Calhoun adlı bir bilim adamı 1968 temmuzunda farelerle deney yapmaya başlar. 3840 fareye yetecek oda, sınırsız su ve yiyecek vardır. Fareleri yiyecek düşman yoktur ve sıcaklık sürekli 20 derecede sabittir.
4 çift fareyle başlanır deneye. Başta her şey iyidir, 55 günde bir nüfus ikiye katlanır, ta ki 315. Gün ve 600 fareye ulaşıncaya kadar. Kerli ferli erkek fareler apartman bloklarını kapatır ve yer olmasına rağmen başka farelerin girmesine izin vermez. Dışlanan genç erkekler aşırı saldırganlaşır, cinsi sapıklık başlar ve yiyecek olmasına rağmen yamyamlık yaparlar. Doğum oranları azalmaya başlar. Dişiler erkek korumasında olmadıkları için aşırı stres altına girerler ve yavrularını önemsememeye, hatta onlara zarar vermeye başlarlar. Başka erkekler de yavrulara saldırmaya ve öldürmeye başlar. Gene de 560. günde 2200 fareye kadar nüfus artışı devam eder.
Bu noktadan sonra nüfus azalmaya başlar. Artık çocuk doğmamaktadır ve yeni doğanlar arasında ölüm oranı %100’e ulaşır. Bu arada çoğunlukla erkekler arasında bir grup çıkar: Bilim adamının adlandırmasıyla ‘Güzeller’! Bunlar şiddetten ve sosyal rollerden uzak durur. Günlerini yemek, içmek ve kendini temizlemekle geçirirler. Üreme istekleri yok olmuştur. Bu fareler, başka bir kafese koyulsalar bile normalleşmezler. Ve en sonunda bütün fareler yaşlılıktan ölünce ve de yeni fare doğmadığı için deney biter.
Bence her grubun insanoğlunda bir karşılığı var:
- Kerli ferli fareler: Dünya düzeninin elitleri.
- Sahipsiz şiddet dolu fareler: Prekarya veya Lümpen proleterya.
- Dişiler: Misandristler.
- Güzeller: Bilgisayar, adrenalin, eğlence bağımlıları ve benzerleri.
İnsanoğlu olarak 600 fare düzeyini çoktan geçtik ve 2200 rakamına ulaşmak üzereyiz. Bizim de doğum oranlarımız hızla düşüyor ve tahminlerime göre yakın zaman sonra global nufus aşağı inmeye başlayacak. Rusya ve Japonya gibi ülkelerin nüfusu yıllardır azalıyor. Artışın en hızlı olduğu Afrika’da bile doğum oranları, dünyanın geri kalanının dayattığı doğum kontrol programları nedeniyle düşüş trendinde. Nüfus yoğunluğundan şikayet ediyorlar ama nedense 600 farenin 3840 odaya sığamamasındakine benzer eşitsizlikten hiç söz etmiyorlar. Zaten Küresel Elit Düzeninin sahiplerinin eşitsizliği suçlamasını beklemek aptallık olur. Hong Kong gibi şehirler tıklım tıkış olsa da, Sibirya ve Sahra Çölü gibi devasa bomboş arazilerin varlığı inkâr edilemez.
Global elitler dünya nüfusunu azaltmak istiyor. Bunu sözde dünyayı korumak için yaptıklarını iddia ediyorlar. Özde ise bizi ‘işe yaramaz yiyiciler’ olarak görüyorlar. Nüfusta ani bir düşüş işçi ücretlerini çok arttıracağı gibi kaos da yaratacaktır ve aynı kaos kendilerini de yok edebilir. Almanya’da hali hazırda fazla hızlı düşen nüfusu takviye etmek için göçmen alıyorlar. Almazlarsa elitler için hiç iyi olmaz. Misandrizm gibi konulara yatırım yapıyorlar ve böylece ‘işe yaramaz yiyici’ olarak gördükleri kimselerin hiç doğmamasını sağladıkları gibi normalde halkın tepki göstermesi gereken şeyleri desteklemesi de sağlanıyor. Global elitler bu deneyi çarpıttılar ve ‘nüfus yoğunluğu tehlikelidir’ sloganları attırdılar.
Peki biz ne yapmalıyız? Shang Yang bence çok önemli argümanlar sunuyor bize. Çok sert bir yönetim uyguluyor. Unuttuğu bir şey: Havuç. Eşeklere sopanın dışında havuç da verilir. Sırf sopa olursa eşek sizi teper. Onun sayesinde Qin devleti yaklaşık 100-150 yıllık bir sürede sınır beyliğinden tüm Çin’in hakimi haline geldi, ama havuç kısmını unuttuğu için 15 yılda sistem köylü isyanıyla yıkıldı. Ama gene de yerine gelen Liu Bang yumuşamalar göstermekle beraber birçok şeyi yerli yerinde bıraktı.
Ama belki de daha önemli bir konu, spiritüel anlamda gelişmiş insanları desteklemektir. Bu insanlar iyiyi ve kötüyü, doğruyu ve yanlışı ayırt edebilirler. Kaldı ki birçok insan kendisini ruhsal anlamda geliştirmek ister. Shang Yang ise bu konuyu boşlamıştır. O gün mevcut olmayıp bugün olan şey ise propagandadır. Mevcut dünya düzeni çarpıklığını propaganda sayesinde bir ütopya gibi sunmakta ve böylece muazzam bir destek almaktadır.
Fareler devrim yapamadı çünkü onları yönlendirecek karizmatik bir lideri çıkartamadılar. Ancak insan örgütlenmeleri yeteri kadar komplekstir. En kolay ve efektif olarak örgütlenebilen kesim de prekarya ve lümpen proletaryadır. Kaybedecek şeyi olmayan kimseyi yönlendirmek kolaydır. Bakunin işçi sınıfının yozlaştığını söyler, bugünkü teknolojik alet edevat çılgınlığı buna çok iyi bir örnektir. Amerika’da Kara Panterler, lümpen proletaryayı örgütleyerek deyim yerindeyse egemen sisteme kan kusturmuştur. Buna karşın dünyanın hiçbir yerinde İşçi Sınıfı devrim yapmamıştır. Ekim Devrimini bile yapanlar köylülerdir.
İnsanoğlu 25. Evren deneyini yaşamaya doğru emin adımlarla ilerliyor. Bunu durdurabiliriz, ancak çok ciddi çaba harcamamız gereklidir. Aksi takdirde türümüz yok olacaktır. Tabii böyle olmasını isteyen de azımsanamayacak kadar kimse mevcuttur. Soru şu: Ne yapıyoruz?
Malthusçu propagandalar var, ancak karşı argüman üreten yerler yok. Dolayısıyla doğum oranlarının global çapta giderek düşüyor olması bizi şaşırtmamalı. Global plütokrasi, 70’li ve 80’li yıllardan itibaren Marksizme meyledebilecek kesimi Marksizmin ekonomik yönünden uzaklaştırarak ve kültürel yönüne aşırı bir vurgu ve destek yaparak kitlelerin ekonomik taleplerini yok etti ve bunun sonucunda da dünya çapında reel ücretler giderek aşağıya düştü. Şu anda global plütokrasi, reel ücretlerin düşüşü dolayısıyla huzursuz olan kitleleri karşılıklı düşmanlıklarla oyalamaya çalışıyor. Kültürel Marksizm ile de bir kısmını oyalıyor ama Kültürel Marksizm nedeniyle iyice dibe vuran insanlar da mevcut ve o kitle çok ciddi bir potansiyel barındırıyor.
Japonya‘nın nüfusu hızla azalıyor ve bunu da bir türlü tersine çeviremiyorlar. Batı ülkeleri nüfus problemini göç alarak çözüyor ama Japonya bunu da istemiyor. Kaldı ki göç alan batı ülkelerinde bir Jenerasyon sonra yerliler azınlıkta kalacak ve göçmen çoğunluğun egemenliğinde yerliler ciddi sıkıntılar yaşayabilir.
- Evren probleminin çözümünü bana sorarsanız, çözümün ana bileşeninin Global Aydın kesim olduğunu söyleyebilirim. Global plütokrasi zaten bu durumdan şu anda rahatsız değil ve kendilerinin de rahatsız olacağı noktaya vardığımızda artık onların hiçbir şeyi düzeltme imkanı kalmamış olacak. Global Aydın kesim ise hali hazırda marjinalleştirilmiş durumda. Örnek verirsek batı ülkelerinin proje üretebilecek aydınları kendilerine ancak marjinal yayın organlarında yer bulabiliyor. Diğer ülkelerde belki bu kadarını bile bulamıyorlar.
Günümüzde global plütokrasi çok güçlü. Ama ne olursa olsun hepsi insan. Mayalar gibi kayıp medeniyetlerin pek çoğunun sonunu toplumlarının elitlerinin uzun vadeli çözümlerden sakınıp kısa vadeli günü kurtarmalarla uğraşması olduğu tahmin ediliyor. İnsan soyunun tükenmesinden bahsediyorum. Veya insan soyu tükenmez ama bir kaos olur ve kayıp medeniyetlerden sonraki halklar gibi taş devrine dönebiliriz. Hangisini istersiniz?
Dünyanın her yerinde ama özellikle de batı ülkelerinde hem reel ücretlerin global çapta düşüşü hem de kültürel marksizm olgularının ikisinden aynı anda mağdur olan kimseler var; hem de sayıları zannettiğinizin çok üzerinde. Doğu Asya’da ise zihinsel hastalıkların görülme sıklığı inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda. Birşeylerin yanlış gittiği kesin. Bana sorarsanız global plütokrasi çok büyük bir kumar oynuyor. Kazanırsa insanoğlunu distopyalardakine benzer bir gelecek bekliyor. Ama hiç beklemedikleri bir son ile de sonuçlanabilir.
Kapitalizm, tekerler döndüğü sürece dengede duran ve durduğu anda devrilen bisiklete benzetilir bazılarınca. 1929 krizi döneminde de benzer bir durum vardı ve global düzen önce aşırı sağ partileri, bunları kontrol edememeye başladığında ise Keynesçileri ve Sosyal Demokratları desteklemeye başladı. Kültürel Marksizmin ve halklar arası düşmanlıkların popülerleştirilmesi ile de emniyet sübaplarına ihtiyaç duymamaya başladı. Şu ana kadar böyle gitti. Ama bundan sonra ne olacağı hiç belli olmaz.
Hakkımızda hayırlısı! Ama şu bir gerçek ki bu dünyada hiçbirşey sonsuza kadar sürmez. Kaldı ki şimdiden birkaç ülke hariç her yerde global plütokratlar hakim ve bu da daha fazla güç için birbirlerine girmelerinin uzak olmadığını gösteriyor. Sabırlı ve sakin olmak en iyisi olacaktır. Acele işe şeytan karışır!