Sevgili dostum.
Daha yazacak çok şey var, insanlığa bir nebzede olsa katkım olacaksa eğer, daha yazacak çok şey var. Sadece yazacak mı elbette hayır, insanlığın tüm güzelliklerini bize sunan İslam’ı, doğru anlatmak ve yaşamak için, girmedik gönül bırakmamak için yazmak. Ne biliyorsundan çok, ne kadar samimi inanıyor, ne kadar seviyorsun beni meşgul ediyor. Benden çok bilenler çoktur, kabulümdür, ama ben amasız inananlardan, karşılıksız sevenlerden olmak, karşılıksız sevenlerle beraber oturmak, beraber olmak istiyorum. Kimse yoksa bile ben öyle kalmak istiyorum. Huzuru mutluluğu ve İslam’ı böyle anlıyorum ve bu hayatımı çok ama çok seviyorum. Bir adam kazanmak için, içinde İnsan olmayan bir Dünya’yı feda edecek kadar seviyorum. Kimsin dediklerinde, kapıyı açtırmak için, âcizane yazarım demek için yazmak. Konuşmaya başladığımda ise, dost kazanma derdinden başka, bir derdi olmayan, yüce yaratıcıyı, yürekten gelen bir muhabbetle anlatan, sözlerini ciğeri yanarcasına aktaran, bu sözleri bulmak için, gerçek olan biri olmak için yazmak ve yaşamak istiyorum.
Bazı sözler vardır ki içinde çok derin sözler barındırır. Giderken durduran, dururken yürüten sözler. Bu sözler sizde derin izler bırakır. Her şeyden tam vaz geçtiğiniz anda, sizi yeniden hayata bağlayan bu sözler, ya okuduğunuz bir kitapta karşınıza çıkar, ya da bir dosttan, bir büyükten duymuş olabilirsiniz. Belki de rahmetli babanızdan, ananızdan defalarca işitmişsinizdir. Babam şöyle derdi, anam böyle derdi diye, hep onu hatırlarsınız, yad edersiniz. Ya da değerli bir öğretmenden, hatta sıradan birinden bile işitirsiniz. Bu sözler düşünmenize vesile olan çok kıymetli sözlerdir. Onlar gitmeden onların kıymetini bilemeseniz de, yine de onların sözleri vardır yüreğinizde ve dilinizde. Bu sözler sizi etkiler ve hayatınızı değiştirir. Kısa öz olan bu sözler, kaleme alındığında, birkaç sayfada zor anlatılır, belki de bir kitap, ya da birkaç cilt doldurur. Defterim de not tuttuğum, bana ait olan naçizane bazı sözleri, sizlerle paylaşmak isterim. Mana yüklü bu sözleri alıp, defterinize yazabilir, onlardan bir makale yazabilirsiniz, ya da kendi sözleriniz olabilir, bunları bana yazabilir, belki sizden çok bana ilham verir. Bunlardır beni de sizi de diri tutacak olan. Dostluğumuzu, samimiyetimizi, kardeşliğimizi unutturmayan. Birbirimizi tanımaya vesile olan, birbirinden haberdar olan, aynı duyguları paylaşmamıza yardımcı olan, gayrettir, samimiyettir, inançtır, sevebilmektir.
Bu duygulara enaniyet katmaz, benlik taşımazsanız, başkalarına da yardım etmiş, dostlarınızı farkında olmadan çoğaltmış, olabilirsiniz. Sakın benden bir şey olmaz demeyin, yazmaya devam edin. Yalnız şunu unutmayın, yazacağınıza inanın, birde insanları kendiniz dahil çok sevin. Sevmezseniz yazamazsınız, yazsanız da tesir etmez. En büyük söz aynanın karşısına geçip, kendinize seni seviyorum, senin ateşe girmene müsaade etmeyeceğim demeniz ve sevdiklerinize de aynı sözü söylemenizdir. Yanlış yolda olanlara, hakaret etmek, size bir şey kazandırmaz. Aksine kalbinizi karartır, zamanla merhametinizi yok eder. Kalbinde nefret ve kin taşıyan, kalbinde sevgi ve din taşıyamaz. Konuşması bir yere kadardır, sonra nefret diline dönüşür, kavga çıkar, kinle ayrılırsınız. Halbuki sizin niyetiniz onu kaybetmek değil, sizin doğru bildiklerinize onu inandırmaktı. Sizin doğru bildikleriniz doğru olsa da, sevemedikten sonra doğruyu anlatırken yanlış yapabilirsiniz. Anlatırken her insanı, uçurumun kenarında gezen çocuk gibi gör, bağırır mısın, kızar mısın şimdi sen karar ver. Dikkat etmezsen, ateşe sen itmiş olabilirsin.
Defterimin ilk yaprağında, sevmeyeceksen gelme yazıyor. Bu söz başkasına söylenmiş gibi görünse de, bana hitap ediyor. Sevmeden, sevemeden gitmiyorum.
Daha çok şey var yazacak, sevmek belki de binlerce kitap dolduracak ya da bu başka bir duygu, başka bir şey kitaplarda bulunmayacak. Kazanmak istiyorsanız sevmeden gitmeyin, çünkü o sevmeyeceksen gelme diyecek.