‘Petrol yakında bitecek’ anlayışı çok uzun süredir var ama sürekli yeni teknolojiler ortaya çıkıyor. Aslında bu teknolojiler çok uzun süredir kullanıma hazır durumda ama önceki teknolojilerin karlılığını düşürmemesi için sırayla piyasaya sürüyorlar. Benzeri bir durum akıllı telefonlarda da var; iki özellik ekleyip yeni model diye piyasaya sürüyorlar, iki özellik daha, iki özellik daha deyip gidiyorlar ve her yeni şeyden sırayla para kazanıyorlar. Şunu da söylemem lazım ki, hem bol hem ucuz olan bir enerji kaynağınız var ise geri kalan herşeyi bununla halledebilirsiniz. Ama enerji lobileri karlarına kar katmak adına birçok şeyi saklıyor ve bu sayede de enerji işi inanılmaz karlı hale geliyor. Oyunu bozup bizi uzay çağı ve kıtlık sonrası ekonomiye taşıyacak şey de sizlerin gözünüzün açılmasından başka birşey değildir. ‘İsteyene Porsche, isteyene Rolls Royce’ dediğimde aklımı kaçırdığımı düşünüyorlar ama bana inanın ki hepsi mümkün. Aslında sırlar sır olmaktan çoktan çıktı, ama dünya eğitim sistemleri öyle bir beyin yıkama kampanyası yapıyor ki, gözünün en çok açık olması gereken kimseler hiçbir şeyin farkında olamıyor. Bu nasıl bir eğitimdir ki, 2+2=4 işlemini dahi ne kadar anlatırsak anlatalım kimse hiçbir şey anlamıyor. Şempanzelere dahi çok rahatlıkla anlatabileceğiniz bir şeyi nasıl olur da dünyanın en klas yerlerinin mezunları ve dünyanın en klas işlerine sahip kimseleri anlayamaz? Var ya bir laf, ‘bu kadar cahillik ancak eğitimle mümkündür’ diye… Zaten zorunlu eğitimin ortaya çıktığı ülke Prusya‘dır ve bunun amacı da ‘itaatkar işçi sınıfı’ yetiştirmektir. Wikipedia okunuyor. Peki Conservapedia neden mimli? Peki ya Infogalactic? Neden düşünmüyor, sorgulamıyorsunuz? Komünizm tıkanmıştı ama kapitalizm de tıkandı. Sayısız kanıta rağmen soyunun tükenmediği gerçeği inatla inkar edilen Thylacine için umut var mı?
Aslında bu konuların daha çok konuşulabiliyor olmasının nedeni, dünyanın pek çok yerinde sıradan insanların yoksullaşıyor olmasıdır. Yoksullaşıyor olmasalar biz gene söylediklerimizi söylerdik ama bize itibar eden insan sayısı bugünkü kadar bile olmazdı. Çin’de ‘Tang ping’ hareketi çıktı. ABD’de Donald Trump ve Bernie Sanders gibi popülistler fırtınalar estiriyor. Zaten bu dünyada hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. Dünya düzeninin ve sahiplerinin ayağı da illa bir gün kayacak. Kendilerini Tanrıymış gibi göstermeye çalışıyorlar ama kesinlikle onların hepsi insan! Enerji, İlaç, Gıda ve Maden sektörlerine çok dikkat edin. Ayrıca 1984 vari teknolojilerin gittikçe güçlendiği bir dünyada yaşıyoruz. Oswald Spengler’ın tezleri nasıl olur da fırtınalar koparmaz? Adım atması gereken, adım atma yetkisi olan herkes sanki kör, sağır, dilsiz olmuş! Ama başka birşey daha oluyor: Dünyada zeka ve okur-yazarlık testlerinde alınan skorlar giderek düşüyor, buna karşın yeni doğanlarda otizm görülme sıklığı giderek artıyor! Otizm jenerasyonunun yaşça en büyük üyeleri daha henüz çocuk, ama 2073 yılını bana sorarsanız inanılmaz şeyler olabileceğini söyleyebilirim! Sadece tanı konma oranının arttığını söylüyorlar. Ama bir de çevrenize bakın; sizce de bu belirtileri gösteren çocuk sayısı artmadı mı? Emin misiniz? Zaten bu dünyada hiçbir şey sonsuza kadar süremez. Eğer teknolojilerimizi ve global medeniyeti kaybetmezsek ucuz, bol, temiz enerji illa gelecek! Skynet vari süper bilgisayarlar da! Belki bu süper bilgisayar düğümleri çözecek şey olacaktır. Zaten enerji meselesinde eğer yeteri sayıda kimsenin gözünü açıp uykusundan uyandırabilirsek, başarı için başka hiçbir şey yapmamıza gerek kalmaz çünkü gözü açılanlardan illa birileri birşeyleri devreye sokacaktır. Kriptozoolojide ise yeteri sayıda insanın gözünü açtıktan sonra çıkar sahiplerine karşı kamuoyu baskısı oluşturmamız gerekecektir. Aynı şey laboratuvar yapımı organlar için de geçerli. Hepsinde önemli olan insanları uykusundan uyandırmak ve kendi kaderlerini ellerine almalarını sağlamaktır! Düşünerek, sorgulayarak bir yerlere varacağız! Günümüzdeki engizisyonlar Giordano Bruno‘yu yakan engizisyondan çok daha beter çünkü bizi yakmıyor; bizi itaatkar köleler haline getiriyor! Köle, köle olduğunu bilmezse kölelikten kurtulmaya çalışmaz! Köle, kölelik dışında bir hayatın olduğunu bilmediği takdirde de kölelikten kurtulmaya çalışmaz! Dediğim gibi zorunlu eğitim sistemlerinin amacı beyin yıkamak ve itaatkar köle üretmekten başka birşey değildir! Ama istediğiniz şey köle mi olmaktır? Dedemin ve komşumuzun kanserden çektiği korkunç acılara şahit oldum ve benim istediğim şey kesinlikle bu değil! Peki ya sizin istediğiniz şey bu mudur? Bize ‘işe yaramaz yiyici’ diyor global plütokratlar! Peki işe yaramaz mıyız gerçekten de? Neden öylece kurbanlık koyun olmayı kabul edelim ki? Neden? Gözünüzü açın! Uykunuzdan uyanın! Çok daha iyisi mümkün! Farkında değilsiniz pek çok şeyin. Sizden saklıyorlar. Hayalinize dahi getiremeyeceğiniz sırlar var; hem de pek çok yerde. Suni gübrelerde bolca uranyum ve kadmiyum var ve yediğimiz şeylere de geçiyor. Ama bu gerçeği söylediğim, hatta belgelerini ortaya koyduğum zaman insanlar inanmak istemiyor. İnsan inanmak istemedikten sonra ben ne yapabilirim ki? Peki ya ‘Başarı nedir’ diye kendinize sordunuz mu? ‘Başarı şudur’, ‘Başarı budur’ diyen sayısız kimse var ama onların yanılmadığının, hatta belki bilerek isteyerek yanıltmadığının kanıtı nedir? Belki de hayatınızı çöpe atıyor, uçuruma doğru sürükleniyorsunuz ama hiçbir şeyin de farkında değilsiniz. Peki ya sizden sonra çocuklarınıza ne olacak? Doğru safta olduğunuzdan gerçekten emin misiniz? Sizin aleyhinize olan şeylerin sizin lehinize olduğunu zannediyor olmayasınız? Düşünün sorgulayın! Gerçekler acıdır! Fena can yakar! Konforu da seçebilirsiniz elbette. Peki ya konforun bedeli nedir? ‘Böl ve yönet’ taktikleriyle dünyada herkes birbirine düşman oldu ve bu sayede kolaylıkla yönetilebilir hale getirildik. Bu mudur istediğimiz şey? Hepimiz bolluk ve bereket içinde yaşayabilecekken neden sadece global plütokratlar bu imtiyaza sahip olsun? Sadece gözünüzün açılması gerekiyor. İnanın o zaman herşey çok daha kolay olacak. Dostunuzu düşman, düşmanınızı dost zannetmeyin! Çok daha müreffeh bir dünya mümkün! Afrika mutsuz ama Avrupa mutlu mu? Dünyanın her yerinde sadece ufak bir azınlık mutlu! Afrika ve Avrupa, Asya ve Amerika el ele vermeli! Hepimiz Ademoğluyuz! Medeniyetler çatışırsa kim kazanır? Çatışmazsa kim kaybeder? İttifak ederse bu kime karşı olur? Hiçbirimiz birbirimizin düşmanı değiliz. Düşman olmamız için bir sebeb yok! Dünya düzeninin sahipleri, bizi rahat yönetilebilmemiz için birbirimize düşürdü ve birbirimizden nefret etmeye başladık. Ama çıkarlarımız ortak! Düşmanlık, bizim zararımıza, onların yararınadır. Tek ok kolayca kırılır; ancak çok ok kırılamaz! Bütün halklar, bütün sıradan insanlar dost olmalı! Düşünürseniz ve sorgularsanız, inanın bana zafer hepimizin olacak! Birbirimiz arasındaki düşmanlıkların ise tek kazananı onlardır! Bugüne kadar gelebildi insanoğlu bir şekilde. Bundan sonrasını konuşuyoruz şimdi. Konuşmalıyız da. Olmuş ve ölmüşe çare yok. Ama henüz olmamışlar da var.