Sevgili dostum, beni zamandan beri tut, fıkralarım gibi. Timur’la benim aramda tam yüzyıl var, Akşehir benden yüzyıl sonra yine Moğol istilasına uğradı. Türk ve Müslüman olan Timur tarafından işgal edildik. Beni Timur’la aynı zamanda yaşatanlar, Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a yenilmesinin ardından, Akşehir’de ölümü, şeyhim olan Seyyid Mahmut Hayrani’nin tekkesine defnedilme hadisesi Nasrettin Hocanız’la Timur’u halkın dilinde bir araya getirmiş olabilir. Her ne sebeple olursa olsun, Nasrettin Hocanız, devletini milletini diliyle yüreğiyle latifeleriyle, Moğal’a karşı küçük düşürmemiş. Millet olarak böyle bir hocan olduğu için çok şanslısın, bu şansını iyi kullan, kullanmazsan fıkralarını başkaları çalabilir, bizim diye sana geri satabilir. Hocana dört elle sarıl.
Timur demişken aramızda geçen fil fıkrasını bilmeyeniniz neredeyse yoktur. İlk önce bu fıkra ne ders veriyor bize, ana fikri ne kısaca onu anlatıp fıkraya geçelim. Hem gülelim hep düşünelim. Başınıza bir sıkıntı bir iş geldi ise, başınızdaki büyükler bunu kaldırmak için gayret gösteriyorsa, onlara yardım edin, bu belayı onlardan değil kendinizden bilin, böylece el birliğiyle suçlu aramadan belayı def edin. Yoksa bela size iki kat geri dönecektir bunu bilin. Şimdi Nasreddin Hocanızı iyi dinleyin. Benim düştüğüm kuyuya düşmeyin, düşerseniz de üzülmeyin, çocuklara güvenin onlar beni çıkardı, sizi de çıkarır. Çünkü ipin ucu çocukların elindedir.
Moğollar sarmıştı dört yanımızı
Birde haber verdiler fillere bakmamızı
Can korkusundan hemen kabul ettik filleri
Çok sevmiştik bu sevimli şeyleri
Sıkıysa sevme her köye bir fil verdiler
Ne yiyip ne içeceğini de bildirdiler
Fillere iyi bakın komutanın emridir
Kimsenin gözünün yaşına bakmaz hemen öldürür
Aradan bir ay geçmeden ahali kapıma dayandı
Kadı efendi biz bu fili doyuramıyoruz çocuklar aç kaldı
Görmüyor musunuz be adamlar bu iş zorunludur
Bakmaya söz verdiniz bu millet onurludur
Hocam Moğollarla sizin aranız iyi
Söyleyin bir zahmet alsınlar bu fili geri
Ben kelle koltukta gidiyorum
Ölü gidiyorum diri dönüyorum
Varsa içinizde bu cesareti gösterecek birileri
Düşeyim önünüze verelim fili geri
Toplandılar on beş yirmi adam
Haydi gidiyoruz bu iş tamam
Sabah erkenden bindim eşeğime fil ona bağlı
Gidene kadar yemediği ağaç bırakmadı,
Sustum ve yürüdüm insanlarda haklı
Aslanlar gibi yürüdük Moğol çadırları göründü
Arkamdan hiç eksik olmuyor ara sıra kuru gürültü
Bir çınarın dibine oturup plan yaptık
Hepimiz çok kararlıydık gaza geldik
Bismillah dedik tekrar çıktık yola
Nokerler seslendi, hocam bu fil ne hayrola
Arkama baktım ki bir eşek bir fil birde ben kalmışım
Yüzüm kızardı çok fena aldanmışım
Eşekten attım kendimi yalandan bayıldım
Gözümü açtım şükür yaşıyorum
Ne yapacağımı bilemedim başımı kaşıyorum
Toparladım biraz kendime geldim
Aklıma gelene çok sevindim
Beni yalnız bırakmayı gösteririm size
Alın iki fili dönün evinize
Komutan sordu ne oldu hocam nedir bu halin
Hayrola fili neden getirdin
Bir su verin önce kendime geleyim
Açlıktan olacak bir bir anlatayım
Kelleyi kurtardık biraz rahatlayayım
Bana yapılır mı ben Nasreddin hocayım
Komutan sen dedin bu file iyi bakın
Yemiyor mübarek elimizde kalacak ölmesin sakın
Nedir derdi biz hiç anlamadık
Bu zamana kadar ne fil gördük nede bakmadık
Köylüde üzülüyor fil ölecek diye
Korkuyorlar bir türlü sana söylemeye
Yoksa yalnız yemeye utanıyor mu fil
Biz bilemedim bu işi artık sen bil
Hocam ne değerli insanlarsınız iyi ki sizi öldürmedik
Sizin gibi değerli insanları hiç görmedik
Sahi fili geri gönderselerdi ne yapardın
Buradan Akşehir’e kadar sela vermeye başlardın
Ne şakacı adamsın komutan hayvanları severiz
Fillerin hatırına size ekmek veririz
O zaman yanına bir eş daha verin yalnız kalmasın
Yalnızlıktan yemiyor canı sıkılmasın
Bu gün misafirim ol sana iyi bakalım
Yavrusu var sabah sana katalım
Şükür girdik Moğol’un gözüne
Derste verelim beni satan ahaliye
Halk çınar altında gecelerken
Bende kalktım sabah erkenden
Kıldım namazı eşeğimi doyurdum
Aldım iki fil yola koyuldum
Geldim ki çınarın dibinde herkes uyuyor
Filler hamurdandı eşek anırdı, hepsi birden dedi ne oluyor
Dedim uyanın deprem oluyor
Haydin gidelim bizi beklerler
Kelleler duruyor mu merak ederler
Geldik Akşehir’e çocuklar çok mutlu
Kahraman gibi karşılandılar filleri bizi unuttu
Vardım dergaha şeyhime bir bir anlattım
Onlar beni sattı, ben onları kurtardım
Olmayacak işe amin diyorlar
Başlarına ne gelecek bilmiyorlar
Neyse dedi şeyhim filleri dergaha alalım
Yemeyip içmeyip onlara bakalım
Komutan gelene kadar kavga dursun
Her şey gelince belli olsun
Akşehir’de düğün bayram bir gün sürdü
Ordu geliyor sel gibi göründü
Her kes, bu ne haldir kadı efendi
Şeyhim kapıya çıkıp seslendi
Sizin kadı efendiyi yarı yolda bırakacağını bilirdim
Arkanda durmazlarsa, iki fil getirmesini ben istedim
Bundan böyle dergah bakacak fillere
Müritler doyuracak, laf düşmez artık kimseye
Size zerre acımam, çocuklara acırım
Çocuklar sizden mert, onlara inanırım
Onların yüzünden nasipleniriz, birde hayvanların
En hayırlısı onlardır insanların
Adam olanın ardından gidilir, yalnız bırakılmaz
Adam olmayanları ardına alıp, yola konulmaz
Ben dedim size sabredin şükredin, filinde nasibi varmış burada
Şimdi iki filin nasibi var, kim öle kim kala
Şeyhim biz hata ettik, çok çalışır bakarız
Acemiliktir belki fillere de alışırız
Moğol komutanı ziyaretimize geldi, merak etti bizi
Öğrenmek isterim hem sizi, hem de yüce kılan dininizi
Çok sevindik Moğol Müslüman olacak
Akşehirliler bütün fillere bakacak.
Komutan buna çok güldü, götürün filleri ormanda otlatın
Filleri diğer köylerden bile toplatın
Akşehir’den aldığımız altını inciyi geri getirin
Alacaklarınızı artık parayla alıp götürün
Şeyhim dedi, olmaz aldıklarınızda gözümüz yok
Rızkımız bol şükür karnımız tok
Bizden onlar size hediye olsun
Bize derstir bu size imtihan, aklınızda bulunsun.