Sevgili dostum.
Allah (cc) merhametlidir, merhametli olanı da pek çok sever. Merhametsizliğin adı zulüm, yapana zalim denir. Bütün kainat Allah’ın eli altında onun merhametiyle, hayat bulur. İnanan inanmayan, herkesi rızıklandırır. O verir insan ben kazandım der. Benim hanımım, benim kocam, benim çocuğum, benim işçim, benim anam, benim babam, benim malim, hepsine ben karışırım, kimse karışamaz der. Vereni unutur hem kendine hem de çevresine zulmeder, zalim olur. Merhametsizliği seçmiştir. Doğru yaptığına inanır, ya da kendine yapılanın intikamını, kendine emanet edilenlerden çıkarır. Halbuki herkes birbirine emanettir. Benim dünyam insansız anlamsız olduğu gibi, insanda dünyasız anlamsızdır. Dünya insana, insanda dünyaya emanettir. Allah var, hakkını teslim ermek lazım, dünya görevini hakkıyla yerine getiriyor. Sana ne lazımsa, sen gelmeden hazırlamış, ya da sen geleceksin diye hazırlanmış. Konuşmayan, göremeyen, duyamayan Dünya, sen geleceksin diye, her türlü meyveyi, kendini koru diye mağaralı, sana hizmet edecek olan hayvanları, araba yapacaksın, gemi yapacaksın, diye odunu ağaçları hazırlamış. Havada uçacaksın, otomobil yapacaksın diye, petrolü hazırlamış. Şehirler kuracaksın diye, elektriği, rüzgarı güneşi, gece yolunu görmen için ay ışığını hazırlamış. Daha sayayım mı? Bunların hepsini kör dünya yerine getirmiş. Baya merhametliymiş, ya bu kadar büyük merhametli olmasa idi, oksijen bitse, su tükense, toprak görevini yapmasa, güneşten biraz uzaklaşsa, ya da yakınlaşsa olacakları hiç düşündün mü? Sevgili dostum ya da ey insan, dünyanın merhametini zorlama ya durur, ya da daha fazla döner savrulur. Dünyaya bir şey olmaz, ne olursa sana olur. Dünya’ya olan merhametsizliğinin ya da merhametinin karşılığını mutlaka alırsın. Ona göre yaşa ona göre hayat kur. Bu anlattıklarımın inançla ilgisi yoktur, insanlıkla ilgisi var. Dünyada yaşayan her insan Dünya’ya merhametli olmak, onu sevmek onu gelecek nesillere temiz teslim etmek zorundadır. Aksi halde merhametsizliğin cezasını bugün bizler yaşıyoruz, gelecekte yaşayacak, insanda kalmayacak. Dünya merhametsizliğin intikamını alır, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu dünyayı Allah inanan inanmayan herkese emanet etmiş, ceza varsa hepimize geldiği gibi, mükâfatta yine hepimizedir. Mesuliyet duygusu, sadece inananları bağlamaz, bir ailede birinin yerine getirmediği görev, ailenin diğer fertlerinin yükünü artırır. Buda aile içi huzursuzluğa sebep olur. Babanın merhameti, annenin şefkati suistimal edilemez, ya da çalışkan bir evlat, daha çok çalıştırılamaz, kimseye yükünden fazla yük yüklenemez. Bu yükü merhametsizliğiniz yüzünden, hayvan bile çekemez, çöker, yük size kalır. Aile, iş yeri, amir memur, devlet, millet takım halinde beraber çalışır. Hani bir söz vardır ya, bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan yok olursa bir orduyu, belki de bir devleti yok eder. Tıpkı cennet mekan Abdülhamid Han gibi. Şimdi doğrusuyla yanlışıyla bir devletimiz var, merhametini göster. Çok çalış gayret et. Merhametsizlik yapar yükü başkalarına yüklersen, sende çekersin bende. Biz bir takımız, hazır olan, yeteneği olan ilk on birde oynar, olmayanda hazırlanır, yedek kalınca, takım yenilsin diye, ya da biri sakatlansın ben gireyim onun yerine diye, kenarda dua etmez. Oyunda olanda, kırmızı kart görmemek için gayret eder, kazara sarı kart görmüşse, takımı on kişi bırakmamak arkadaşlarına yükü artırmamak için, ya daha dikkatli oynar ya da yerine başkasının oynamasını ister. Çünkü on kişi kalan takımın yükü, dahada ağırlaşır. Kazaran on kişi kalmışlarsa, arkadaşları, arkadaşı için oynar. Bunun adı takım ruhudur, çok şey anlatır. Bu duygu düşünce merhamettir, o takımı başarıya götürür. Devlette millette bu duyguları taşırsa millettir, devlettir. Biri görevini yapmazsa, yük başkalarının sırtına biner. Merhametsizlik mutlaka intikam alır.
Bu yüzden İslam, ehil olmadan, ev kurdurmaz, baba anne yaptırmaz, emaneti ehline verin derken, ehil insanlar yetiştirin, manası çıkar, yeteneğine bilgisine, gücüne göre görev verindir. Her insanın elinin altında birileri vardır. Yani her insanın sorumlu olduğu bir hayatı vardır. Sorumlu olmak elinizin altı demektir. Cemaat imamın, cami ve imam cemaatin elinin altındadır. Biri olmadan diğeri olmaz. Millet devletinin elinin altındadır, devlette milletinin elinin altındadır. İkisi de birbirine hizmet etmek, merhamet etmek, yardım etmek zorundadır. İslam bize derki, eliniz altındakilere merhamet edin. Bunu yanlış anlar kendinizi güçlü, onları güçsüz görürseniz, siz merhametsiz olursunuz. Siz zalim onlarsa mazlum olur. İslam bize derki, mazlumla Allah arasında perde yoktur, yani mazluma zulüm Allah’ı kızdırır. Bir gün gelir mazlumlar galip gelir. Hiçbir zalim payidar olmamış, hiçbir mazlumda tamamen yok olmamıştır. Çünkü merhametsizlik, merhametsizden mutlaka intikamını alır. Çünkü Allah adalet sahibi, birde o kadar, merhamet ve sabır sahibidir. Bunlardan uzak olanların cezasını, yakın olanlarında mükafatını verecek güç ve kudrettedir.