Sevgili dostum.
Depremleri, seli, fırtınası, yangını, volkanı var olan bir dünyada yaşıyoruz. Bunları durdurmamız imkansız. Dünya var oldukça bunlar var olacak, biz de bunlarla beraber yaşayacağız. Bize düşen beraber yaşamayı öğrenmek. Tıpkı vahşi hayvanlarla beraber yaşadığımız gibi. İnsana faydası olmayan, hiçbir hayvan yaratılmadığı gibi, insana faydasız hiçbir doğa olayı da yoktur. Yani vahşi olan ne doğa vardır, ne de hayvan. Hepsi varlığının görevini yapar. Ormanlar, ağaçlar, çiçekler var olmak için mücadele eder, hayvanlarda o mücadelenin içinde, kendilerine hayat bulurlar. Bu mücadelenin en çok kar edeni ise insandır. Çiçekler açmasa bal olmaz, arılar olmasa çiçekler olmaz. İnsan olmasa böyle bir hayat kurulmaz. Bunu bilmeyen, öğrenmeyen, bilip de öğretmeyen, insan olmaz, insan kalamaz. Vahşi batı, batı değil insandır.
Kendi yaşadığı dünyasına, yani evine, tek zarar veren canlı insandır. Halbuki en akıllı olan yine insandır. Dağların zirvesine, denizlerin dibine, gökyüzüne çıkan insan, hiç düşünmeden, ormanın ortasına, derenin kenarına, verimli topraklara, fay hattını bile bile yüksek yüksek evler kurar. Bir gün ormanın yanacağını, selin geleceğini, fayın kırılacağını, depremlerin olacağını, denizlerin kabaracağını, hem bilir hem de tedbir almaz. Bu tedbirsizliği yüzünden hem malından hem de canından olur. Ormanları yakarak hem ağaçların katili hem de hayvanların katili olur. Hem çürük hem yüksek hem de olumsuz yerlere evler kurarak, kendi katili olur. Tedbirsiz yaşayarak hayat kurmak ne kazadır ne de kader. Olsa olsa Allah’a isyandır. Allah’ın dediğini yapmayıp, Allah korusun demek, ne akla nede mantığa sığar. İslam’da böyle bir düşünce ve fikir yoktur olamaz. Tedbirsiz ne inşaat yapılır ne fabrika çalıştırılır, ne de araba kullanılır. Tedbirsiz ne tohum atılır ne bir çivi çakılır. Bunlardan doğan her felaket, insan mahsulüdür ve insan sorumludur. Bu sorumluluğun, tedbir alırsan mükafatı, almazsan hem dünyada hem ahirette cezası vardır. Akıllı insanlar, buna göre hayat kuran buna göre yaşayanlardır. Allah bir daha göstermesin demek gaflettir. Depremler hayatın gerçeği, sen gördün bir daha göremesen çocuğun, o görmese torunun, birileri bu gerçekle karşılaşacak. Sen sana düşen sorumluluğu taşı ve asla vazgeçme, çünkü bunu İslam emrediyor. İslam’ın emirlerinin ilk başında can emniyeti geliyor. Tedbirsizlik yüzünden hayatta olmayan ya da akıl ve beden sağlığı bulunmayan birine neyi anlatabilirsin. Bırakın anlatmayı, sizin hayatınızı bile olumsuz yönde etkiler ve birçok doğruları bile yapamaz hale gelirsiniz. Mal emniyeti de ikinci sırada gelir. Başını sokacak bir hanesi, oturup karnını doyuracak sofrası, tası tabağı kalmamışsa, neyi anlatacaksınız. Bu yüzden önce can ve mal emniyeti sağlanır ve korunur. İslam, sağlık ve güvene dayalı bir nizam, bir düzen ve bir hayat kurar. Bu hayata göre insan eğitir, insan yetiştirir. Kimseyi başı boş bırakmaz, İslam her ferdi sorumluluk sahibi yapar. Düzensiz, plansız bir hayat asla kurmaz. Tedbirsiz adım attırmaz, insanlığa zarar veren, yanlış ne varsa onu anlatır, ikna eder sonra kural kor. Uymayanlara kanun hazırlar hem uymayanı hem de uyanı uymayanın şerrinden korur. İslam’da bana bir şey olmaz fikri asla yoktur. Kendini koruyan başkasını da korumakla sorumludur. Çünkü bütün insanlar yetenek farklılığı ile birbirini tamamlar. Komşusu açken tok yatmaz, bir gün gelir tok yatan aç, aç yatan tok olabilir. İslam zorluk dini değil, insanlık dini, insan kalmanın dinidir.
Bugün bizim en büyük sorunumuz mekan ev sorunudur. Depremlere hazırlıklı olmak, ilk emirdir. Eski binaların acilen yıkılması, yerine daha dayanıklı binalar inşa edilmesi insani, İslami ve ahlaki bir sorumluluktur. Yıllarca birikmiş olan bu sorunu, sadece devlete yüklemek korkunç bir hatadır. Birikmiş bu leşi ortadan kaldırmak sadece devlete yüklenirse yüzyılı bulur. Halbuki yerel yönetimler ve halk el ele verir elini taşın altına koyarsa daha kısa sürede bu işin üstesinden gelebiliriz. Yerel yönetimler ve halk bu konuda devlete yardım etmede sınıfta kalmıştır. Yardım etmek için deprem mi bekliyoruz? Önceden insan olamayız mı? Evi sağlam olanlar, evi çürük olanları unutacak mı? Yıkılınca mı yardım edecek daha önce yardım edemez miyiz?
Her gün ekonomiden, açlıktan, ticaretten, siyasetten şikayet edenler yıkılacak şehirlerde oturduğunun farkında değil mi? Bir daha Allah 6 Şubat depremi yaşatmasın dedik. Tıpkı Marmara depremi gibi. Ama başka isimde, başka bir gün, başka bir yerde yine yaşanacak, bundan emin olun. 11 ili devlet ve millet yeniden yapıyor. Tüm ülkede can ve mal seferberliği ilan edip, biz de elimizi taşın altına koyalım. Devlet ve millet bir olduğu müddetçe eski binaları deprem olmadan, depremde yıkılmadan önce yıkıp, yeniden yapacak güçte, buna da inanın. Neme lazım benim evim sağlam, daha ne kadar yaşayacağım, ben bunu isterim, imara uygun değil gibi meselelerle uğraşırken deprem olursa şunu unutmayın; her malın sorumlusu, her canın da katilisiniz. Asla bunu da unutmayın.