yalovahabercihabergazetegündemgüncelson dakikaenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhpak parti
DOLAR
34,7399
EURO
36,5510
ALTIN
2.956,44
BIST
9.827,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yalova
Hafif Yağmurlu
11°C
Yalova
11°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
12°C
Perşembe Çok Bulutlu
14°C
Cuma Parçalı Bulutlu
16°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
17°C

Kapitalist Olmayan Kalkınma Modeli

02.10.2024 13:53
0
A+
A-

Günümüzde dünyadaki sorunların kaynağı, bana sorarsanız, Global Plütokrasinin ve sahiplerinin dünyanın çoğunluğunda devletleri dahi maşa haline getirecek güce kavuşmuş olmasıdır. Sovyetler yıkıldı, Kültürel Marksizm ortaya çıkarılarak özellikle batı gençliğinin yönü hiç olmaması gereken yerlere kaydırıldı; maşa olarak kullandıkları devletlerin gücüne de güç kattılar… Mesele başka hiçbir şey değil!

Kapitalist olmayan kalkınma modelinin başarısız olduğunu kimse söyleyemez! Elbette ki Stalin’in suçları affedilemez! Ama Sovyetler Birliğini koca bir enkaz halinden bir süper güce dönüştüren ve yerle bir olduktan sonra tekrar bir süper güce dönüştüren adam da gene odur! Aynı şekilde planlı ekonomiye geçen ikinci ülke olan Türkiye de, devletçiliğin başladığı 1932’den 1938’e kadar kapitalist olmayan kalkınma modeli ile kısacık zamanda muazzam bir ekonomik başarı elde etmişti!

Elbette ki Sovyetlerin zayıf yönleri vardı! Bilmediği alanlarda fikir sahibi olup sonunda işleri eline yüzüne bulaştıran Mao’dan bahsetmek dahi istemiyorum! Sınırların kapalı olması Komünist ülkeler için başlı başına bir olumsuzluk kaynağı olmuştur çünkü insanoğlu bilmediği şeyler hakkında bire bin katılmış efsaneler uydurmak konusunda oldukça başarılıdır! Kapitalist ülkelerde elbette ki Altın kaplama Cipler var ama aynı ülkelerde perişanlık kelimesinin yetersiz kalacağı gettolar, favelalar ve teneke mahalleleri de var! Bir başka mesele de karaborsa! İnsanları karaborsacılığa sürükleyene kadar o kadarcık özel sektöre izin ver, onlar da rahatlasın sen de rahatla! Hem yeteneklilik, inovasyon ve başarı ödüllendirilmeyecekse bu kimseler niye emek harcasın ki? Ama Politbüro ve Komünist Parti genel anlamda oldukça bağnaz idi; Komünizm’in yıkılmasında da bu durum rol oynamamıştır diyemem! Gerçi Çin’de de Mao’dan sonraki dönem Nikolai Bukharin ve NEP (Yeni Ekonomi Politikası) ile meşrulaştırılıp, ondan sonra iyiden iyiye kapitalizme geçildi; o da çok ayrı bir hikaye! Gerçi NEP dönemi de Lenin tarafından özellikle Bolşeviklerin çok korktuğu sol görüş kaynaklı isyanları dizginleyebilmek adına mecbur kalınmış bir hamleydi! Zaten bana sorarsanız özel sektör, o kadar da kötü birşey değildir! Birçok yararı olduğunu kabul ediyorum!

Aslında bence Özal’ın reformları da çoğunluk ile doğruydu. Karma ekonomi neden kötüdür, biliyor musunuz? Bir sürü regülasyon yüzünden! Ben de ne diyorum biliyor musunuz: Regülasyon, düzen ve yasa olabildiğince az olsun; ama Burjuvazi dışında kalan özellikle devlet, ama mesela Ortaçağ Avrupası ve Osmanlıdaki gibi çok güçlü hayır kurumları ve vakıflar da olabildiğince var olsun!

Bana göre sosyal sınıflar arası hiyerarşinin en tepesinde Aydın kesim olmalıdır! Ama bu kesim sadece parlak üniversitelerde derece yapanlardan değil, aynı zamanda da ‘kenar mahalle aristokrasisi’ olarak adlandırabileceğimiz, belki ilkokul dahi okumamış ama kendini informal yollardan çok iyi yetiştirmiş kitap kurtlarından da bolca kimsenin dahil olduğu bir zümre olmalıdır! Bunun yolu kitaplara ve kitap okuyanlara verilen değerin olabildiğince arttırılmasıdır! Ama elbette ki düşünmek, sorgulamak ve üretmek de en az onlar kadar değerlidir! Hindistan, düşüncenin ve farklılıkların 2000 yıl boyunca, dünyanın geri kalanına nazaran, çok daha özgür bir coğrafya idi! Çin’de ise geleneksel sosyal hiyerarşinin en tepesinde bilgeler adı verilen entelijansiya vardı! İslam medeniyetinin ilk yüzyıllarında da kitaplara ve kitap okuyanlara verilen değer oldukça fazlaydı; ama 1900 yılına geldiğimizde ülkemizde bunun yerini okuma-yazma öğrenmeyi dahi önemsiz gören bir anlayış aldı! Hindistan’daki olumlu özellikler Çin’de, Çin’deki olumlu özellikler de Hindistan’da yoktu! Ama biz artık hepsine hakimiz; ne yapmamız ve ne yapmamamız gerektiğini bilebiliyoruz; dolayısıyla da Atlantis ve Mu Medeniyetlerinin dahi çok ötesinde medeniyetler kurabiliriz!

Global plütokrasinin herşeye hakim olacak kadar güçlenmesi aslında bilime ve inovasyona da zarar veriyor! Gerçi kendi aralarında çıkacak bir çekişme AR-GE harcamalarını ister istemez arttıracaktır; 2. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş da AR-GE harcamaları anlamında altın çağlar idi! Bana sorarsanız AR-GE harcamaları olabildiğince yüksek olmalıdır! Ama bunun dışında formal yapıların ötesinde kalan Vatandaş Biliminin ve Kenar Mahalle Aristokratlarının da kıymetini iyi bilmeliyiz!

 

Hakkımızda hayırlısı; hakkımızda hayırlısı…

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.