Teknolojik tekillik uzakta değil. Birkaç yıla kadar giyilebilir teknoloji iyice yayılacak. 3d yazıcılar gün geçtikçe yayılıyor ve daha erişilebilir oluyor. ChatGPT ve Bard gibileri ise şimdiden fırtınalar estiriyor. 10 yada 20 yıl sonra hayatımızda neler olacağını hayal etmek…
‘Neşelenin biraz, yakında her şey çok güzel olacak’ diyebiliyor muyuz gerçekten? Soğuk savaş biteli çok oldu. Belki de 21. yüzyıl Asya’nın yüzyılı olacak. Kimbilir belki 22. yüzyıl ise Afrika’nın yüzyılı olur. Ama mutlu muyuz? Pek de değil sanırım. Global medeniyet maddi anlamda ilerledi ama bazı sorunlar ortaya çıktı ve onları çözebilmiş değiliz henüz. Uzay, insanoğlu için artık bir seçenek değil zorunluluktur. Günümüzde Malthus’un kehanetinin korkusu o kehanetin tam tersinin gerçekleşmesine sebeb olmakta ve çocuk doğmuyor olması gelecek jenerasyonların asla emekli olamaması ile refah devletlerinin çöküşü anlamına gelebilir. Antik Yunan’ın sonlarında da çocuk doğmayan bir dönem vardı. Birde İbn Haldun’un asabiyet tezi aklıma geliyor. Çocuk doğmamasının dışında şehirlerdeki aşırı trafik, fosil yakıt kaynaklı Azot Oksitler ve Sülfür Dioksit kirliliği, tarım alanlarının verimsizleşmesi gibi başka problemlerimiz de var. Bitkilere attığımız gübrelerden de toprağa ve tarım ürünlerine uranyum ve kadmiyum gibi şeyler geçiyor; pestisid ve gdo gibi şeylerin kontrolsüz kullanımını hiç anlatmayayım isterseniz… Gerçi Komünist devrim Almanya ve İngiltere’den beklenirken Rusya ve Çin’de gerçekleşti; Lenin’in dahi devrimi görmeye kendi ömrünün yetmeyeceğini düşünmesine rağmen. Komünizm, ekonomik eşitsizliği yokedemediyse de ciddi oranda azalttı ama insanını mutlu edemedi çünkü bu dünyada her zaman birşeyler hep eksik olur. Birde Mao’nun çok sevdiği Fajia veya Çin Legalizmi olarak adlandırabileceğimiz ekol var. Realpolitik. Bu ekol insanların kötü olduğunu vaazeder ve herşeyin bir standarda getirilmesine inanır. Machiavelli, Julius Evola, Ayn Rand, Satanizm gibi yasak yayın sayılabilecek şeyler de bana epey ilginç gelir. Fajia da bunların içinde sayılabilir elbette.
Mükemmel bir rulet masasında sürekli kazanmak büyük sorudur. Deep learning denen şeyler çıktı günümüzde. Go’yu yenebildilerse bir gün Rulet’i de yenebilirler. Neden olmasın? Olmaz denen pekçok şey olmadı mı? Arabalardan önce bir insan saatte 30 km’den daha hızlı hareket ettiğinde iç organlarının parçalanacağına inanıyorlardı. 200 yıl önce elektrik bile yoktu. Belki medeniyetimiz gerileyecek ve elektriği bile unutacağız. Belki korkunç bir veya birkaç felaket nüfusumuzu birkaç milyona indirecek. Ama şurası kesin ki dünya rahat etme yeri değil. Ölenler dönmüyor ama kalanlar illa birgün oraya gidiyor. Dünyada keder asla bitmiyor. Her zaman köleler ve efendiler mevcut olacak. Ütopyalar asla gerçek olmayacak. Budizm, Taoizm vs dinler ve ezoterik gelenekler hep bu gerçekler karşısında ortaya çıkmış şeylerdir. Bilgisayarların bizi yokedeceğini söylüyorlar! Dünya onlara kalsa ne olacak? Nasılsa öyle yada böyle ölüm birgün bizi bulmayacak mı? Veya perişan olsak, aç kalsak vs… Perişan olmayışımız illa mutlu olduğumuz anlamına mı geliyor? Mutlu, huzurlu, rahat olduktan sonra geri kalan şeylerin ne önemi var? Gerçi mutluluk ve huzurdan dahi daha önemli hiç mi birşey olamaz? Bu soruyu da yabana atmamalı!
Karanlık bir gelecek veya parlak bir gelecek… Dışarıdan nasıl göründüğü önemli değil; Ütopya veya Distopya… Sonuçta insan her yerde yaşar. Acı da asla bitmez. Sabırlı ve sakin olun diyeceğim ama bunlar hiç kolay şeyler değil. Uzun zaman ve çaba ister. Bence modern dünyanın sorunlarından en azından bir kısmı psikolojik sorunlardır. Normal kim, sıkıntılı kim, buna kim karar veriyor? Buna karar veren otoritelerin bırakın kararlarını, kendileri ne kadar sağlıklı? Bir insan kendisini sürekli berbat hissediyor olabilir ve bu kişinin akıl sağlığında hiçbir sorun yok denebilir. Bu ne kadar sağlıklı bir tesbittir? Kaliteli psikolog, psikiyatr ve psikoterapist bulmak dünyanın hiçbir yerinde kolay değil. Ama bu kişiler tarafından yazılmış kitaplara ulaşabilirsiniz. Bu kişilerin kitaplarını oldukça önemserim. Bu kitaplar global buhran’ın azımsanamayacak, küçümsenemeyecek bir kısmının çözümünün anahtarıdır. Tabi ayrıca ben psikoloji kitaplarının içine felsefe kitaplarının eklenmesini de çok önemsiyorum. Çünkü felsefe ile insanın ufku çok genişleyebilir. Tabi herkesin külliyatları hatmetme şansı olmayabilir. Edebilen etsin, edemeyenler de edenlere fikir sorsun. Sonunda herkes kazanmış olur.
Gelecek illa gelecek, bizle veya bizsiz. Sakin olmak oldukça önemli bana kalırsa. İlla birşeyler olacak. Ölüm korkusu da var sürünme korkusu da. Bir çıkış ise elbetteki bulunabilir. ABD-Çin çekişmesi ve teknoloji devleri arasındaki çekişmeler sonunda pandoranın kutusunu açabilir. Plinio Correa de Oliveria adlı ilginç bir mütefekkir var. Anladığım kadarıyla Fransız devrimini o da sevmiyor. Protestan reformuyla başlayan süreçte 21. Yüzyıla geldiğimizde olan biteni bana sorarsanız ‘İyiden çok, kötü oldu’ yorumunu yaparım size. Madde alemi, kötü bir yerdir ve bunu hiçbir teknoloji değiştiremez! Kötülük, Madde aleminin acı bir gerçeğidir! Ama ne olursa olsun kötülük, asla bilgeliği yok etmeyi başaramaz! Bilgelik her zaman var olacak! Biz de bilgeliğin peşinden koşmalıyız! Bu dünyadaki belki de tek iyi şey bilgeliktir. Gerçek, doğru, iyi, güzel… Zihinsel, ruhsal, duygusal anlamda ilerleme ve gelişme… Çalışmalıyız! Çok çalışmalıyız! Ama neye? Dünyadaki süremiz çile çekerken çok uzun gelir ama aslında çok kısadır! En iyi şekilde değerlendirmek zorundayız! Giden 1 salise bile asla geri dönmeyecek! Zamanı depolamak da mümkün değildir; sürekli olarak parmaklarımızın ucundan akar gider… Dünya kime kalacak? Dünya kime kalmış? Bilgeler neden değer görmüyor? Bu dünyada iyi şeyler neden az ve kötü şeyler neden bu kadar çok? Ama sizi bilgeliğe götürüyorsa hiçbir kayıp, kayıp değildir…
Belki de gün gelecek bilgisayarlar bize bilgelik soracak. Medeniyetimiz çökmezse uzay çağı illa gelecek. Ama o dönemde de başka sıkıntılar olacak. Veba, Çiçek ve Kuduz bitti ama Kalp var, Kanser var, Psikiyatrik rahatsızlıklar salgını var… Her zaman bir şeyler eksik olacak. Her zaman kötü birşeyler bizi bulabilmeye devam edecek. Aslında insanoğlu, sanayi devrimi öncesine kıyasla müthiş bir bolluk çağı yaşıyor. Ama mutlu muyuz? Belki o teknolojiler olmasaydı daha mutlu olacaktık. Her zaman birileri daha avantajlı olacak! Her zaman birileri daha eşit olmaya devam edecek! (Pandalarda her iki doğumdan birinde ikiz doğum gerçekleşir ancak anne panda yavruların yalnızca birine bakabileceği için diğerini ölüme terkeder). Anne Panda tarafından ölüme terkedilen Panda’ya biz sahip çıkalım! Malthus ve Darwin değil, Merhamet ve Sevgi egemen olsun! Bugün siz düşene el uzatırsınız; gün gelir el uzattığınız size el uzatır… Birlikten kuvvet doğar! Dünyayı değiştirebiliriz veya değiştiremeyiz… Ama birbirimize sahip çıkabiliriz! Birbirimizi tutabilir, birbirimize destek olabiliriz!
Teknoloji bizi bir distopyaya taşıyacak veya taşımayacak! Ama bir ütopyaya taşımayacağı kesin! Aslında kötü olan insan değil; dünyanın ta kendisi! Teknoloji ile hayalini kurduğumuz pek çok şeyi elde etmeye yakınmışız gibi duruyor. Ama bilgeliğin kıymetini bilin! Bolluk ve refahın sizi sarhoş etmesine izin vermeyin! Dünyadaki sürenizi ziyan etmeyin çöpe atmayın! Doğru, iyi, güzel olan ne ise onu yapın bu dünyada! Dünya zaten hepimiz için sadece geçici süreliğine geldiğimiz bir yer; hepimiz bir gün burayı terk edeceğiz! Ama anlaşılan bir süre daha buradayız gibi duruyor. Kıymetini bilelim bu sürenin! Bu süreyi en doğru, en iyi, en güzel olanı yaparak geçirelim! Kapitalizm, ‘tüketmekten başka mutluluk yolu yoktur’ zihniyetini dayatıyor ve her türlü alternatifi yok etmek için de elinden ne geliyorsa yapıyor! Ama gözünüzü açın! Düşünün sorgulayın! Neyi umut etmelisiniz? Neyi istemelisiniz? Neyi dilemelisiniz? Bu dünyada ne gerçekten değerlidir? Yanılmadıklarından; hatta yanıltmadıklarından gerçekten de emin misiniz?
Rabbim en hayırlısı ne ise onu nasib eylesin!