Haber / Zeynep TAŞTAN
Yalova’da görev yapan yaklaşık 100 doktor, Yalova Devlet Hastanesi önünde eylem yaptı. 14-15 Mart tarihlerinde iş bırakan doktorlar, çalışma şartlarının düzeltilmesini ve sağlıkta şiddet yasasının iyileştirilmesi gerektiğini belirttiler. Yalova Devlet Hastanesi önünde yapılan basın açıklamasını HEKİM-SEN adına Dr. Deniz Uysal okudu. Uysal, yaptığı açıklamada, hekimlerin en zor sınavlarda üstün başarılar göstererek bugünlere geldiğini belirtti. Uysal, açıklamasında, “Bizler, gecesini gündüzüne katıp, tıp ilmini öğrenmek için gençliğini feda etmiş, hastalara şifa vermek için uzun ve zorlu eğitimlerden geçerek mesleğini yapmaya hak kazanmış, ilmini ardından gelen tıbbiyelilere aktarmak için ölene kadar okumuş ve okutmuş, ülkenin en çalışkan çocuklarıyız” dedi.
‘HAYATINI BU MESLEĞE ADAYANLARIZ’..
Özlük haklarının sürekli ellerinden alındığını söyleyen Uysal, şöyle konuştu: “Lise yıllarından itibaren ana yuvasından, baba ocağından ayrılarak, ilim-irfan için yatılı okulların soğuk yurtlarında büyüyenleriz. Biz hekimler; kampüsü hastane olan üniversitelerde, 18 yaşında, dil-din-ırk-ideoloji fark etmeksizin, insanı insan olduğu için korumaya, önce zarar vermeyeceğim diyerek ant içenleriz. Biz hekimler; savaşta, salgında, depremde, selde, yangında önce hastam diyerek, hastasını canı ve cananının önüne koyarak büyük fedakarlıklarla hayatını bu mesleğe adayanlarız. Bizler; özlük hakları sürekli elinden alınan, her gün hakarete, şiddete, darba maruz kalan, dövülen, sövülen, canına kastedilen ve sonunda öldürülenleriz. Bizler; haksız malpraktis yasası yüzünden, hata ile tıbbi komplikasyon ayrımı yapılmadan, milyonlarca liralık tazminatların suçlamaları ile mesleğine küsen, küstürülenleriz. 3-4 dakika arayla hasta baktırılmaya zorlanan, dünya tıp nosyonunun gerektirdiği kalitede hastalarını göremeyen, duyamayan, dinleyemeyen, hastalarına dokunamayan, hastalarını muayene edecek zamanı dahi verilmeyen hekimleriz. Bizler; hekimliğin onurlu duruşunu, bu mesleğin manevi saygınlığını ve itibarını artık hissedemeyenleriz. Bizler; sağlık sistemindeki problemleri anlatmak için defalarca konuşan, bağıran, fakat nihayetinde, doğruları söylediğimiz için dokuz köyden kovulur gibi kapı dışarı edilenleriz.”
‘CEPHEDE, SALGINDA, SAVAŞTA EN ÖN SAFHADA BİR ASKER GİBİ ÇALIŞANLARIZ’..
Cephede, salgında, savaşta en ön safta yer alanlar olduklarını söyleyen Uysal, “Biz hekimler; 14 Mart Tıp Bayramı’nı ilk kez ne zaman kutladık; bilir misiniz? 3. sınıf tıp öğrencisi Hikmet’in hikayesini bilir misiniz? İstanbul, İngiliz işgali altında iken Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin iki kulesi arasına çekilen Türk bayrağı ile vatanını savunan, Tıp Bayramı’nı ilk kez bayram gibi kutlayan o hekimin, savaşta henüz öğrenciyken yüzlerce yaralı askerin tedavisine koştuğunu, ilk tifüs aşı denemesini kendisine yaptırdığını, 44 yaşında şark hizmetine gönüllü giderek Sarıkamış’ta karlar arasından Mehmetçikleri kurtarmak için zatürre olup, 44 yaşında bir tıp şehidi olarak öldüğünü, bilir misiniz? İşte biz hekimler, böylesi şerefli bir mesleğin bugünkü temsilcileri olarak, canımız pahasına, hastanın olduğu her cephede, salgında, savaşta en ön safhada bir asker gibi çalışanlarız” diye konuştu.
‘BAYRAM YAPMIYOR; YAS TUTUYORUZ’..
Uysal, açıklamasına şöyle devam etti: “Biz hekimler, bugün 14 Mart’ta bayram yapmıyor, yas tutuyoruz. Bizler artık kendimizi öksüz-yetim, dışlanmış, ezilmiş ve hakarete uğramış görmek istemiyoruz. Fakat bütün bunlar olurken, biz yine de hiçbir yere gitmiyoruz. Anamızdan-babamızdan, eşimizden-çocuğumuzdan ayrı kalırken. Bizler, ‘giderlerse gitsinler!’ denmeyi hak edecek ne yaptık? HEKİM-SEN olarak her gün biraz daha kan kaybeden hekimlik mesleğine hak ettiği değeri tekrar kazandırmak için bu gidişe dur diyoruz. Yirmi bini aşkın hekim üyemizin tek yürek sesiyle taleplerimizi milletimize ve yöneticilerimize bildiriyoruz. Sağlıkta şiddet olaylarına verilen cezalar caydırıcı olmalı, sağlıkta şiddet CMK’ya eklenmeli ve TCK’da katalog suçlara dahil edilmelidir. Malpraktis davalarına karşı hekimler de hakimler gibi korunmalı ve tazminatlar devlet tarafından ödenmelidir. 36 saatlik mesai yasaklanmalıdır. 36 saat mesainin tespiti halinde sorumlular hakkında idari ve adli tahkikat yapılmalıdır. Hekimlerin çalışma koşulları insan ve çalışan haklarına uygun şekilde tekrar düzenlenmelidir ve hekimlerin görüşü alınarak kapsamlı reformlar gerçekleştirilmelidir. Acilen caydırıcı önlemler alınarak mobbinge maruz kalan kişiler korunmalıdır. Hak edilenin çok altında olan maaşlar ve emekli aylıkları, hakkaniyetli bir şekilde ve hiçbir performans kriterine bağlanmadan güncellenmelidir. Ağız ve diş sağlığı merkezlerinin/hastanelerinin problemli çalışma koşulları ve diş hekimlerinin ek ödeme performans kriterleri düzeltilmelidir. Aile hekimlerinin ceza yönetmeliği iptal edilmelidir. Hukuksuz görevlendirmeler durdurulmalı, görevlendirmelere uygun tazminatlar tanımlanmalı ve ödenmelidir. İnsan sağlığının önemi dikkate alınarak hekimlerimize gereken değer verilmeli ve hekimlik mesleğine itibarı geri kazandırılmalıdır.”