Yalova yerel siyasetinde en başarılı isim kimdir? diye soracak olsanız hiç düşünmeden Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral derim.
İşiyle meşgul, çevresiyle barışık, basınla ilişkileri iyi düzeyde ve teşkilatlarıyla uyumlu olduğundan başarı da kendiliğinden geliyor.
Aslında Metin Oral’ı bu özellikleri yüzünden konu edinmedim. Yalova için “Kültür Elçisi” olarak nitelendirdiğimden köşeme taşıdım.
Altınova Hersek, Çobankale ve az ilerisindeki Koyunhisar, Yalakdere vadisi boyunca İznik istikametinde çok önemli bir geçiş bölgesidir. Dr. Metin Oral’ın Altınova’da yaptırdığı çalışmalar Yalova tarihi açısından önemli olduğu gibi Türk tarihi açısından büyük ehemmiyet taşımaktadır.
Altınova bölgesi Selçuklu tarihi açısından haçlı seferlerini göğüslemede başlangıç noktasıdır. Olaylara asıl buradan başlamak gerekir.
Osman Bey’in özel akıncı kuvvetleri ilk defa 1301 yılında Abdurrahman Gazi komutasında Bizans askerleriyle Hersek civarında vuruşmuştur. İznik kuşatmasını yarmak için gelen Roma devletinin seçkin birlikleri denize dökülmüştür.
Roma yardım kuvvetlerine ikinci baskın 1326 yılında Süleyman Bey tarafından yapılmıştır. Yine İznik kuşatması için yardıma gelen birlikler Hersek civarında imha edilmiş ve ardından İznik fethedilmiştir.
Bu açıdan baktığımızda Osmanlı Beyliği askerleri bir devlet kuvvetiyle ilk defa 1301 yılında Yalova Altınova bölgesinde savaşmış ve devlet olma niteliği kazanmıştır.
Altınova’da bulunan Çobankale ile yaklaşık bir kilometre uzağında İznik tarafında bulunan Koyunhisar kalesi Orhan Gazi zamanında ele geçirilmiş ve böylece İzmit’e giden yol temizlenirken Yalova’nın fethinin de önü açılmıştır.
Bu sırada padişah Orhan Bey’dir.
Bu dönem olaylarını tarihçilerin çoğu Kantakuzenos’un günlüklerinden alırlar. Hâlbuki Namık Kemal, Kantakuzenos’un taraflı bilgiler verdiğini ve yalan yazdığını belgeleriyle ispat etmektedir. Ne yazık ki Osmanlı Devleti’nin başlangıç bilgileri yalancı Kantakuzenus’un anlattıklarıyla başlar.
Kantakuzenos diyor ki; “Osmanlı birlikleriyle çarpışırken Orhan dağların arkasına saklanıyordu. Bizans birlikleri Osmanlı kuvvetlerine saldırıyor, hatları yarıyor, Türklerin 20 atı ve 10 askeri telef oluyor ama Roma askerlerinden tek bir kayıp olmuyor.”
Allah aşkına, Türk hatlarını yaran bir birlikten tek bir Romalı askerin ölmemesi ancak akli melekesini kaybeden biri tarafından söylenmiş söz değil midir?
Bundan daha büyük yalan olur mu?
Böyle daha neler neler!
Neticede Dr. Metin Oral’ın başlattığı çalışmalar, tarihi kazılar ve arkeolojik incelemeler tüm tarih bilimcilerinin tartıştığı bu önemli konuları içermektedir.
Bence bu çalışmalar bir adım öteye taşınmalı, Yalokonya’nın ya da Balakonda’nın Çobankalesi incelenirken hemen yakınındaki abisi Kalayun’un kalesi Koyunhisar da bu çalışmaların kapsamına alınmalıdır. Böylece Yenişehir’deki Koyunhisar Savaşı’yla Altınova’daki Koyunhisar Savaşı’nın gizemleri ortadan kalkmış olur.
Altınova bölgesinin daha öncesi de var. Helena dönemi ki Hristiyanlığa geçiş sürecinde fevkalade önemli olayların yaşandığı muhakkaktır.
Hem Hristiyanlarca hem de Müslümanlarca uzun yıllar Hersek Yalakdere hattı hac yolu olarak da kullanılmıştır. Bu açıdan bakıldığında keşfedilen bakiyeler dikkatlice incelenmelidir.
Altınova bölgesinde yapılan çalışmalarla ilgili bilgilerin paylaşılanlarını dikkatlice takip ediyorum. Umut ediyorum ki çalışmalar bittiğinde çok önemli bilgiler kültür hayatımıza kazandırılacaktır. Burada yapılan tarihi ve arkeolojik çalışmalar dinler tarihi açısından elde edilen kazanımlarla birleştirilmezse kanaatimce eksiklik kalacaktır.
Tek tanrıcı Aziz Lucian ve onun yolundan giden Yalova piskoposu Palladius’la ilgili bilgiler bu çalışmalara daha fazla anlam katacaktır. Aziz Lucian’ın yolundan giden Büyük Kostantin’in oğlu Aryüs ve Aryüsçü olarak bilinen annesi Helena, Altınova geçmişine hayli katkı sağlayacaktır. Bölgenin Helenapolis olarak isimlendirilmesinin altında yatan gerçek çok tanrıcı Hristiyanlarla tek tanrıcı Hristiyanların kavgasının içeriğindedir. İznik konsülündeki baskıcı kararların ardından Yalova’ya sığınan tek tanrıcı Hristiyanlar 1700’lü yıllara kadar varlığını sürdürmüş, İstanbul’daki patrikhanenin son darbesiyle tarihin gizemlerine karışmışlardır.
Bu süreç incelenmedikçe Yalova tarihi aydınlığa kavuşamaz. Prf. Ömer Lütfi Barkan’ın çevirisini yaptığı köhne defterlerde bölgenin Rumlarının din değiştirip Müslüman olan topluluklar anlatılır. Sonraları ağır vergi yükünden bunalıp eski dinlerine döndükleri ve İstanbul’a göç ettikleri söylenir. İşte bunlar Allah’ın bir ve tek olduğuna inanan Yalova Hristiyanlarıydı.
Aziz Lucian’ın, Aryüs’ün, Helana’nın, Palladius’un ve Esenköy papazı Axentius’un yolundan giden tevhitçi Hristiyanlar mücadeleyi kaybedip yenildiler.
Altınova’dan başlayan bu mücadele Yalova’ya, oradan da Esenköy’e uzayan gizemli bir hikâyeye sahiptir.
Yalova’nın tevhitçi Hristiyanları mücadeleyi kaybettiler.
Altınova’daki gayretleriyle Yalova kültürüne katkı sunan, Türk tarihine belgeler kazandıran, dünya tarihini etkileyecek gerçeklerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayan belediye başkanı Dr. Metin Oral’ı tebrik ediyorum.
Yerel siyasetçi olmasının yanında bir “kültür elçisi” olduğunu tekrardan yineliyorum.