BIST 100
10.921,30 0,03%
DOLAR
42,5242 0,14%
EURO
49,6430 0,23%
GRAM ALTIN
5.779,88 0,47%
FAİZ
37,98 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
79,81 2,24%
BITCOIN
92.364,00 0,20%
GBP/TRY
56,7958 0,09%
EUR/USD
1,1665 0,18%
BRENT
63,27 0,02%
ÇEYREK ALTIN
9.450,56 0,47%

HAKİKATİN KABUĞU

ahmet-tuna-haberci-kose-yazisi

Tabii ki büyük güçlerin büyük hesapları var. Ama tarih, bu hesapların her zaman tutmadığını gösteren mezar taşlarıyla dolu. Son haftalarda yaşanan İsrail-İran gerilimi ve Gazze şeridinde süregiden yıkıcı savaş, günün sonunda şu basit gerçeği tekrar hatırlatıyor: Güce güvenen, yanılabilir.

Yıllardır İsrail tarafından övgüyle sunulan ve ABD tarafından da müttefiklere pazarlanan Demir Kubbe (Iron Dome) hava savunma sistemi, ardı ardına gelen saldırılarda ciddi zaaflar gösterdi. Nisan 2025'te İran'dan fırlatılan yüzlerce insansız hava aracı ve balistik füzenin bir bölümü hedeflerine ulaştı. Demir Kubbe, yalnızca nisan ayındaki saldırılarda değil, son İran saldırılarında da defalarca delindi; bu da sistemin mutlak bir güvenlik kalkanı olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. AP News ve The Guardian gibi kaynaklara göre sistemin etkinliği %90'lardan %70'lere kadar düştü. Bu, hem İsrail kamuoyunda hem de ABD'deki savunma uzmanlarında ciddi soru işaretleri doğurdu.

2025 Haziran'ında ABD'nin, İsrail ile istihbarat paylaşımı içinde, İran'ın yer altı nükleer tesislerine yönelik saldırıları da beklenen sonuçları doğurmadı. The Times ve New York Post tarafından yayınlanan analizlere göre, Natanz ve Fordo gibi tesislerin çoğu altyapısı hala aktif durumda. 60 metreden fazla derinliğe sahip bu tesisler, ABD'nin "bunker buster" olarak bilinen GBU-57 bombalarına bile direnç gösterdi. New York Post ve The Times’ın yayınladığı istihbarat raporlarına göre, Fordo ve Natanz gibi yer altı tesislerdeki zenginleştirilmiş uranyum stoklarının önemli bir bölümü hâlâ erişilebilir durumda. Teknoloji var, niyet var, ama sonucun etkisi sınırlı.

Bu durumu yorumlayan eski bir Mossad analisti şu cümleyi kurmuş: "Teknoloji, stratejinin yerini alamaz. Strateji bozuksa, teknoloji hedefi vurur ama savaşı kazanmaz..."

*****

İsrail'in, 2023 Ekim'inde başlattığı insanlık dışı Gazze operasyonunda ise ikinci yıl neredeyse bitiyor. Ancak tüm askeri yıkıma rağmen Hamas'ın silahlı direnişi tam olarak kırılamadı. Gazze'nin kuzeyinde görüntülenen İsrail tankları, aynı noktaları dördüncü kez "temizliyor". İsrail Savunma Bakanlığı'nın kendi raporlarında bile bu operasyonun sürüklenmeye başladığı kabul ediliyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından Netanyahu'ya yönelik soykırım soruşturması başlatılması da Tel Aviv'i siyasi olarak sıkıştırıyor. İçeride ise toplumsal muhalefet sesini yükseltmeye devam ediyor.

İsrail'de uzun süredir susturulmak istenen muhalefet, savaşın uzaması ve ekonomik tahribatın büyümesiyle birlikte daha çok ses çıkarmaya başladı. Eski Genelkurmay Başkanı Yair Golan, Netanyahu'yu "devleti kendi bekası için felakete sürüklemekle" suçluyor.

Barış için Kadınlar Hareketi, Haaretz gazetesinde yayınladıkları açık mektupta, "Gazze'de 30 binden fazla sivil ölmüşken, buna zafer denemez" ifadelerini kullandı. Tel Aviv ve Hayfa'da savaşa karşı her hafta düzenlenen protestolara binlerce İsrail'li katılıyor...

Savaşın maliyeti sadece askeri değil. İsrail ekonomisi 2024'ün son çeyreğinde %2,4 daraldı. 2025 başında bu rakam daha da arttı. Tel Aviv Borsası’nda şirketlerin %35’inin hisse değeri son 6 ayda %20’nin üzerinde eridi. Özellikle savunma ve enerji sektöründeki kayıplar, devletin savaş maliyetlerini finanse etmesini zorlaştırıyor. 2025'in ilk yarısında enerji ve turizm gelirleri %35 oranında düştü. Ülke tarihinde ilk kez kredi derecelendirme kurumları, "negatif görünüm" uyarısı yapmaya başladı. İsrail vatandaşlarının vergi yükleri artarken, savunma harcamaları rekor seviyelere ulaştı...

*****

Bu tablonun bize anlattığı şu: Büyük güce sahip olmak, o gücü akıllıca ve ahlaklıca kullanma becerisi olmadığında zaaf haline gelir.

İbn Haldun’a göre toplumların yükselişi ve çöküşü, sadece fizikî güce değil, aklın ölçülü kullanımına bağlıdır. Akıl varsa düzen olur; ama o akıl, dengeyle işlemezse hem birey hem toplum yoldan çıkar. Mukaddime'de şöyle der: “İnsan, yaratılışı gereği medenidir. Medeniyet ise aklın bir ürünüdür. Ancak akıl da sınırları içinde işler; aşırılıklar insanı yıpratır, toplumu çökertir. Aklın hikmeti, ölçüde gizlidir.”

Lao Tzu ise, güvenin ve gücün aşırıya kaçmasının insanı nasıl kırılganlaştırdığını söyler. Sertliğe, kontrole ya da görünürdeki güce fazla bağlanan kişi, hayatın doğal akışı karşısında dayanıksız kalır. Tao Te Ching'de bu düşüncelerini şu şekilde ifade eder: “Yumuşak ve zayıf, güçlü ve sertten üstündür. Suyun sabrı taşı deler. Kendi gücüne fazla güvenen, bir gün onunla devrilir.”

Nietzsche’ye göre de güç tutkusu, insanın zaaflarının süslü bir kılıfıdır. Güçlü olduğunu zanneden, aslında kendi iç karanlığına teslim olmuştur. Gücün peşine düşen, önce kendi kırılganlığıyla yüzleşmelidir. 'İyinin Ve Kötünün Ötesinde' kitabında şu cümle yer almakta: “Güç, çoğu zaman maskelenmiş bir korkudur...”

*****

Hayat, orta ve uzun vadede kaba güce boyun eğmez. Taktik ustalık, stratejik ahlak ve vicdani meşruluk olmadan kazanılan savaş, aslında kaybedilmiş savaştır. Yaşamda güçlü olanın hesapları, çoğu kez zayıf olanın basit ama sahici adımlarıyla bozulur. Hesaplar pek çok zaman tutmuyor çünkü hayat büyük oranda, cebirle değil vicdanla ilerliyor. Uzun soluklu savaşlarda, orta ve/veya uzun vadede; bence teknoloji değil, haklılık belirleyici oluyor...

 

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.
Yeni bir yorum göndermek için 60 saniye beklemelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?