
Roma İmparatorluğunda da Buhar Motoru vardı ama sadece tapınak kapısı açmakta kullandılar! Kolomb öncesi Amerika'sında da tekerlek vardı ama oyuncaklar dışında kullanmadılar! Altın'ın değerini düşüreceği korkusuyla Simya birçok kereler yasaklandı! İngiltere Kraliçesi 1. Elizabeth de halkını işsiz bırakacağı gerekçesiyle son derece muhteşem bir makinanın önünü kesmişti...
Ne kadar öngörüsüzüz! Fikirlerimiz ve zihinlerimiz bayağı kıt! Cahil cüheylayız; ama herşeyi çok iyi bildiğimizi zannedip aslında sevdiklerimizi uçurumlara sürüklüyoruz! Bizler ne yapıyoruz?
İnovasyonun nesi zarardır? Elbette ki kaybedenleri olacaktır! Aslında insanoğlu sandığı kadar akıllı değil; mesele tam da bu!
Bir altın çağı, bir elmas çağı neden olamasın? Ama olamıyor! Bir Atlantis, bir Mu, bir Lemurya, bir Hyperborea medeniyeti için neler gerekli? Özgürlük Çin medeniyetinde yeterince yoktu, İlim ile Alim ise Hint Medeniyetinde gerektiği kadar değer görmüyordu... İkisi birleşebildiğinde ise altın ve elmas çağlar ancak ortaya çıkabiliyor!
Zekiyiz; ama o kadar da değil! Ancak maymundan bir tık daha zekiyiz; daha fazlası kesinlikle değil!
Neden öngöremiyoruz? Belki şu sıralarda yapmaya başladıkları 300 IQ'luk Designer Baby'ler, veya yakın zamanın meşhur meselesi yapay zekalar o çok gereken atılımları yapabilmemizi sağlayacak! Gerçi kaybetsek neyi kaybederiz? Zaten dünyaya geçici gelmedik mi? Hem 'Hayatım dört dörtlük' diyebilecek kim var ki bu dünyada?
Uzaya çoktan çıkabilirdik! Ama maalesef ki günümüz global medeniyeti bunun için fazla hantal ve fazla dinazorlaşmış durumda! Roma da ihtişamlı çağlar yaşadıktan sonra 3. Yüzyıl krizini yaşamıştı! Zaten Oswald Spengler daha 100 sene evvel Batı'nın çöküşünü bizlere anlatıyordu! Yeni medeniyetler doğar elbet; ama nasıl ve ne şekilde olur; hiç belli olmaz...
1929 krizi büyük bir krizdi! 17. Yüzyıl da krizin yüzyılıydı! Kolomb keşifleri zorunluluktan doğmuştu! Marco Polo'nun hikayeleri epey ilham vermişti! Jules Verne de epey ilham veriyor; ha bir de Stanley Kubrick var tabi! Ama Arthur C Clarke da kesinlikle unutulmamalı! Maalesef hayal gücümüz ve yaratıcılığımız yetersiz kaldı! Çürüdü ve Kokuştu herşey! Karanlık çağ Altın Çağa da döner; gerçi hayal etmesi bile çok zor...
Bir çılgınlık çağı ve aynı zamanda bir çöküş çağıdır günümüz... Hala gelemedi mi Oswald Spengler'ın ikinci dindarlığı? Belki bize biraz geç gelir; yoksa birçok yerde sanırım başladı bile! Charlie Chaplin 1936 yapımı eserinde çok güzel anlatıyor Modern olanın gerçek yüzünü!
Su akar yatağını bulur; yatağını bulamazsa baraj olur, sonunda da bentleri yıkar; herşey de sular altında kalır!


