Sevgili dostum. Öncelikle hicri yılbaşını tebrik ediyor, İslam alemine huzur, birlik, şuur getirmesini yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Hicret: göç, hicret hasret, hicret hüzün, hicret kavuşma, hicret vuslat, hicret bir olma, hicret en büyük imtihan, hicret kuruluş, hicret kurtuluş, hicret var oluş, hicret yeniden doğuş, hicret insan doğup, insan kalmanın mücadelesi…
Değerli kardeşim, sevgili dostum. Dünyaya insan olarak geldin, bundan hiç şüphem yok. Fakat insan olarak kaldın mı? Ya da ne kadar insanlık kaldı sende? Seni bilmem ama benim korkularım var. Bilerek ya da bilmeyerek, ya da düşünmeden çıkmaz sokaklara girerek, insanlığımı kaybettim. Allah’tan ecel gelmeden, kaybettiğimi fark ettim. İyi niyet taşları döşenmişti önüme, düşünmeden gidiyordum ölüme. Bir anda durdum ve kendime sordum, bu yol nereye? Doğruydu bana göre. Her düşünceye bir fikir, her meseleye bir çözüm, her konuya bir fetva vardı bende. Yolun başına geri döndüm, yanlış gittiğimi gördüm. İslam’ı anlatırken, insanlığımı kaybetmişim, sanki cennetin kapısında bekçi benmişim. Allah’tan özür diledim, yeniden yola girdim. Ne kadar Müslüman olurum bilmem ama iyi insan olmaya karar verdim. meğerse her insan, insan olmak zorunda imiş ama Allah’a ve ahiret gününe inanan iyi insan olmak için gayret edermiş. İnsanlığımı gözden geçirdim, doğrularımı sildim defterden, iyiliklerimi attım denize. Ne kadar eğrim varsa yazdım. Müsaade ederse Rabbim her eğrime iki doğru yapıp, sonra yatacağım. İmkan vermesi fırsat vermesi için, Rabbime yalvaracağım. Kim ne derse desin böyle yaşayacağım. Çünkü insan doğdum, insan kalmak istiyorum. Rabbimin huzuruna insan olarak gitmek istiyorum. Sonra iyi insan olmak için elimden ne gelirse yapmak istiyorum. Kendime, çevreme, topluma, her hayvana, Dünya’ya dağa taşa, kurda kuşa, iyilik yapmak istiyorum. Meğerse karıncayla fil, balinayla hamsi, kurtla kuzu, arı ile sinek kardeşmiş. Yaradılışları ise bana hizmet etmekmiş. Ay bana yardım için, Güneş bana hizmet için, yıldızlar güzel görünmek için elinden geleni yaparmış. Denizler bana aşık, dağlar bana serin, çöl bile bir bardak su saklarmış, benim için. İyi ki uyandım rüyadan, meğer bunların tamamı gerçekmiş. Ne kadar özelmişim meğerse, ne kadar güzel, değilmişim sıradan. Utandım birden, habersiz yaşamışım bunları verenden. Meğer İslam bir bütünmüş bense yarım, hatta çeyrek. Baktım aynaya acı acı gülerek. Yaşamak ve yaşlanmak istiyorum artık bilerek. Hicreti hatırladım iki yıl önce tıpkı bu gün ki gibi, anladım, anlamaya çalıştım karar verdim. Batıldan hakka, yanlıştan doğruya, en doğru yola, geri dönmemek üzere, Rabbimin razı olduğu yurda hicret etmeye yola çıktım. Bir daha geri dönmeyi bırak arkama bile bakmayacağım. Hicret yolunda öleceğim. Özür diledim Mevla’dan, meğer bunları Rabbim bana hazırlamış. Eğer insan kalmazsam insan kalmayacak, iyi insan olmazsam Dünya kalmayacak. Benim hatalarım yüzünden ya yeryüzü çatlayacak, dünya ikiye bölünecek, ya da gökyüzü delinecek, taş yağacak başımıza. Sakın bana bir şey olmaz sanma. Kahin olmaya gerek var mı, hicret etmezsek insanlığa, hayat bizim için, insanlık için zora girecek belki de kıyamet kopacak. Rabbimin huzuruna hicret ederken korkunun yanında umutta olsun. Hicretiniz Rabbe olsun…