On bir ayın sultanı Şehr-i Ramazan, bizlere rahmet iklimini tekrar yaşatmak için aramıza misafir gelmek üzere.
Hoş gelir, safalar getirir inşallah.
Affın, mağfiretin, ihsanın sayılamayacak nice güzelliğin ikramı müjdesini taşıyarak girer aramıza, lakin görebilene, anlayabilene, akl edebilene…
En önemlisi de Kur’an ayı olarak bizlere apayrı önemde bir pencere açmasıdır. Mucize kelamının ruhlarımıza şifa olan yönünü tekrar tekrar idrak edebilme adına mukabeleler, hatimler, sohbetler özel fırsatlardır. Rabbim değerlendirebilmeyi nasip eylesin inşallah!
Yüzünden tilavet ettiğimiz ve umuyoruz ki bu amelimiz sayesinde büyük mükâfatlar kazanacağımız Kitabımızın muhakkak bizlere seslenen mesajının anlam ve tefsir olarak da okumasını yapmaya çalışalım. Rabbimizin bize iki cihanda mutluluğumuz için sunduğu tavsiyeleri, uyarıları öğrenmek için bu Ramazan ayrı bir gayret ve planlama içerisinde olalım inşallah.
Bu anlamda bilgilenme sonraya ertelenebilecek bir şey değildir.
Sonrası hüzün ve pişmanlık yüklü olabilir, çünkü sonrası için fırsat bulamayabiliriz.
Gelin bunu Rabbimizin kelamına kulak vererek anlamaya çalışalım.
Şöyle buyurur Yüce Rabbimiz:
“ Şüphesiz bu âyetler birer öğüttür.
Dileyen ondan öğüt alır.” (Abese,11-12)
Hakkı ve hakikati ihtiva eden öğüt, ancak zorlama yok, insan seçimini yapmada hürdür. Devamında Rabbimiz bize içimizden seslenir;
“Kahrolası o insan! Ne kadar da inkârcı!
(Bir düşünse) Allah onu neden yarattı?
Bir spermden yarattı da ona şekil verdi.
Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
Nihayet onun canını aldı ve kabre koydu.
Sonra dilediği bir vakitte onu yeniden diriltecek.
Hayır! İnsan, Allah’ın emrettiğini yapmadı.” (Abese,17-23)
Neden? Çünkü cahiliz, çünkü gafiliz, çünkü benciliz, çünkü nankörüz…..
“İnsan yediğine bir bakıp düşünsün!
Biz bolca su indirdik
Sonra toprağı uygun şekilde yardık.
Oradan ekinler bitirdik.
Üzüm bağları, sebzeler;
Zeytin ve hurma ağaçları;
Gür ağaçlı bahçeler;
Meyveler ve çayırlar;
Sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için.” (Abese, 24-32)
Ama unuttuğumuz bir şey var! Ebedi değiliz ve sadece zaman tüketiyoruz!
“Kulakları sağır eden o ses geldiğinde,
İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.
O gün onlardan her birinin işi başından aşkındır.
O gün birtakım yüzler parıldar;
Güleçtir, müjde almıştır.
Birtakım yüzler de o gün toza toprağa bürünmüş;
Kapkara kesilmiştir.
İşte bunlar inkârcılardır, günahkârlardır.” (Abese, 33-42)
Rabbim bizleri o dehşetli günde yüzü gülenlerden eylesin!
Önümüzdeki rahmet ikliminin kıymetini bilenlerden eylesin inşallah!
Büyüklerimizin kelamı ile:
Ramazan’a hürmet gerek,
Daim nimete şükür gerek,
Onbir ayın sultanı Ramazan’da,
Hakka itaat ve ibadet gerek.