Hindistan‘da 2000 yıl boyunca felsefe, dünyanın geri kalanına göre çok daha özgürdü! Çin‘de ise okur-yazarlığa 2000 yıl boyunca oldukça değer verilmiştir! Ama Çin’de felsefe özgür olamamış; Hindistan’da ise okur-yazarlığa ve kitaplara gereken değer verilmemiştir! Peki; ikisi de aynı anda aynı yerde olabilseydi ne olurdu? Veya gelecekteki bir medeniyet aynı anda iki özelliği birden elde etmeyi başarabilirse ne olur? Harika olur! Okur-yazarlığa ve kitaplara değer verilirse hem yetişmiş insan daha bol bulunabilir; hem de daha bol bulunabilen yetişmiş insanlar da kitlelerin genel seviyesini ciddi şekilde yükseltir; Çin’de ve İslam medeniyetinin ilk yüzyıllarında tam da böyle olmuştu! Felsefe özgür olabildiğinde ise sayısız fikirler ve başka pek çok şey bol miktarlarda yeşerebilir; Hindistan’da ve merkezi otoritenin zayıf olduğu başka pek çok zamanlardaki coğrafyalarda da tam böyle olmuştu! Bu iki iyi özellik birleşebildiğinde ise ortaya muazzam bir harikalar havuzu çıkar! Bu iki özellik bir arada bulunabildiğinde birbirini inanılmaz derecelerde besleyecektir! Böyle bir medeniyet öyle şeyler üretecektir ki ‘Altın Çağ’ tabiri yetersiz kalacaktır! Böyle bir medeniyet bütün insanlığı her anlamda daha önce hayali bile kurulamayacak yerlere taşıyacaktır! Bu bolluğu ve bereketi belki de insanlık henüz daha yaşamadı bile! Belki de Atlantisve Mu medeniyeti olarak anlatılan efsanelerde bu iki özelliği de bir araya getirebilmeleri onları o noktalara taşımıştı! Belki mükemmel kelimesi dahi yetersiz kalacaktır! Hem daha çok harika fikir, hem de bu farklı farklı bir sürü harika fikrin peşinden giden ve üstüne de çatışmayıp aksine birbirini destekleyen ve tamamlayan kitleler… Belki efsaneler bile böylesini yazmadı! Belki daha kimse hayalini dahi kuramadı! Felsefe özgür olduğunda ve üstüne de düşünüp sorgulayanlar değer gördüğünde o kimseler potansiyellerinin son noktasına kadar varabilir! Hem ayrıca özgür olması ve değer de görmesi bu kişilerin sayısını iyice arttıracaktır! Sıradan insanlar da bu kimselerin peşinden gidecek ve aslında o kişilerin peşinden gitmeleri kendilerine o gurulara sağladıklarından çok daha fazla fayda sağlayacak…
Birçok şey merkezi otorite zayıfken ilerilere gider çünkü baskı ve sansür mekanizmaları o dönemlerde zayıftır! Ama Hindistan’da merkezi otorite güçlüyken de bu durum aynen geçerli olabilmiştir çünkü gücü elinde bulunduranlar baskı yapmak bir yana felsefecileri ve mistikleri aksine desteklemiştir! Ama maalesef okuyanlara ve düşünenlere hakettiği değer verilmemiştir! İslam’ın ilk yüzyıllarında kitaplara ve kitap okuyanlara oldukça değer verilirdi! Hatta bazı savaşlarda tazminat olarak kitap alındığı bile olmuştur! Zaten bu sayede o meşhur altın medeniyet ortaya çıkabilmişti! Ama Müslümanlar sonraki yüzyıllarda bunu koruyamadı! Çin’de ise her zaman okumuş yazmışlar değerliydi! Bilgeler, sosyal hiyerarşi piramidinin geleneksel olarak en üstünde bulunurdu! Ama baskıcılık ve sansürcülük nedeniyle Çin felsefesi bir daha asla Qin hanedanı öncesindeki canlılığını ve üretkenliğini tekrarlayamadı! Çin medeniyetinin bir özelliği de tarihte hiçbir devlet, millet ve medeniyetin tarihinde olmadığı kadar köylü isyanları çıkmış olması ve bunların bazılarının başarılı olabilmiş, başarılı olamayanların da o sıradaki hanedanı ciddi şekilde hırpalayabilmiş olmasıdır! Zheng He gibi denizci kaşifler Çin’i avrupa’dan çok daha büyük ve güçlü yapabilirdi ama baskıcılığın ve sansürcülüğün kurbanı oldular; bunun bedelini de Afyon savaşları ile Mao arasındaki dönem olan utanç yüzyılı ile bütün Çin ödedi!
Artık mesafeler çok kısaldı! Bir akıllı telefon dünyanın öbür ucuna ulaşabiliyor! Pek çok medeniyete ve tarihlerine hakimiz! Neden bu şansımızı değerlendirmiyoruz? Asyanın iki devi olan Çin ve Hindistan, tarihin çoğunluğu boyunca 19. Yüzyıldan beri dünyanın geri kalanına hakim olan Avrupa’dan çok daha ilerideydi! İslam medeniyeti gibi başka medeniyetlerden de bahsettim sizlere! Şaman coğrafyalarda da özgürlük mevcut olabimişti! Özgürlük ve değer verilmenin kombinasyonunun Atlantis ve Mu medeniyetlerini yaratabileceğini söylüyorum sizlere! Şamanlardan günümüze bütün insanlık tarihi hakkında sayısız bilgiye sahibiz! Zaten tarih ilminin varlık sebebi geçmişten ilham almak ve dersler çıkartmak değil midir? Ayrıca neden bütün insanlık tarihini bilmek varken sadece kendi tarihimize odaklanalım? Bizim tarih boyunca yanlış yaptığımız ve beceremediğimiz şeyleri dünyanın öbür ucundaki bir kavim çok ustalıkla yapıyor ve başarıyor olabilir!Zaten ortodoks bilim bile ilkel kabilelerin doğayı ve bitkileri günümüz biliminden çok daha iyi bilebildiğini kabul ediyor! Metakoloniyalizmavrupalı olmayan herşeyi yok etmeye and içmiş durumda! Ama sıyrılmalıyız! Özgür düşünmeliyiz! Avrupa’nın da yanılabileceğini ve yanlış yapabileceğini aklımızdan çıkartmamalıyız! Avrupalı olan herşeyavrupalı olmayan şeylerden üstün değildir! Bunu sakın unutmayın!
Bereketli medeniyetlerin nasıl inşa edilebileceğine dair düşünceler sundum size! Son karar elbette ki sizindir! İyi düşünün; acele etmeyin! Hakkımızda hayırlısı!
İnstagram: @bahatunafikir
mail adresi: xyztu12345@gmail.com