Yalova Platformu Dönem Sözcüsü Hakim Menteş’in, 9 Mart 2022 Çarşamba tarihli HABERCİ’de ,‘YENİ TERMİK SANTRALLER Mİ GELİYOR.. EYVAHLAR OLSUN!’ başlığı ile yer alan açıklaması kamuoyunda geniş yankı uyandırmış, İl Genel Meclisi Başkanı Hasan Soygüzel’in söz konusu açıklamaya cevabı gecikmemişti.
12 Mart 2022 Cumartesi günkü HABERCİ manşeti şöyleydi: ‘ZAN ALTINDA BIRAKILDIK!’ Soygüzel açıklamasında, ”Jeotermal arama bahanesiyle tarımsal alanların talan tehdidiyle karşı karşıya kaldığına ve turizmin yok olma tehlikesi bulunduğuna ilişkin haber ile idaremiz zan altında bırakılmıştır” diyor ve şunları söylüyordu: “İdaremiz yeni alan belirlemesi yapmayıp gerçek veya tüzel kişilere Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen alanla verilen arama ruhsatlarının iptal edilmesinden kaynaklı ilgili kanun gereği ihale yapmaktadır.”
Yalova Platformu Dönem Sözcüsü Hakim Menteş, İl Genel Meclisi başkanı Hasan Soygüzel’in, ‘ZAN ALTINDA BIRAKILDIK!’ başlığı ile yayınlanan açıklamasını eski Yalova Valisi Doç. Dr. Yusuf Erbay’ın kitabından örneklerle yanıtladı.
‘Eski Yalova Valisi, yayınlanan kitabında bugün yaşananları çok güzel özetlemiş aslında’
“Sayın Soygüzel’in açıklamalarına en güzel cevap Yalova eski valilerinden Doç. Dr. Yusuf Erbay’ın ‘Türkiye’de Yerel Düzeye Aktarılan Bazı Yetkilerin Doğurduğu Çatışmalar. Örnek Olay: Yalova İl Planlama Süreci ve Plan Uygulamaları’ isimli bilimsel çalışmasıdır” diyen Menteş, şöyle konuştu: “Bu çalışmanın jeotermal ruhsatı ile ilgili bağlantısı şöyledir. Çevre Düzeni Planı yapma yetkisi 2005 yılında çıkarılan ve reform niteliğinde oldukları ileri sürülen yasalarla, merkezin taşradaki en üst düzey yöneticisi olan Vali’nin koordinasyonu altında, İl Özle İdaresi ve İl Belediyesine verilmiş bir yetkidir. Bu yetki çerçevesinde 2007 yılı Haziran ayında yürürlüğe giren Yalova Çevre Düzeni Planı Açıklama Raporu’nda, ‘Orman alanları, sit alanları ve korunması gereken diğer doğal alanlar içerisinde yeni taş ocağı açılamaz, maden, taşocağı ve mermer ocağı faaliyetleri yapılamaz’ kararı alınmıştır. Alınan bu karar maden ruhsatı veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne bildirilmiş olmasına rağmen sonrasında ilgili bakanlık ile süreç ve yazışmalar devam etmiş, valiliğin tüm itiraz ve direnmesine rağmen Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ruhsat vermeye devam etmiş, sonuçta bu kararlar yargıya taşınmış ve uzun süren hukuk süreci sonunda valilik haklı bulunmuştur.”
‘Yalova’da güçlü bir irade ortaya konulursa bu ihaleler yapılmayabilir.’
Hakim Menteş, “Sayın Soygüzel’in HABERCİ’de yer alan açıklamalarına gelince; eğer Yalova’da güçlü bir irade ortaya konulursa bu ihaleler yapılmayabilir ve bunun hukuksal alt yapısı mevcuttur” dedi ve şunları söyledi: “Bakın; bu ihaleler açılır ve işlem tamamlanırsa neler olacak: 1- İhale edilen 3396575 ruhsat sayılı 1. saha da (Yalova merkezden Güneyköy’e kadar olan alan) 8000 dekar alan etkilenecek, 2- İhale edilen 3365411 ruhsat sayılı 2. sahada (2 parça halinde; Çiftlikköy merkezden Elmalık-Gacık-Laledere mevkilerini kapsayan 1. poligon ve Kılıç’ın güneyindeki 2. poligon) 16871.3 dekar alan etkilenecek. Bahsi geçen bu alanlar yerleşim yeri, tarım yapılan alan veya ormanlık alandır. Her koşulda çevreyi ve bölgede yaşayanları kötü etkileyecek bir faaliyet olacaktır.”
‘TMMOB’nin raporundaki ön değerlendirmenin notlarına dikkat etmek lazım’
TMMOB raporundaki detaylara da değinen Menteş, son olarak şunları söyledi: “Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin JEOTERMAL ENERJİ SANTRALLERİNİN BÜYÜK MENDERES HAVZASINA ÇEVRESEL ETKİLERİ TMMOB RAPORU ÖN DEĞERLENDİRMESİ yazısında şu notlar öne çıkmaktadır: Kuyular (yüzey ekipmanları yoluyla), separatörler, buhar boruları, silencerler, kondenserler (yoğuşmuş buhar atımı yoluyla), soğutma kuleleri, reenjeksiyon sistemleri başlıca kirletici kaynaklardır. Elektrik enerjisi üretiminden dolayı oluşan çevresel etkiler ise; sondaj süresince ekosistemin bozulması, kuyu sondajları boyunca jeotermal sıvı ile su ve toprağın kirlenme riski, tesisin işletilmesi süresince CO2 ve H2S emisyonları, jeotermal sıvının ekstraksiyonu nedeniyle arazinin çökme riski, doğrudan akarsulara deşarj yoluyla yoğun su kirliği, asit yağmurları nedeniyle toprağın, ağaçların, tarımsal ürünlerin, göller ve akarsuların etkilenmesi şeklinde sıralanabilir.’ Bütün bu etkilerin yanında bölgemiz için fazladan bir tehdit ise ileride termik santral kurulması için alt yapının oluşturulmasıdır. Şimdi doğru soru şu olmalı aslında; Yalova olarak biz buna hazır mıyız?”