İlim ve İrfan, olmazsa olmaz olmalıdır! Sadece ülkemiz değil belki bütün dünya bugünlerde kabusları yaşıyor! Çin medeniyetini biliyoruz! Hint medeniyetini de biliyoruz! Bugüne kadarki medeniyetlerden pek çoğunu gayet iyi biliyoruz! Ama dersler çıkartmayı başaramadık! Bütün dünyada görünüşte eğitim seviyeleri artıyormuş gibi görünüyor ama aslında artan şey bilgi ve bilgelikten çok cehalet! Üstelik günümüz dünyasında cehalet ve cahil olmak prim yaparken bilgililik ve bilgelik ise düşmanca tutumlara maruz kalıyor! Nerelere gidiyoruz? Aslında 19. ve 20. Yüzyıllarda batı medeniyetinin diğer medeniyetlere üstün gelebilmiş olmasının sebebini İbn Haldun’un Asabiyet teziyle açıklamak belki de daha doğru olacaktır! Yani Batı medeniyeti daha üstün olduğu için değil, aksine daha primitif ve geri kalmış olmasının yarattığı yan etkiler sayesinde dünyanın geri kalanına baskın gelebildi!
Rene Guenon, batı medeniyeti için ‘sadece maddi anlamda gelişmiş tek medeniyet’ der! 19. Yüzyıla geldiğimizde Hindistan oldukça parçalanmış durumdaydı ve İngiltere zaten bu sayede fethedebildi! İslam dünyası, 15. Yüzyıldan itibaren başlayan süreç ile beraber oldukça gerilemiş ve geçmişteki o parlak medeniyetin çok uzağında kalmıştı! Çin ise zaten hiçbir zaman Qin hanedanı öncesi zihinsel ve felsefi canlılığına bir daha geri dönememişti! Ama Hindistan, daha işgal edildiği 19. Yüzyılda dahi Arthur Schopenhauer ve Helena Blavatsky gibilerin öncülüğünde Batı zihinlerini ciddi şekilde etkilemişti; ve günümüzde bu etki çok daha ilerilere taşınmış durumda! İslam medeniyeti ise günümüzde İran ve Suudi Arabistan gibi kendi coğrafyasında epey mevzi kaybetmesine karşın özellikle pek çok batı ülkesinin hapishane sisteminde, kökleri çok kalın ağaçlara dönüşmeye başladı bile! ABD hapishane sisteminde dini inanca geçenlerin %80’i Müslümanlığı seçiyor ve şimdiden hapishane nufusunun %9 ila %18 arasındaki bir nufusa tekabül ediyor; bu kişiler genellikle suç işleyen Müslümanlar olmayıp hapse girdikten sonra İslam inancını seçen kimselerden oluşuyor! Fransa hapishane sisteminde ise şimdiden kadınların spor karşılaşmalarını izlettirmeyecek kadar güç elde etmiş durumdalar!
Baal, Kibele ve Mithra gibileri tamamen yokoldu; ama Yahudilik değil! Neden? Bu çok ilginç ve aslında çok da önemli bir sorudur! Bu soruya vereceğimiz cevaplardan belki bir sürü çok önemli ders çıkartabiliriz! Bir dönem koca Roma İmparatorluğunun nüfusunun %10’u Yahudi idi! Roma mutfağının olmazsa olmazı olan Garum’unKosher olanlarını dahi üretiyorlardı! Romalı erkekler Yahudi erkeklerini efemine bulurlardı çünkü Pagan erkekler savaşçılığa ve fiziksel yeteneklere önem verirken, Yahudiler okur-yazarlığa çok önem veriyordu! Fiziksel gücü ve yetenekleri muhteşem olan erkekler, avcı-toplayıcılar gibi kültürlerin hiyerarşisinin en tepesinde olurlar ama buluşları ve yenilikleri yapabilmek için akıllı olmanın dışında biraz da ihtiyaçlar gereklidir çünkü böyle şeyleri keşfetmek için sebeb yoksa böyle birşey neden keşfedilsin? Sonuçta alfa erkekleri zaten ihtiyacı olan herşeyi halledebilmektedir; fark yaratmak ve yeni yol bulmak zorunda olanlar ise Omega erkekleridir!
Maalesef günümüzde ‘Medeniyet nedir’ sorusuna daha çok ‘itaatkarlıktır’ cevabını veriyor insanoğlu; ama harika şeyler, fikirler ve buluşların olmadığı bir medeniyete ne kadar medeniyet diyebiliriz ki? Üstelik düşünmeyen, sorgulamayan ve sunulana razı olmakla yetinen kimseler nasıl harika şeyler yapabilir? Yapması için bir sebeb ve itici güç var mıdır? Bırakın uzay kolonileri kurmayı, ateş yakabilmek veya mevcut ateşi kullanabilmek dahi bir buluş, fikir ve harikadır!
Çin tarihinde belki hiçbir medeniyetin ve milletin tarihinde olmadığı kadar köylü isyanı vardır! Bunlardan hanedan kuranları olmuştur ve başarılı olamayanlarından da pek çoğu o sıradaki hanedanı bir daha ayağa kalkamaz hale getirmiştir! Avrupa tarihinde ise Haiti ayaklanmasını saymazsak başarıya ulaşmış doğru düzgün bir köle veya köylü isyanı mevcut değildir! Çin medeniyetinde okur-yazarlık tarih boyunca yüksekti! Kitaplar ile kitap okuyanlara da epey değer verilirdi ve Bilgeler geleneksel hiyerarşinin en üstünde idi! Aslında İslam medeniyetinin ilk yüzyılları olan Altın çağında da Kitaplara öylesine değer verilirdi ki bazı savaşlardan sonra savaş tazminatı olarak kitaplar alınmıştır! Mesela Bağdat’ta çok meşhur bir kütüphane vardı! Okuma-yazma öğrendikten sonra bir kişi o kütüphanede canı ne kadar istiyorsa o kadar kitap okur ve isterse de o sırada ders veren alimlerin ders halkasına dinleyici olarak katılabilirdi! Mısır, Filistin, İran gibi yerleri fetheden ilk Müslümanlardan itibaren kitaplar ve kitap okumak oldukça değer verilen şeylerden olmuştur! Mesela İmam Ali ile savaştığı için sevilmeyen Muaviye’nin bir kitap koleksiyoncusu ve kitap kurdu olduğunu biliyor muydunuz? İlk Müslümanlar Bilgiye ve Bilmeye susamış insanlardı; ki o muhteşem medeniyeti yaratan şey tam da bu değilse nedir? Ayrıca Arabca nasıl yüzyıllarca dünya dili haline gelebildi? Ellerine ne kadar kitap geçirdilerse hepsini Arabca’ya çevirdiler ve Arabca da sonunda ilim dili haline geldi! Ama maalesef bu iyi özelliğimizi 11. ve özellikle de 15. Yüzyıldan itibaren tamamen kaybettik; ve bunun bedelini de 19. Yüzyıldan itibaren çok ağır şekilde ödemeye başladık ve hala ödemeye de devam ediyoruz!
Yeni bir çağ, Altın bir çağdan bahsediyorum sizlere! İsterseniz yapabilirsiniz! ‘İmkansız’ demeyin!
Hakkımızda hayırlısı!
İnstagram: @bahatunafikir
mail adresi: xyztu12345@gmail.com