Sevgili dostum. Derviş Osman ağabey, dervişin defteri yazılı olan defteri, bana uzattı ve ‘oku’ dedi. Şaka yapıyor sandım, ‘oku’ dedi. ‘Sana ait olan defteri okuyamam, merakta etmem’ dedim. ‘Bana yazdığımı sana da yazmamışsam, başka biri okumayacaksa, bana ve okuyana hatta dinleyene dokunamayacaksa yazmam’ dedi. ‘Merak edilecek bir şey yok, ilave edilecek bir şey varsa söyle’ dedi. ‘Defter senin, kalem senin, fikir senin, oku da dinleyelim o zaman’ dedim. ‘Ne defter benim, ne kalem, nede fikir, hepsi bunları verenin. Boşa yorulma aç ve oku’ dedi. Kararsız bir kararla, defterin kapağını açtım, büyük harflerle, insanın kıymeti yazıyordu. Hemen altında ise, sevgili ailem, sizler benim için çok kıymetlisiniz. Çünkü bu kıymeti Allah vermiş. Beni önce anne ve babama, bana da sizi emanet etmiş. Bu yüzden Allah’ın emaneti olan sizleri, korumak, kollamak, büyümenize yardımcı olmak, benim görevim. Bu görevde size maddi ve manevi katkı sağlamak ve fedakarlıktan taviz vermemek benim işim. Yalnız bu işi, Allah’ın bana verdiği gücüm nispetinde yapabilirim. Bana bu konuda inanmanızı, saygı duymanızı hatta yardım etmenizi beklerim. Benim yapamadığım, gücümün üstünde bir şey benden beklemeniz, beni üzer. Üzmeyle de kalmaz yanlış yaparım. Şu zamana kadar bu konuda beni hiç üzmediniz, buda bana güç verdi. Ben sizden razı sizde benden razı olarak, ömrümü tamamlamada, bana yardım edeceğinizden eminim. Bana düşen size elimden geldiği kadar, helal kazanarak, helal kazanmayı, helale harcayarak israf etmemeyi öğretmektir, israf etmeyerek. Daha çok kazanmak ve harcamak istiyorsanız, ona göre bir hayat kuracak çok çalışacaksınız. Size tavsiyem, bunları yaparken asla harama bulaşmayacaksınız. Çünkü insan çok kıymetlidir ve bir birine emanettir. Nasıl siz bana emanetseniz, bende bir baba olarak size emanetim. Siz size düşen görevleri, bende bana düşen görevleri yerine getirmekle, emaneti ancak koruyabiliriz. Annenize ayrı bir pencere açmak istiyorum. Biz görücü usulüyle evlendik. Örf adet ve inanç bakımından bir birini tanıyan, fakat benim tanımadığım annenizle evlendim. Tanımadığınız bir insanı hemen sevemezsiniz, fakat saygı duymak zorundasınız. Zamanla bir birimize ısındık ve ayrılmaz bir ikili haline geldik. Sizler dünyaya gelmeye başladıktan sonra, dünyamız siz oldunuz. Bana sorarsanız dünyaya bir daha gelsen kiminle evlenirsin, anneniz derdim. Çünkü o bana ve size kendinden bile fazla değer verdi. Benim ve sizin bu değeri fark etmek ve onunda bize emanet olduğunu anlamamız gerekiyor. Çünkü anneniz bu değeri ve sevgiyi fazlasıyla hak ediyor. Şunu asla unutmayın. İnsana kıymet vermeyen, Allah’a kıymet veremez, insana karşı sorumluluğundan habersiz olan, kulluğunun sorumluluk bilincini anlayamaz, kulu tanımayan kulluğu kabul etmez, nefsine kul olur ve şeytana uşaklık eder, yazılıydı. ‘Sesli okursan memnun olurum, okur musun’ dedi. ‘Olur’ dedim sesli bir şekilde, okumaya devam ettim. Kıymet bilmek mesuliyet duygusunu tetikler, mesuliyet duygusu, merhameti, merhamet, huzuru, huzur yaşanabilir bir dünya getirir yazıyordu. Allah cc insanı tekamül gösteren, yani sürekli olarak, kendini geliştiren olarak yaratmıştır. Geliştikçe insanlıktan çıkmak yerine, daha iyi insan olunabilir. Gelişmeyi insanın aleyhine de, lehine de kullanabilirsiniz. Zekanızla insanları kandırabilir, aynı zekanızla insanlara yardım edebilirsiniz. Haram kazanıp bin kişiyi doyurmak yerine, helal kazanıp bir kişiyi doyurmak, Allah katında daha makbuldür. Bu demek değildir ki az kazanalım. Hayır çok çalışıp çok kazanalım, ama olmuyorsa rızkımıza razı olalım. En büyük sorun verilene isyan etmektir. Gayret ve çaba göstermek bizim işimiz ama verecek olan Allah’tır. Size verilen renginize, ırkınıza, şehrinize isyan etme hakkınız olmadığı gibi, ananıza ve babanıza da isyan etme hakkımız yoktur. Onların yapamadığı iyi şeyleri yapmak, onlara nasip olmamışsa, size nasip olabilir. Önemli olan sahip olduğunuz iyi insanlıktır. Unutmayın bizi mutlu kılanda budur. Çünkü bizdeki bu huzur parayla alınıp satılmıyor. Bunu kaybetmedikçe fakir olmakla, zengin olmak arasında fark yoktur. Bu değerlerinizi kaybetmeden zengin olmak, imanınızı artırır. Kaybederseniz zenginlik size verilmiş en büyük beladır ve içinden ne siz ne de nesliniz asla çıkamayacaktır. Bu duygu ve düşünce içerisinde hayat kurun. Dünyada ve ahirette kurtulun. ‘Yeter’ dedi Osman ağabey ağzına sağlık. Ben de yüreğine ve kalemine sağlık dedim. Çünkü başka bir konuya geçmişti. Mesuliyet duygusu yazıyordu. Çaylarımızı içelim onu haftaya okursun dedi. Tamam dedim, defteri kapattım. Osman abiden kalan beynimdeki hatıraları, otuz yıl sonra sizlerle paylaşmaya ve yazmaya çalışacağım. Noksan yazarsam Osman abi hakkını helal etsin. Osman abi yirmi yıl önce Rahmeti rahmana kavuştu, fakat o güzel huyunu bizlere bıraktı. Bize de o güzel huya sahip çıkmak ve devam ettirmek gerekiyor. Osman abinin kıymetini bilmek için. Tabi kendi hayatımı da merak etmiyor değilim. Haftaya görüşmek üzere, Allah sizinle, sizde onunla olasınız.