Farklı insanlar için farklı yollar… Çünkü insanlar bir değildir. Herkes aynı yoldan aynı verimi, aynı istikameti alamaz. Bir F1 arabası köy yolundan giderse ne olur? Paramparça olur! Aynı şekilde bir arazi aracı da çok şeritli bir otoban’ın hız yapılabilme avantajını gerektiği gibi değerlendiremez. O yüzden F1 arabası otobandan giderek rekor hızlara ulaşır ve arazi aracı da kestirme köy yolundan gider; sonuçta ikisi de varması gereken yere varmış olur. Ama pek çok gelenekte kendi yolunu tek geçerli ve gerçek yol olarak görme anlayışı vardır. Bu doğru bir anlayış değildir. Çünkü bazıları çok iyi istikamet alabilirken, mizacı çok farklı olan öbürleri tamamen dışarı itilmiş ve önü de kesilmiş olur. İnsanları zorlamanın anlamı yok! Hindistan, tarih boyunca farklı akımların birlikte barış içinde yaşayabildiği bir yer olmuştur. Avrupanın ise engizisyonu meşhurdur. Çin de Qin hanedanından itibaren o kadar özgür bir yer olamamıştır. Mesela bir zat katı ritüellerin olduğu bir cemaatte doğmuş ama o sisteme bir türlü adapte olamıyor, buna karşın katı ritüellerin olmadığı bir sistemde çok daha iyi istikamet alıyor. Öbürü de bambaşka bir ortamda doğmuş ama o da katı ritüellere iyi adapte olup o sistemde iyi istikamet alıyor, ama o cemaat de dışarıdan birini kabul etmeye istekli değil. Gibi gibi…
İnsanlar, bir elin parmakları gibi birbirinden çok farklıdır. Binlerce yıl boyunca Çin’dekinin Azteklerden, Hawaii’dekinin Kongo kabilesinden haberi yoktu. Dolayısıyla da gelenekler birbirinden bağımsız olarak gelişti. Ama şu anda ulaşım çok kolaylaştı. Ve ayrıca internet diye bir şey de var. Yani hepsinden en azından haberdar olmamız mümkün. Mesela benim mizacım sesli zikire oldukça uyuyor. Çok da seviyorum. Ama bazısı da sessiz zikir ile daha çok istikamet alır. Tabi kültürler başka birşeydir. Kültür dediğimiz şey Hikmet, Hakikat, Marifet gibi etkilerin tesirinde kalmış olabilir ama kendi başına bunları temsil edemez. Kültür, sıradan insan içindir. Gazali ve Muhyiddin Arabi gibi bilgeler ise kültürden çok farklı olabilir. Gerçi bir şey daha var: Neden yerleşik değerleri sorgulamanın ve bireyciliğin olduğu sol el yolu tarih boyunca bastırılmış? Çünkü hiçbir toplum kendi değerlerinin sorgulanmasını ve kendi tabularının eleştirisini hoş karşılamaz. Zaten Peygamberler kendi toplumlarının değerlerine ve tabularına dokundukları için zulüm gördü; yoksa sadece iyilikten güzellikten bahsedeni kim kendine tehdit olarak algılar? Bir de Antonio Gramsci’nin tezlerine gireceğim: Antonio Gramsci, Komünist devrimin neden Rusya’da başarılıp Avrupa’da başarılamadığını araştırıyordu. Sonunda da şu tezi ortaya attı: Düzenler ve düzenlerin sahipleri halkın kendilerini devirmesini engellemekte sadece kolluk kuvvetlerini değil aynı zamanda içinde bulunulan toplumun kültürünü ve değerlerini de kullanır. Mesela İslam tarihinin ilk yıllarında Allah’ı sevmeye dayanan bir ekol de vardı ama Korku ekolü uzun vadede öne çıkan oldu ve Sevgi ekolü de sadece Tasavvuf’un içinde varolabildi çünkü Korku ile yönetmek Sevgi ile yönetmekten çok daha kolaydır. Zaten evliyaların ismi okunduktan sonra ‘Kuddise Sirruhu’ denmez mi? Sır nedir peki? Sır, evliyanın farkettiği, gözünün açıldığı ama düzenlerin işine gelmeyecek şeylerdir. Pisagor da müritlerine anlattığı şeylerin çok ortalıkta konuşulmaması telkinini verirmiş. Bunun dışında mesela neden ortodoks bilim, matematik gibi akıl ve mantığa, veya sezgiciliğe, veya Şaman tekniklerine değil de deney ve gözleme dayanır? Gene mesele kontrol edebilmek ve düzeni koruyabilmek. Osmanlılar da Aleviliği kontrol edemediği için üstüne gitmiştir; başka bir sebebi de yoktu. Şimdi Hint gurularının sol el tantrasını niye korkunç gösterdiklerini anlatabildim mi?
Talib için yol çoktur. Ama hangi yol seçilirse seçilsin oldukça çetindir. Gerçi şu da var ki dünya zaten geçici. Acı ve keder de asla kaybolmayacak. Aslında bu yola girmek için sebeb yok. Ama girmemek için de sebeb yok. Günümüzde bir deizm fırtınası esiyor. Aslında Yunus Emre tek başına bu fırtınayı dindirebilecek güçte; ve o sadece bir örnek! Türk milleti Yunus Emre’yi, Mevlana’yı ve diğerlerini sever ama aslında onların dünyasından pek de haberdar değillerdir. Çünkü haberdar olsalar onların hiçbirine iyi gözle bakmazlar. Çünkü onlar Müslüman ama onların Müslümanlığı sıradan insanların Müslümanlığından oldukça farklı. Çünkü insanımızın önemli bir kısmı pek birşey bilmez ama kendilerini bilgin olarak görür. Aslında İbn Teymiye onlara çok daha yakın ama bu işlerle uğraşanların pek çoğu bir sebepten ötürü ona da iyi bakmaz. Şunu kabul etmek lazım ki hiç kimse inanmak veya ibadet etmek zorunda değildir. Namazlar zorla kıldırılabilir ama zorla kıldırılan Namazın kimseye faydası olmaz. Ama ilmi olmayan insan bunu akıl edemez. Herkes kendi yolunu seçmekte özgürdür. Zaten İman ‘Dil ile ikrar, Kalp ile tasdik’ değil midir? Yol zorla olmaz! Yol korkutarak da olmaz! MKUltra Monarch Programlama gibi beyin yıkama tekniklerinde doğaüstü varlıklarla korkutma da var ve bu tekniklerin tarihi Sümer ve Mısır’a kadar uzanıyor. Bu yöntemlerle insanları kontrol altında tutabilirsiniz ama Yola bir katkısı olmaz.
Herkes en iyi istikamet alacağı yolu seçmekte özgür olmalı. Bazısı kendine uygun bir mürşid bulamayabilir; o durumda talib yoluna kendi başına devam etmeli. Ama istemeyeni zorlamayın! Bu yol zorla olmaz! Güzelce nasihat edilsin! Ama kişiyi zorlamak, yolun tam tersine yönlendirir.
Karar sizin, seçim sizin. Dediğim gibi zorla değil. Hayırlısı.