- Çocukların ‘TOPRAK DEDE’si Merhum Hayrettin Karaca, vefatının 3. yılında törenlerle anıldı; duygu dolu konuşmalar yapıldı, etkinlikler düzenlendi.
- Haber / Yorum - İbrahim Yurdagül
Yalova’nın simge isimlerinin başında gelen; ormanların, toprağın, doğanın korunması uğruna büyük mücadeleler ortaya koyan ve gerek kurduğu TEMA vakfı gerekse Samanlı’daki arboretum alanı ile tüm dünyanın takdirini kazanan Merhum Karaca’nın vefatının üzerinden 3 yıl geçti; ancak boşluğu hala doldurulamadı.
- HABERCİ’ye röportajında isyan etmişti…
18 Haziran 2012 tarihli HABERCİ’ye verdiği özel röportajla Yalovalıların ilgisizliğinden dert yanan Merhum Karaca, dönemin Yalova Valisi Esengül Civelek ile dönemin Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal’a da sitemde bulunuyor ve şöyle diyordu: “Dünyanın dört bir yanından insanlar ziyaretime geliyorlar ama Yalova’dan kimse gelip kapımı çalmıyor. Eğer bir devlet büyüğü gelirse Vali de ancak o zaman gelir! Belediye Başkanı ise sağ olsun, günaha girmemek için buraya gelmez! Hele Samanlılılar. Samanlı’ya o kadar çok emek verdim, bu köyden gelen bile yok. Çok mu günahım varmış benim? Cenab-ı Allah Yalova’da oturmamı, böyle bir merkezi buraya yapmamı nasip ederek beni cezalandırıyor mu acaba!”
- Bugün yaşasa isyanı kime ya da kimlere olurdu dersiniz?
Merhum Karaca, doğup büyüdüğü topraklardaki yaşayanların vefasızlığından dert yanmıştı, vefatından 8, bundan tam 11 yıl önce. HABERCİ olarak diyoruz ki; kendisi vefat ettikten sonra geçen 3 yıllık süreçte asıl vefasızlığı kimlerden gördü acaba, Merhum Karaca? Zira, O’nun en büyük mirası çevre, doğa, ormanlarımız, topraklarımızdı. Memleketi olan Yalova’da yaşanan onca çevre tahribatına karşın, kurduğu vakfın ciddi bir sorgulaması, kamu adına hesap sorması, kamuoyunda ses getiren bir çıkışı var mı? Çiftlikköy’de bazı OSB oluşumlarında hafriyatların nereye döküldüğü belli değil, göletlerimiz risk altında. Taşköprü’de birtakım sanayi kuruluşlarının çevresel etkileri umursamayan tavırları, yasa ve yönetmelikleri hiçe sayan tutumları, taşocakları ve madencilerin arazilerimize çöreklenme girişimleri. Benzer tüm gelişmeler karşısında acaba diyoruz; Merhum Karaca bugün bunları görüyor ve yaşıyor olsaydı, bu denli tepkisiz ve sessiz kalır mıydı?
Ya da tepkisini…
Kendisini ziyaret etmeyen dönemin yöneticilerine mi yoksa olan-bitenlere sessiz kalan vakıf yöneticilerine mi gösterirdi!
