
Hitler ve Goebbels, 2. Dünya Savaşının bitmesine yakın Alman halkına düşman olmuşlardı. Mussolini de ilk devrilmesinden sonra geçmişte üst sınıflarla yapmış olduğu işbirliklerinden pişman olmuştu. Araştırılabildiği takdirde belki başka benzer örnekler de bulunabilir tarihin bir çok zamanından. Çünkü kimse kusursuz değildir ve herkes yanılabilir. Zaten tarih ilmi geçmişteki hatalardan ders almak için değilse ne için vardır?
Nietszche muhteşem bir adamdı, ama kendi evrim teorisini doğrulayacak bir biçimde perişanlık içinde bir hayat sürdü. İbn Haldun da asabiyet teorisinde ilkel barbarların nasıl muazzam medeniyetleri mahvettiğini anlatıyor. İnsan azıcık radyasyonda mahvoluyor ama Çernobil bölgesi şu anda Serengeti'den daha iyi durumda. Sofistike makinalar ufacık bir sıkıntıda mahvolurken ilkel çıkrıklar yüzyıllarca dayanabiliyor. Dediğim gibi Nietzsche süründü ama tarih bizlere Nietzsche'nin tırnağı etmeyecek kimlerin kimlerin bu hayatta nasıl sefa sürdüğüne bir çok örnek sunabiliyor...
İlkel kabilelerde kadın figürleri güçlüyken medeniyetler ilerleyip geliştikçe kadınlar geri plana düşüp erkekler öne çıkıyor, ama medeniyet gerilemeye başladığında ise gene kadınlar öne çıkıyor. Tarih bize bunla ilgili sayısız örnek veriyor; Çin, Hindistan, Roma, Osmanlı, Günümüz Batı Medeniyeti...
Neyin gelişmişlik neyin ilkellik olduğuna kim karar veriyor? Ya gelişmişlik zannettiğimiz ilkellik, ilkellik zannettiğimiz de gelişmişlik ise? Ayrıca günümüzde farklılıklara hastalık, hastalıklara da farklılık diyoruz ve bu ayrımlar en azından bazı zamanlarda niyeti kesinlikle kötü olan kimseler tarafından yapılıyor!
'Öngörülemeyen sonuçlar' adını verdiğimiz doğa kanunu fazla küçümseniyor genellikle! Çok büyük bir hata! Mega projeler çok kötü sonuçlar verdi çünkü yeterli formasyonları yoktu! Ehil olmadan uğraşılan işlerin sonu çok kötüye varabiliyor; ve vardı da! Ama en ehil kişi dahi bu feci fizik kanununun mağduru olabilir; olmayacağının garantisi yoktur! Çünkü hesap kabiliyetimiz zayıftır. Günümüzde en akıllı kişi dahi topu topu 250 IQ olabilir. Gerçi bilinçaltı ve bilinçdışı belki 1000, belki 10000 IQ olabilir. Kehanetler, Şamanizm, Sokratik Doğurma ve İdeomotor gibi alanlardaki araştırmaların buralara odaklanması iyi sonuçlar verebilir. Gerçi Plasebo için daha çok Epigenetik alanına yönelmek daha doğru olabilir...
Ayn Rand ile Carl Schmitt, Julius Evola ile de Frantz Fanon gibi birbirine zıt görünen ve zıt kimseleri peşinden sürüklemiş kimseler aslında birbirini iptal etmeyip tam tersine birbirini tamamlıyor olabilir. Hakikat dediğimiz şey belki trilyon parçası olan 3 boyutlu bir puzzledır. Doğru, bu puzzleın her bir yüzü ve görsellerken gerçek ise bu puzzle’ın tümüdür. Ama bu puzzle’ın bazı parçaları onbinlerce yılı bırakın birkaç yüzyılda dahi kaybolmuş; ve üstüne de sahte gurular binlerce yıl boyunca bu hakikat puzzle’ına ait olmayan parçaları bir şekilde sokuşturmayı başarmış. Hatta belki kutudaki ona ait olmayan parçalar ona ait olanlardan daha fazla sayıda. Ama uğraşacağız! Daha iyi bir işimiz var mı? Hem yapmasak ne olacak? Yapsak çok daha iyi değil mi halbuki? Gerçi bu çok zor ve bedeli çok ağır! Ama birileri bu bedeli ödemezse bütün ruhlar devamlı olarak başka bedeller ödeyecek; ve hiç bitmeyecek; ta ki bu bedeller ödenene kadar...


