracak kadar yaşama hakkı var. Hiç bir canlının acından ölmesine müsaade etmeyen yaratıcı, dünyayı yaşanabilir bir denge üzerine kurmuş. Fakat insan kendine hizmet için, bazı hayvanları evcilleştirmiş, yine kendine hizmet için kendi ırkının zayıf olanlarını kendine köle yapmış. Evcilleşmeye müsait olan hayvanlar, insana hizmet için yaratılmış. Fakat hiç bir insan köle doğmamış. Bütün insanlar Allah tarafından hür olarak dünyaya gönderilmiş. İnsanı köleleştiren insan, Allah’a karşı en büyük suçu işlemiştir. Halbuki dün güçlü olanlar bu gün zayıf, bu gün zayıf olanlar yarın güçlü olacaktır. Bunu düşünemeyen, idrak edemeyen insan, dostluk yerine her daim düşmanlık ekecek onu besleyecek, buda köleliğin bitmeyeceği anlamına gelir. Gücü elinde bulunduran, başkasına köle gözüyle bakmaya devam edecektir. İslam köleliği reddetmiş, çalışanın emeğini alın teri kurumadan vermeyi, hakkını vermeyi, işçiye ise düzgün iş yapmayı, işinin ehli olmayı, hem tavsiye etmiş, kardeşlik için, hem emretmiş düşmanlık olmasın diye. Yıllarca aynı ruhu taşıdım. Halkın içinde yaşadım çalıştırdığım işçiyle oturdum. Onun ne düşündüğünü hiç düşünmedim. Milletine tepeden bakmayı hiç düşünmedim. Ama şunları düşündüm. Vatanına milletine bağlı olmayı, çok çalışmayı, düşünce kalkmayı, örfüne inancına saygılı olmayı, elimden geldiği kadar dürüst olmayı hep düşündüm. Türkü, kürdü, Arap’ı, Laz’ı, Çerkez’i, Acem’i, Boşnak’ı, inanan kim varsa kardeş kabul etmeyi, hep düşündüm. Aç kalmayı ama aç bırakmamayı, mazluma güven vermeyi, zalimi rahatsız etmeyi, kimseyi yarı yolda bırakmamayı, bekleyen değil beklenen olmayı, yetimin yüreğine dokunmayı, bunları tek başıma da olsa yaşamayı ve yaşatmayı, Allah için hep düşündüm. Bugünün şartlarında inanın mal varlığı olan çok, fakir olan az. Yediklerimizden değil israf ettiklerimizden biraz vaz geçsek, hem fakir kalmayacak, hem kardeşliğimiz artacak ama bir şartla?
Hiç kimseyi ama hiç kimseyi hazıra alıştırmadan, iş gücü üreterek her insana bir yetenek yükleyerek, kazanmayı öğreterek, onur yükleyerek, insanlığa katkı sağladığına inandırarak yaşamayı, ilahi bir emir olduğunu kabullenen insanlar topluluğunu yetiştirerek başarabiliriz. Aksi takdirde Allah’ın bize miras olarak verdiği irademizi, dünyamızı birileri ele geçirir. Bizi ya köle ya da aç bırakarak ölüme mahkum ederler. Tıpkı miras yediler gibi. Allah’ın insanlara miras olarak bıraktığı yer altı yer üstü zenginliklerini ele geçiren, yedi kız kardeş adıyla bilinen petrol şirketleri, birinci dünya harbiyle Osmanlı’yı yıkmış, Müslümanları atmış parçaya bölmüş, ikinci Dünya harbiyle de tüm insanları kendilerine hizmet etmeye mahkum etmiştir. Allah’ın insanlara miras olarak bahşettiği petrol, daha çok savaşlara sahne olacak. Tüm Dünya’da dönen dolaplar bu miras yedilerin dolabıdır. Birleşmiş milletlerin beş daimi üyesi bunlara çalışmak için kurulmuş, çünkü bunlar kurmuş. Bu yüzden artık mızrak çuvala sığmıyor. Adil bir dünya, insanca yaşamak için, dünya beşten büyük sözünün, insan olan her ferde ait olduğu, Birleşmiş Milletler’de söz sahibi ülkeler arttığı gün, miras yedilerin kirli çamaşırları ortaya çıkacak, daha şeffaf bir dünya kurulacak. Bundan eminim.
Neden böyle bir yazı kaleme alma kararı aldım dersiniz. Müslüman olarak zoruma gidiyor. Belki de çoğumuz kimseyi köle olarak görmüyoruz. Ama bizi köle olarak farklı şekillerde hep kullandılar. Huzur İslam’da ama Müslümanlarda huzur yok. İslam’da sorun olmadığına göre, birileri içimizden fitneyi hiç eksik etmiyor. Fitneyi üretenlere belki de hizmet ediyor, farkına bile varmıyoruz, onlara çalışıyor, kendimize çalışıyor sanıyoruz. Zenginleştikçe onları daha da zengin yapıyoruz. Kendimize çalıştığımızı, anladığımız gün. Dünyanın da ahiretin de tadı bir başka olacak, çünkü o zaman sende başka biri olacaksın. Şunu asla unutmayacaksın. Bugün dünyanın bir ucundaki zenginin, diğer ucundaki zenginden, fakirden, hatta açlıktan ölenden haberi var. Başına bomba yağandan, denizde boğulandan haberi var. Uzayı keşfeden insan, akıllı zekayı üreten insan, insanlığı üretmedikçe benim için geri zekalıdır. İnsanların bu kadar zulüm gördüğü modern dünyanın benim için hiç bir değeri yoktur. Zenginleştikçe komşusundan bile haberi olmayan birinin ne dininin, ne ırkının nede zenginliğinin benim için hiç bir değer yoktur. İnsan insan gibi yaşayıp, insanlığa fayda sağlamadıkça, bu duyguyu taşımadıkça benim için insan olmasının da hiç bir önemi yoktur. Tek derdim insanlığımıza ve Dünyamıza ben nasıl bir katkı sağlarım diyen, nesiller yetişmesidir. Başkaları bize katılır mı bilmem, bunu Anadolu evlatlarının başaracağından eminim. Gençler bozulmadı, gençler daha da düzgün olarak geliyor. Bunu yürekten hissediyorum ve insanlığın onurunu gençler kurtaracak, kurtarmak zorunda, çünkü bu kendi onuru, gençler bununda farkında, bundan da adım gibi eminim.