
Haber Merkezi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yalova Milletvekili Tahsin Becan, bağımsız idari otoritelerin yeniden yapılandırılması ve özerkliklerinin güvence altına alınması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne araştırma önergesi sundu. Türkiye’de iktisadi ve hak temelli istikrarı sağlamanın ön koşulu, bütün yetkileri bir yerde toplamaktan vazgeçip, yetkileri farklı kurul ve kurumlar arasında paylaştırılarak denge ve denetim mekanizmalarının oluşturulmasından geçtiğini belirten Becan, şu açıklamalarda bulundu: “Farklı sektörlerde faaliyet gösteren uzman ve özerk nitelikte kurumlar olan ‘bağımsız idari otoriteler’, toplumsal ve siyasal yaşamda, özellikle temel hak ve özgürlükler ile ekonomik ve sosyal alanlarda düzenleme ve denetleme yapan kamu tüzel kişileridir. Bu yönlendirici işlevlerini, bağımsız kararlarının üzerinde hiçbir makam ve merciin etkisinde olmadan, özel güvencelere sahip, mali özerkliğe haiz özel bütçeleriyle yerine getirirler. Bu kurumlar Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Nükleer Düzenleme Kurumu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Rekabet Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu ile Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’dur. Bu kurumlar bugün hemen hemen hepsi siyasi iktidarın bekasına adanmış, bağımlı idari otoritelere dönüştükleri verdikleri kararlardan ne yazık ki anlıyoruz.”
‘SİYASİLERİN ETKİ VE BASKILARI OLMAMALI’
“Bu tür kurumlar, ilgili oldukları alanlara ilişkin, idari düzenleme yaptığından ve sektörü denetleyip yaptırım uyguladığından, bu kapsamda yürütmenin adeta kolluk hizmeti görevini de karşılarlar ki, bu idareler, gelişmiş demokratik ülkelerde, yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen otoritelerdir” diyen Becan şöyle devam etti: “Bugün, hassas sektörler olarak kabul edilen, enerji, finans, ilaç, bankacılık, iletişim, sermaye gibi alanlarda rekabetin artmasıyla, özellikle sektörün aktörlerinin ve siyasilerinin etkilerinden ve baskılarından arındırma ihtiyacı, bu tür kurumların ortaya çıkışının başlıca nedeni olarak kabul edilmektedir. Buna karşılık, bugün düzenlendikleri şekliyle, bu kuruluşlar Türkiye’de ne özerk ne de bağımsızdırlar. Acilen bu kuruluşların üyelerinin belirlenme şekli ve işleyişleri, bağımsızlıklarını temin edecek usul ve kurallara dayandırılmalıdır. Özerk ve uzman kuruluşlara yapılacak görevlendirmeler açısından, adayların ilgili konulardaki uzmanlık ve liyakatine ilişkin ölçütler titizlikle konularak yandaş kayırma ve yağma düzensizliği son bulmalıdır. Böylelikle piyasa ekonomisinin geçerli olduğu devletlerde olduğu gibi girişim özgürlüğü sağlanır ve adil sürdürülebilir bir kalkınma yaşanır.”

