Allah’ın huzurundan kovulan, son anda süre isteyen, kıyamete kadar süre verilen Şeytan’dan bahsediyorum. Sonuç ve akıbetini bildiği halde, en büyük azaba giriftar olacağı malumu olduğu halde, halen süre isteyip, başarıya ulaşmak için kıyamete kadar çalışmayı arzulayan Şeytan ve onun bu umudundan bahsediyorum. Şeytanın belki de örnek alınması gereken tek şeyi bu umudu.
Teknik olarak hedefe kilitlenmeyen her mücadele başarısızlıkla sonuçlanır. Hedefi olmayan öğrenci, hedefi olmayan çalışan, hedefi olmayan çiftçi, hedefi olmayan ok, hedefi olmayan esnaf, hedefi olmayan sporcu, hedefi olmayan siyasetçi ve bunun gibi birçok sıfat düşününce Şeytan’ın umuduna ihtiyacın ne kadar fazla olduğu anlaşılıyor.
Hedefi olmayan öğrenciye ders çalıştıramazsınız. Ona kalem, kağıt, defter, kitap işkence aleti gibi gelir. Öğrenmesi gereken bilgileri gereksiz, çözmesi gereken problemleri ise anlamsız bulur. Oysa mühendis olmak isteyen bir öğrenci, bunu başarmak için gerekli şartlar konusunda ikna olmuşsa kendi programını yapar, öğretmenlerinden maksimum faydalanır, boş zamanlarını iyi değerlendirir ve birçok kez deneme pahasına belki yıllarını vererek, defalarca sınavlara girecek şekilde hedefine ulaşmaya gayret eder.
Hedefi olmayan çalışana iş yaptıramazsınız. Mesai saatini doldurmak için sürekli saat kontrolü yapar. Amacı olmadığından saatleri geçirmeyi tek amaç olarak düşünür. Kendisine az iş gelmesi için plan yapmaktan başka planlı bir iş yapmaz. Verdiğiniz işleri normal süresinden daha uzun sürede bitirir ki ya tekrar gelmesin ya da geldiğinde beklenti az olsun. Sürekli ayak sürüyerek gelir ve etrafındakilerin motivasyonunu da mahveder. Hedefi olan çalışan ise iş takibi konusunda harikadır. Çözüm üretir, iş bitirir, yenisi verildiğinde heyecanlanır. Kendisi için daha iyi bir maaş, daha iyi bir pozisyon ya da göreceği takdir ile ilgili bir motivasyon oluşturmuştur. Mesai kavramı gözetmez, lakin mesai sürecine de ihtimam gösterir. Hedefi olan çalışan, bu hedefe uygun zemin oluşturulursa işletmeyi şahlandırır.
Hedefsiz bir çiftçi düşünün. Ne ektiğinden memnun, ne verimi ile ilgili kaygılı, ne hasat zamanından endişeli ne de sulama düzeni kaygısı var. O tarladan ürün çıkmaz, çıksa da rekoltesi en düşük ürün olur. Hedefsiz çiftçi tarlasına ektiği ürünü fırsatı olsa tarlada bırakır. Oysa tarlasından en güzel şekilde faydalanma hedefleyen bir çiftçinin vaktinin çoğunu ektikleri ile ilgilenerek geçirdiğine eminin defalarca şahit olmuşsunuzdur.
Hedefe atılmamış bir okun ulaşacağı yer de belirsizdir. Yaydan hedefe nişanlanarak atılmamış ok, ya da nişan alınmadan basılan tetik ile fırlayan mermi ancak boşluk üzeredir. Oysa hedefe gerilmiş bir yaydan çıkan ok, menziline vardığında maksadını hasıl eder. Nişan alınmış bir silahın mermisi, nişanlanan hedef ile buluşunca iş görür.
Bir esnaf düşünün, hedefi yok. Ne satış miktarında, ne satış cirosunda bir hedefi belirlememiş esnaf batmak için gün sayar. Satmaya niyeti olmayan tezgahtarı olan tezgâhtan müşteri memnun ayrılır mı? Oysa ki malını satmak hedefi ile yüksek sesle tanıtım yapan bir pazarcının başarısı kaçınılmazdır. Dükkanını revize etmeyen esnaf seneler içerisinde müşteri kaybetmiyor mu? Teknolojiye ayak uydurmayan mekanlara rağbet azalmıyor mu?
Başarıyı hedeflemeyen bir sporcu düşünülebilir mi? İlk onbire gol atma hedefi olmayan bir forvet koyan bir futbol takımı galip gelir mi? Madalya hedefi olmayan bir güreşçinin maçından zevk alınabilinir mi? Eğer bir basketbolcunun hedefi basket atmak değilse potanın içinden çıkar yine de sayı olmaz top.
Hedefsiz siyasetçi de olmaz. Ülkeyi yönetmeye talip olmayan bir parti asla hükümet olmayacağı gibi, hedefleri olmayan siyasetçiler de yönetim kadrolarında yer alamazlar. Özellikle bu örneği sona sakladım. Bizatihi yaşayarak öğrendiğim bir durumdur. Hedefiniz yoksa, yalnız hizmet etmek için bulunamazsınız bu camiada. Hedefiniz olmalı ve o hedefi besleyecek her fırsat hakkında çalışmalı ve umudunuzu şeytanın umuduna benzetmelisiniz. Hedefiniz var ise de bir yerde bu hedefi gerçekleştirememişseniz bir diğer yere geçer orada mücadele eder, yüz tane parti değiştirir, yine de siyaset ceketini asamaz, makam aşığı halinizle kendinizi oyuncak gibi oynatır durursunuz. Vazgeçemezsiniz.
Cennet bile Rıza-ı İlahi’yi hedefleyen Müslümanların bulunacağı bir mükafat menzilidir. Hal böyle iken, tüm kötü şartlarda, imkansızlıklarda, başarısız sonuçlar alındığında, kontrol edemediğiniz değişkenler önünüze engel olduğunda, işler iyi gitmediğinde akla gelmesi gereken bir örneği yeniden vurgulayarak ara verdiğim yazılarıma yeniden devam ediyorum.
Huzurdan kovulan ve sonsuz azap edileceği kesin olan Şeytan, kısıtlı da olsa kendisine tanınan vakitte, başarmasının mümkünatı olmasa da tüm benliği ile insanları yoldan çıkarma ümidiyle çalışıyorsa biz kullara da o şeytanın ümidi, umudu, hedefe inanmışlığı gerek.
Rab bizlere en azından bir porsiyon Şeytan umudundan nasip etsin.
Vesselam.