İki haftadır rahatsızlığım nedeniyle ve kullandığım ilaçların vermiş olduğu unutkanlıkla yazamadım. Lütfen kusuruma bakmayın. Bu haftaki 11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif olunca içim huzur, sevinç ve manevi bir arınma hissiyle dolar.
Kuran’da adı geçen ve Müslümanlarca kıymetli olan tek ay, Ramazan ayıdır. Ramazan ayı; ‘Kur’an’ın indirildiği ay’ olduğu belirtilir ve bu aya ulaşanların oruç tutması emredilir. Konuyla ilgili ayetler şöyledir:
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” -Kur’an, Bakara Suresi 183. Ayet
Müslümanlarca sabır, ibadet, rahmet, mağfiret ve bereket ayı olarak kabul edilen, büyük bir coşku ve heyecanla karşılanan Ramazanı sadece açlık imtihanı olarak görmek yanlıştır.
Zengin ve sosyetenin yeni idrak ettiği detox’un asıl adı oruçtur. Ramazan nefsin hakimiyeti sadece mide değil gözlerin, ruhun, ağzın terbiyesiyle olduğunun idrakidir ve Ramazan kalplerin birleştiricisidir. Tüm dünyada farklı saatlerde de olsa aynı ruhla bir masada birleşen ailelerin ortak ruhudur.
Şimdi, ‘nerede eski ramazanlar?’ diyeceğim; ‘çok klişe’ diyeceksiniz ama gerçekten de eski ruhun özlemini hissediyorum. Çat kapı gelen ya da muhtaç olduğunu bildiğin dost, akraba ile aynı yemeğe kaşık sallayışın mutluluğu, ezanı dinleme görevi verilen evin en küçüğünün o gururu, yemeği pişiren annenin sessizce mırıldandığı duanın sindiği ve daha lezzetli olan her lokma ve ezana yakın eve gelirken ekmek alan babanın yorgun telaşı ve işte o eski günler ki yazarken bile sofranın kokusunun geldiği o özlenen günler.
Şimdi yemeğe sadece yakın akrabaların çağrılmasının veya sonrasında karşılıklı çağırma ihtimali olan sofralara oturmanın bu ruhla alakası yok. Ramazan ayı gelince pide çıkacağının sevincini yaşayan insanlara fahiş fiyatlarla pide satan fırıncının kalbi yok. Et alamayan durumu kötü olan ailelerin tadı tuzu yok. Nereye gitseniz günde iki kez fiyat etiketinin değişildiği zammın zaten Müslümanlıkla uzak yakın alakası yok.
Komşumuz açken tok yatıyoruz. Açı değil toku ağırlıyoruz haliyle bereket yok. Ekmek kuyruğunda bile kavga ediyoruz; sabrımız yok. Rahmeti zahmete çeviriyoruz ve en son olarak inanın ki oruç tutmayanları takip edip eleştirmekten ibadete vaktimiz yok. Sadece ne pişirsem, ay komşum yine oruç tutmamış demekle geçen bir ramazan ayı Kuran-ı Kerim’de geçen o mübarek ay mıdır?
Sevgili okuyucum diyecek ki, yine güzel başlayıp gergin, sitemli ve eleştirilerle bitirdi ama haksız mıyım a dostlar?
Malatya’da aile evinin iftar sofralarından gurbette hastane yemeklerine muhtaç olduğum yaşlarda bir arkadaşım iftara çağırmıştı sadece pide al gel demişti. Sene 1996 fırına gittim. Kuyruk kıyamet neyse gazeteye sarılı pideyi koltuk altına koyan hızla uzaklaşıyor sıra bana geldi eğildim camdan bir peynirli bir yumurtalı dedim ve fırıncıdan zılgıtı yedim. Bizim oralarda cenaze evinde bile ölü sen değilsen sadece yemeğe odaklısındır. Fatiha suresinin amin kısmına varmadan tabağın önüne gelmelidir ya işte biz ramazanda yüz çeşit ekmek hazırlanan fırınlar gibi sanınca Bursa’daki fırıncının fırçasını yedik.
Verdiler üstünde susam ve çörek otu olan baklava dilimli ekmeği bizi kovdular. İftara çağıran arkadaşa mahcup gittim ama pideyi görünce hele de sıcak olmasına öyle sevinmişti ki; şaşırmıştım. Hala pideyi sevmem gerçi somun ekmeği de sevmem bizim açık ekmeğimiz, tırnaklı ekmeğimiz, yumurtalı ekmeğimiz hele ki yağlı ekmeğimiz ah ah…
Tüm pideleri döver..
İşte benim için Ramazan o kokuların ahengidir. Masa başında edilen duadır. Ezan sesidir. Sonrasında içilen ilk çayın ‘oh be’ hissiyatıdır. Ailedir, sevgidir. ‘Bugün de ibadetimi layıkıyla yaptım’ demenin rahatlığı ve şükrüdür.
Neyse sevgili dostlar bu mübarek ayda tuttuğunuz oruçlar, yaptığınız ibadetler, oturduğunuz sofralar sizi ilgilendirir diyerek mevzuyu kapatıyorum.
Başkasının derdiyle dertlenmeyen, aç mı tok mu merak etmeyenlerden olmayalım.
‘İnsanlara dinin ne, namazın var mı, oruç tutuyor musun?’ gibi Allah’ın soracağı soruları sormayacaksınız! İnsanlara aç mısın, ne ihtiyacın var, bir sorunun var mı? gibi kulun kula soracağı soruları soracaksınız” diyen Fatih Sultan Mehmet’in mekanı cennet olsun inşallah…
Sevgiyle kalın sevgili dostlar…
Haftaya inşallah görüşmek üzere, saygılarımla…