Sevgili dostlarım; bugün ne yazacağımı düşünürken, yine deprem gerçekliği yüzümüze çarptı. 2025 doğal afet yılı olacak denilmişti. Ve maalesef ki gerçekten de öyle oldu. Canım ülkem sürekli imtihan oluyor.
“Doğayla olan savaşımızı kazandığımızda kaybedeceğiz” Hubert Reeves sözü gerçekleşiyor. Gerçekten de doğaya verdiğimiz zararlar bizden intikamını alıyor. Her yaz orman yangınları ile kaybettiğimiz ülkemizin akciğerleri nedeniyle susuzluk ilerki yıllarda ülkemizin en büyük sorunu olacak. Zincirleme halkaların olaylar zincirlememesine neden olması, küresel ısınma her ülkenin sorunu hatta dünyamız yaşlandı evet ama bu işi tetikleyen, kıyamet senaryolarını gerçeğe çevirmeye çalışan andavallar kadar duyarsız, umursamaz insanlarda suçludur.
Doğayı oteller zincirleri için katleden, kundaklayanlar vatana ihanet içindedir. Ormanlarımız azaldıkça en ufak yağışta erozyon, sel felaketlerine davetiye çıkarttık. Her gün çok sıcak naraları atarken bu anormal mevsim sıcaklıklarının da suçlusu olduğumuzu bilmeliyiz. Ağaç dallarının bize hem gölge hem de rüzgâr verdiği zamanları arıyoruz. Daha doğrusu arıyorum. Her türlü doğal afette yüreğim yanıyor. Dönümlerce arazilerin yandığını izlerken olacak şeyleri düşünüp ağlayışımda ondandır.
Pazar akşamı 6.1 Balıkesir Sındırgı merkezli olan deprem ile yine sarsıldık. Hala iyi yapılaşmayan ve maalesef ki eski yapılar ve kolonu kesilmiş (!) yapılar nedeniyle yine yıkımlar meydana geldi. Evet deprem şiddetli ve evet yıkıcı bir şiddet ama lütfen Rus ’ya da olan 8 küsurluk depremde 1940’lardan kalma binaların neden yıkılmadığını sorgulasın. Sürekli 9 şiddetlerinde ki depremlerde henüz hiç yıkım yaşamayan Japonya’dan ne eksiğimiz var diye düşünmeyin neyin eksik olduğunu biliyoruz. Vicdan ve insanlığımız eksiliyor. ‘Ben aldığım paraya bakarım. Ben kendimi kurtarırım’ diyenler, banka hesaplarını dolduranların aldığı canlar ve veballer her iki cihanda da zalimlerin yakasını bırakmasın inşallah.
Mesela ben bu depremde de hastanedeydim. İyi bir denetim ve radyan temel sayesinde daha güvenli bir ortamda olduğumun bilinci ile hareket edebildim. Peki ya binasına güvenmeyenlerin yaşadığı o travma ve korku ne olacak!
Deprem anı bitince evden uzakta olan her insan gibi ailemizi merak edip telefonlarımıza sarıldık ama maalesef ki hatlar yine gitmişti. Her ay 300 TL ve üzeri fatura ödediğim için öfkelendim.
Biz gerçekten bu muameleyi hak etmiyoruz ama ah o B12, bize her şeyi unutturuyor.
Deprem yerine hızlıca ulaşan çevre illerdeki AFAD, UMKE ve sağlık ekipleri bize gösterdi ki; disiplinli ve örgütlenmiş ekiplerimiz ile profesyonel ve başarılıyız. Harikasınız. Teşekkürler.
Yangın ve deprem ile haftayı kapattık. Rabbim, güzel vatanımın imtihanlarını kolay eylesin. Zor zamanlarda birlikte güçlenen acıyı sahiplenen, çabalayan, ekmeğini paylaşan bizler öyle güzeliz ki…
Yangına canını hiç sayarak koşan kahramanlarımız, deprem enkazına gözünü karartıp giren kahramanlarımız bilin ki; isimlerinizi bilmiyoruz ama sizler bizim kahramanlarımızsınız. Hepinize dua ediyoruz. İyi ki varsınız.
Sevgili okuyucum her hafta temenni ve istek ile kapattığım köşe yazımın bu haftaki isteği aslında hep benzer oluyor. Vatanımız için, geleceğimiz ve yeni nesiller için, lütfen ağaç dikin! Kapınızın önüne, ya da yanmış arazilere bu vatani bir görev…
Adam sendecilik yapmadan ve Peygamber efendimizin sözünü şiar edinerek kıyamet günü olduğunu bilsek bile lütfen doğaya bir ağaç ekin. Dikili bir ağacınız olsun gölgesinde serinleyen insanların olacağı.
Sevgi ve saygılarımla…
Sevgili ve hassas yurdumun sevgi ve iyilik dolu insanları,
Haftaya görüşmek üzere…
