Bu yazım, 2024 yılının son yazısı olacak! ‘Neden’ diye sorabilirsiniz elbette! Takvimlerinize bakın: 2025 yılına sadece birkaç gün kaldı! 2025 yılında da hep beraber oluşumuzun devamını diliyorum!
2024 yılında neler neler oldu? Malum; yapay zeka tüm heyecanıyla devam ediyor! Daha birkaç ay sonra bile nerelere nerelere gelmiş olacak çok muhtemelen… 2016, 2017 gibi bir aralar translatorlarla haşır neşir olmuştum; o zamanlar ‘eskiye göre çok daha harika’ diyordum ama şu anda çok çok daha harikalar ve yakında bu seviyelerin dahi çok ötesine geçecekler!
Üçüncü Dünya Savaşının fısıltıları sürekli dolaşıyor; zaten dünyanın pek çok yerinde de ciddi ekonomik krizler var… Aslında çok ama çok korkuyor olmam gerekirdi… Ama zaten dünyada geçici değil miyiz? Ki zaten kötü günler yaşandıktan sonra illa ufuk görünür ve illa güneş doğar… Nükleer savaş ihtimali hiç yok değil ama düşük bence! Doğrusunu söylemek gerekirse artık korkmaktan ve endişelenmekten bıktım usandım! 2. Dünya Savaşının sonu gelmedi mi? 1315-1317 kıtlığı ve sonraki yıllarda yaşanan devasa veba salgını; önceki çağlarda da 536 yılının başından itibarenki Fimbulvetr efsanelerinin ilham kaynağı olan aşırı soğuklar ve sonrasındaki Jüstinyen Vebası… Çin tarihinde de nufusun çoğunluğunun öldüğü iç savaşlar benzeri şeyler, görülmeyen ve kayıtlarda olmayan şeyler değildir elbette! Toba yanardağı patladığında ne düşündüler acaba? Veya neolitik çöküşte? Veya deniz kavimleri Hititleri, Mısırı vs istila ettiklerinde… Genetik haritalarda insanoğlunun nufusunun 1000 kişiye kadar indiği dönem dahi var! Ama günümüzdeyiz! Nero’nun Deccal olduğuna inanmışlardı; Sabetay Sevi ortaya çıktığında dünyanın sonunun geldiğini zannettiler; ama hala buradayız; değil mi?
Dünyanın çoğunluğunda demografik kriz de tüm hızıyla sürüyor; ve henüz bir çözüm getirebilmiş değiller de! Yapay rahimlerde tıpkı Star Wars serisinin klon ordusu benzerinden Designer Baby üretme çapında ekstrem şeylere dahi yönelecekleri görürsek şaşırmam doğrusu! Bana sorarsanız bir Pandora’nın Kutusu varsa ama erken ama geç o kutu sonunda muhakkak açılacaktır! Belki de yanılıyorumdur! Ama İngiltere tarihinde tıp öğrencilerinin idam cezasına rağmen mezarlıklardan ceset çalmaktan caymadıklarını da biliyoruz sonuçta!
‘İşe yaramaz yiyici’ olarak gördüklerine istediklerini yapabilirler ama lanetleri onları illa bir yerde bulur! İlla bir depreme, bir volkana, bir mikroba da ihtiyaç yok… Zaten çekeriz çekeriz ne kadar süre çile çekeriz… Dünya onlara kalabilir; ama kesin belli kalmayacak! Madde aleminde maddeden olan her şeyin bir sonu vardır! Skynet’in işi bir fareye bir küfe bakar! Dünya firavunlara kalmamış; geriye sadece koca koca piramitler kalmış! Her 200 erkekten birinin Y geni Cengiz Han’a ait; ama bunun onlara ne gibi bir faydası var şu anda? Hem; ruhunuz kurtuluşa ermişse pislik çukuru dahi gül bahçesi olmaz mı? Arabesk sorunu çok iyi tesbit etmiş ama cevab verememiştir! Bana sorarsanız cevab bilgelikte! Kökü binlerce, hatta belki onbinlerce yıldan dahi daha eskiye giden bilgelikler var! Avustralya’da Dreamtime, Vikinglerde Saga Edebiyatı, Amerika kıtasında bir sürü şey, Asya’nın merkezlerinde neler neler… Sanki 8000’lik bir puzzle… Bazı parçalar kaybolmuş ve ona ait olmayan bazı parçalar da araya karışmış… Uğraşalım! Uğraşmakta ne gibi bir sakınca olabilir? Körlerin fil tarifi… Hepsini birleştirince karşınızda hiçbirinizin öngörmekte yakınına bile yaklaşamadığı olağanüstü fil!
3. Milenyum’un ilk çeyrek asrı bitiyor! 2025 ve sonrası için herkesi en iyi dileklerimle selamlıyorum!