yalovahabercihabergazetegündemgüncelson dakikaenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhpak parti
DOLAR
34,4787
EURO
36,4051
ALTIN
2.952,29
BIST
9.305,83
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yalova
Yağmurlu
22°C
Yalova
22°C
Yağmurlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
20°C
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
10°C
Pazar Az Bulutlu
10°C

DEPREM GERÇEĞİYLE BU DEFA YÜZLEŞEBİLECEK MİYİZ?

27.02.2023 16:47
0
A+
A-

Yaşadığımız depremlerin ülkemizi yakan sıcaklığı neredeyse ilk günkü gibi sürmekte. Hepimizin bildiği gibi Anadolu dünyanın önemli depremler üreten bir bölgesi. İnsanlık tarihi boyunca kayıtlara girmiş en fazla can kaybına yol açan ilk 25 depremden 11 tanesi Anadolu ve civarında meydana gelmiş. Neredeyse yarısı… Yani deprem açısından bildiğimizden daha da vahim bir bölgede bulunuyoruz…

Milattan Sonra 115 yılında (13 Aralık), dünyada en fazla can kaybına yol açan ilk deprem (tabii ki detaylarıyla kayda giren ilk büyük deprem) Antakya‘da yaşanıyor ve 260.000 can kaybına yol açıyor. O yıllarda tüm dünya nüfusunun yaklaşık 300 milyon olduğu düşünüldüğünde, rakamın büyüklüğü daha da çarpıcı hale geliyor. Yani o günkü dünya nüfusunun neredeyse binde biri bu depremde hayatını kaybediyor. Bu sayı nasıl hesaplanmış, doğruluk derecesi nedir, o günkü az katlı binalar dikkate alındığında böyle bir can kaybı nasıl gerçekleşmiş; bütün bunlar sorunun uzmanlarına yöneltilebilecek sorular…

365 yılında Girit Depremi oluyor ve yaklaşık 50.000 kişi hayatını kaybediyor.

En fazla can kaybı yaşanan sonraki deprem yine Antakya‘da oluyor. 525 yılında mayısın sonuna doğru olan bu depremde de 250.000 kişi hayatını kaybediyor…

Sonra 856 yılında (22 Aralık) Damghan (İran) Depremi oluyor ve 200.000 kişi hayatını kaybediyor. Sonra 893 yılında (23 Mart) Ermenistan Depremi oluyor ve 330.000 kişi hayatını kaybediyor. Sonra 1138 yılında (11 Ekim) Halep Depremi oluyor ve yine 330.000 kişi hayatını kaybediyor…

1114 (29 Kasım) Maraş Depreminde 50.000’den fazla insan hayatını kaybediyor. 1139 AzerbaycanGürcistan Depreminde ise 300.000 kişi yaşamını yitiriyor…

1268 Kozan (Adana) Depreminde 60.000 kişi vefat ediyor. 1667 Kafkasya Depreminde 80.000, 1779 Tebriz (İran) Depreminde ise 200.000 kişi hayatını kaybediyor…

Bunlar Anadolu çevresinde milattan sonra meydana gelen ve büyük can kaybına yol açan 11 deprem (Çeşitli kaynaklarda biraz farklı can kaybı sayıları var, hatta yıllara dair de bazı kaynaklar bazı depremleri bir yıl farklı olarak belirtiyor). Ortada olan büyük gerçek; bulunduğumuz bölgenin, tarihsel olarak, depremde can kaybı riski açısından Japonya’dan daha kötü durumda olduğunu bize söylüyor. Bu gerçek bu çarpıcılığıyla okullarımızda neden yeterince vurgulanmıyor, anlamak zor…

*****

2020 yılının şubat ayında yani tam 3 yıl önce, Anadolu Ajansı, Japonya Yurtdışı İnşaat Şirketleri Derneği Türkiye Genel Sekreteri ve deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki ile bir röportaj yapmış. Bu görüşmede Moriwaki şunları söylemiş: ”Toplanma alanları olarak, Türkiye’de açık ama Japonya’da kapalı alanlar kullanılıyor. Özellikle çocuklar gelecek için çok önemli.  Onun için okulları çok güçlü yapmak gerekiyor. Biz, okullara içme suyu, su deposu, jeneratör ve kuru yemekler hazırlayıp koyuyoruz. Neden okul? Çünkü okul her yerde ve çok sayıda var, onun için depremde herkes oraya toplanabilir. Spor alanları da kullanılabilir ama toplanma yerlerini kapalı alan yapmak gerek diye düşünüyorum. Japonya’da böyle. Toplanma yeri açık alan olunca, kışın deprem olduğunda insanlar nerede uyuyacak? Su, yemek nerede bulacak?”

Ülkemizdeki depremlerde kamu binaları genellikle ağır hasar alan binalar oluyor, ne yazık ki. Oysa teorik olarak tam tersi tasarlanıyor yani hastaneler ve okullar başta olmak üzere kamu binaları depreme karşı diğer binalardan çok daha fazla dayanıklı olarak tasarlanıyorlar, tasarlanmaları gerekiyor. Tabii bu sadece teorik olarak böyle, işin gerçeği böyle değil maalesef…

AFAD geçen nisan ayında, 4.581 okul ve çoğu hastane olan 1.578 kamu binasının yüksek risk altında faaliyetine devam ettiğini açıklamış. Ayrıca AFAD Deprem Dairesi Başkanı, büyük şehirlerde belirlenen toplanma alanlarının %27’sinde elektrik, su ve kanalizasyon alt yapısı olmadığını beyan etmiş. Bunlar oldukça üzücü açıklamalar…

12 büyük plakadan 3’ü; Avrasya Plakası, Afrika Plakası ve Arabistan Plakası; Anadolumuzun yanıbaşında kesişiyorlar. Hiç bitmeden süren ve bitmeyecek olan deprem serüvenimizin nedeni bu. Umarım bu defa tarihten ders çıkartır ve depremin gereklerini yerine getiririz. Umarım…

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.